Adem yasaklı meyveyi yedi ve gözünü dünyada açtı.Yasaklı meyveye yönlendiren ve insan aklını bulandıran iblis;Tanrıya verdiği vaadini gerçekleştirmek için bu anı 4 gözle bekliyordu.Havva ve adem birbirlerine ters mevkilerle dünyaya bırakıldı ve insanoğlunun hikayesi buradan başladı.İblis kıskançlık ve hasediyle düşman bildiği ve ilk yaratıldığı andan itibaren nefret ettiği insana son insanda dünyadan gidene kadar uğraşmaya yeminliydi.O iyi bir kuldu.Ne kadar Allahın sözüne karşı gelsede söz verdiği gibi hiç durmadan ve yorulmadan dediğini yapacaktı.Ya biz? Ya biz aziz dindaşlarım? İsamızı çarmıha germiş ve asil kadın mariamıza iftira atmışken? Tövbe etmeye dahi üşeniyoruz.
Şuan dünyada 4300 din mevcut.Bunların 3 ü tek tanrı inancını barındırıyor. Şükürler olsun ki en çok inanılan da bu üçü. Neden hristiyan olduğun halde şükür ediyorsun diye düşüneniniz olacaktır.Anlatayım..
4 milyar yıldır yaşayan dünyada bir çok kralın kendisini tanrı olarak tanıtıp kendisi yolunda adaklar adanmasını istediğini de biliyoruz.Ama hiçbir şeye inanmamak? Bu facia değil de nedir? Yüce dindaşlarım.. Size özetle anlatmak istediğim durum şudur.. Şuan hakiki inananlar olarak şeytanın asıl hedefi yolunda hiçbir şey kalmadığını bilmenizi isterim.Gazatede çıkan verileri gördüğümüzde ve sokak ağzını dinlediğimizde bu verilere inanmamız daha gerçekçi.. Gazetede çıkan veriyi koca harflerle yazılma amacı ise inanan bizlerin gözünü korkutmak..Korktum dostlarım.Çok korktum..Aziz isa aşkına..Biz geliyoruz diye bağıran şeytanların sesini işittiğime yemin edebilirim. Onları durdurabilecek kim var?
Bir pazar günü önünden geçtiği kilisenin papazının sözleriydi duydukları. Hiçbir şeye inanmayan biriydi Akif. O zaman o da şeytan mı oluyordu? İçinde bunca zaman eziyet çektiren canavarı şeytan kabul ediyordu. Ya kendisi de şeytansa?
Daldığı yerden kaldırdı başını. Karşısında ellerini açmış gözyaşları içinde dua eden kadına baktı uzun uzun.Gecen gün konuştuğu konu geldi aklına. İnanıyordu işte. Ne olursa olsun Allaha inanıyordu.Şeytan değildi..
'Benim yüzümden.. Benim yüzümden..'
Başını iki elinin arasına almış donuk bakışlarını yere sabitlemiş sayıklıyordu.Onu ilk duyan Akifti. Sinir krizi geçiriyordu. Yanına oturdu. Seslensede duymayan kızın omuzlarından tutup kendine çevirdi ve başını iki elleri arasina alarak gözlerinin içine baktı.
' Hiçbir şey senin suçun değildi. Senin yüzünden değil!!'
Kız sayıklamayı bırakıp inci tanesi gözyaşlarını bir bir bıraktı. Akif'in ellerini indirdi.
' Canım çok acıyor. Babama bir şey olursa ben yaşayamam. Hepsi benim suçum.. Ona layık bir evlat olamadım. Benim suçum..'
'Hayır hasta olmayı sen seçmedin. Yapmak istedigin şey ise babanı üzmemek içindi.Ama onların seni çok sevdiklerini unuttun.Babanın seni kaybetme korkusu kalbine iyi gelmedi.Dua etmeye devam et.. '
Sarsıla sarsıla ağlamaya devam etti. Bu süre zarfında kime daha çok destek çıkacağını düşünüyordu ki boğazına inen o keskin acıyla kalakaldı. Bu acı haber veriyordu uzun zamandır olmayan o kötü atakları. Tekrar aynı şeyle karşılaşmamak için hızla lavaboya yürüdü. Ayakları birbirine takılıyordu. Birbirine takıldıkça yürüyüşü zorlaşıyor varacağı yer daha da uzuyordu. Gözlerinin buğusu önünde duran kişiyle silinir gibi oldu.
'Neler oluyor?'
Elif kendisine doğru yaşlı ama korkmuş gözlerle bakarken dizlerinin üzerine düştü.
'S su lüt lütfen'
Kız korkuyla ayaklandı ve boş koridorda hızla kapısı kapalı bir odaya girdi ve elinde şişe ve bardakla önüne eğildi. Bardağa boşaltacakken akif hızla aldı sürahiyi ve içmeye başladı. Üzerine dökülenleri umursamadı. Şişe bittiğinde az da olsa gücü vardı. Duvardan destek alarak ayaklandı ve yürüyüşü hızlandı. Elif yanında ona bakıyor ve destek olmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNET II (Mahşerin kapısı)
Novela JuvenilNe zaman hayal kurmaya yeltensem boğazımda beni bırakmayan bir acı.. Bir ses yükseliyor zihnimin katmanlarında. O ses kim? Çözemiyorum! 'Beni bırakma afif..Benim annem de babam da yok. Senden başka kimsem yok afif. Bir de Allah var.. Allah hep var...