Sözlerin de bir ehemmiyeti yok
bir yerden sonra..
Elinde tuttuğu sepete 2 tane sürahi koydu. Sonra yiyebileceği kadar da malzeme. Çok şey yemezdi de zaten. Aldığı peynir, bir koli yumurta ve bir de paketler dolusu makarnaydı. Sepetini kasaya bıraktı ve sıranın kendisine gelmesini bekledi. Uzun boyu yanındaki kızların kendisine hayran bakışlarla bakışını görmesini engelliyordu en azından.Görmezden gelmek en çok yaptığı şeydi son zamanlarda. Ve daha rahat yaşamasını sağlıyordu. Eğer böyle olmasa kendisini tanıyan insanların deli görmüş bakışlarını umursardı. Düşündü!! Umursamazdı.. Eski Akif olsa umursardı. Ama şimdi umursamak istese de yapamıyordu. Zira denemişti ve başarısız olmuştu.'Iıı merhaba..'
Sesin geldiği tarafa dönmedi. Bir başkasına olmalıydı bu merhaba. Kendisine olsa bile takmamayı düşünüyordu. Kimseyle sohbet etmeden sadece işini halledip bu kargaşalı dünyadan ayrılmalıydı. Göz göze geldiği her insan bakışlarıyla canavarı tedirgin ediyor olsa gerek boğazında bir yanma meydana geliyordu. Sevmiyordu bu durumu..
'Merhaba beyefendi..'
İndirdi bakışlarını. Bir kız çocuğuydu bu kendisine seslenen. Oysa sesi ne olgundu öyle..
Sesini çıkarmadan ne istiyorsun dercesine bir bakış fırlattı küçüğe. Çocuk da kınayıcı bakışlarla konuşmaya başladı.
'Uzun zamandır aynı binada yaşıyoruz. Hemen yan daire bize ait. Ve annem bu akşam sizi yemeğe davet etmemi istedi.'
Tabi ki bunu kabul etmeyecek, bir işi olduğunu uyduracak onu başından savacaktı. Bu yüzden açtığı ağzına güzel gözlü kız kelimeleriyle kapatmasına neden oldu.
'Ahh biliyorum istemeyecek bir işinizin olduğunu söyleyeceksiniz. Anneme de söylemiştim zaten. Soğuk bakışlı o adam seni reddedecek diye. Neyse gidip söyleyeyim. Size iyi günler beyefendi.'
Gözlerini fal taşı gibi açarken küçük kıza sinirlenmişti. Düşüncesinde haklıydı. Bu çocuk görünümlü bir kadın olmalıydı. Ve boyu kısa olduğu için onu bir çocuk saymışta olabilirdi.
' Bekle!! Annene git ve akşam ki nazik davetini kızının kaba davranışlarına rağmen kabul ettiğimi ilet. Yemek seçmediğimi çok zahmete girmemesini de..'
Çocuk uzun saçlarını savura savura uzaklaştı ondan. Ve sıranın kendisine geldiğini gördüğünde bir bir aldıklarını koydu poşete. Parasını ödedikten sonra ayrıldı. Haftada 1 kere çıktığı evine erkenden dönmeye niyetli değildi bu yüzden dolaşmak için yolunu uzattı.
Markete girmeden önce sağanak yağmur yüzünden sel olabileceğini dahi düşünüyordu ve eve nasıl tekrar dönebileceği hakkında zihninde yollar belirliyordu ama hava birden normale dönerek onu kandırmıştı..
Bu durum tabi ki işine gelirdi. Mp3 ünden bir yabancı müzik açıp parka doğru adımlarını attı. Bugün insanların sokağa çıkmak için seçtiği günlerden değildi. Bu yüzden parkta ki kuşlar, salınıp duran ağaç dalları kendisine daha şen daha parlak geliyordu. Az sonra bir sincap dahi görebilirdi. Sessiz sakin parkta ilerlerken bir yandan da gördüğü çöpleri topladı mırıldana mırıldana.İnsan oğlu en büyük zararı sevdiğine veren bir mahlukattır.
Düşüncesi yer etti belleğinde. Bu yüzden yere attıkları çöpler veya kirlettileri suları önemsemiyorlardı. Mesela sevdiğin bir insana söylediğin bir kelime onunda seni sevdiğini biliyorsan eğer kırıcı olsa dahi 'Beni biliyor o. Kırılmaz!' a dönüşebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNET II (Mahşerin kapısı)
Teen FictionNe zaman hayal kurmaya yeltensem boğazımda beni bırakmayan bir acı.. Bir ses yükseliyor zihnimin katmanlarında. O ses kim? Çözemiyorum! 'Beni bırakma afif..Benim annem de babam da yok. Senden başka kimsem yok afif. Bir de Allah var.. Allah hep var...