Tozlu İnsanları

137 24 22
                                    

Çok geçmeden İdil ayaklandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok geçmeden İdil ayaklandı. Başını çevirerek kitaplığa doğru ilerledi. Gözlerindeki ıslaklığı saklamak istemişti. Hep güçlü görünmeye oynuyor. Zaaflarını göstermeyi pek sevmiyor, diye düşündü Eylem. İdil'in hayatının nasıl ilerlediğini merak etti. Nasıl bir çocukluk geçirmişti? Nasıl bir genç kızlık... Bunları deli gibi merak ediyordu yine de sessizliğini korudu.

İdil bir amaç çerçevesinde rafları kurcalıyordu. Sonra her bir rafı tekrar inceledi. Sonra tekrar... Hiçbir bozulma olmamasına rağmen saçlarını birkaç kez kulak arkası yaptı. Dizlerinin üzerine çöktü. En alt rafı didikledi ve sonra kutulara geçiş yaptı. Telaşlanmaya başlamıştı ve bunu gizlemeye çalışıyordu.

"Ne arıyorsun? Yardımcı olabiliriz." Teo kutulardan birini kucaklayıp masanın üzerine koydu. Rengarenk boyanmış ahşap kutular boy boydu. Odaya belki de canlılık katan tek şey bunlardı.

İdil derin bir nefes alarak kutulardan uzaklaştı. Masanın üzerindekini ise sahiplenici bir tavırla tuttu. "Aile albümümüzü arıyordum. Fotoğraflara bakarak kafanızda bir şeylerin şekillenebileceğini düşündüm ama hiçbir yerde yok. Belki de Peri almıştır. Anıları saklayan o kağıt parçalarına bakıp masallar uydurmaya bayılıyor."

"Çocuk ruhunu kaybetmemesi çok güzel." Eylem bunu içtenlikle dillendirmişti. "Albüm önemli değil, bulunduğu zaman fotoğraflara tek tek bakarız." Kısa bir es... "En son Selim ve Feride'de kalmıştık." Sohbetin devam etmesine yönelik bir itekleyiş...

"Ah evet." İdil başını hafifçe sallayıp koltuğuna tekrar oturdu. "Evdeki çalışanlarımız hemen hemen bu kadar. Biz ise... Tozlu Malikânesinin insanları... Biz bu kasabanın en eski ailelerinden biriyiz, toprak zenginiyiz. Malikanenin tarihi yüzlerce yıl öncesine dayanıyor. Yapının orijinaline hep sadık kaldık. Eklemeler, tadilatlar...  Bunlar hep aslına uygun olarak, bütünlüğü bozmayacak şekilde yapıldı. Aile değerlerimiz, mirasımız bizim için çok kıymetli. Evin içinde zaten pek çok portre göreceksiniz. Büyük büyük dedelerimiz, ninelerimiz bu sayede daima bizimle oluyor."

"Tozlu insanları, evlenseler bile hep burada mı yaşıyor?" Özgür meraklı bir tilkiye benziyordu. Yüzündeki sarı tellerin arasında birkaç kızıllık göze çarpıyordu. Perdenin aralığından sızan güneş ışıkları, kızıl rengi vurguluyordu.

"Genellikle evet. Buradan gitmeyi pek istemeyiz. Burası bizim kimliğimiz." İdil kontrolü tekrar eline almıştı, hassas ruh kayıplara karışmış gibiydi. "Öyleyse sıra geldi bizden bahsetmeye." Yutkundu, gözleri boşalan su bardağına kaydı. Kimse bir şey ikram etmeye gelmemişti, sıcaklık herkesi susuzluğun zirvesine taşımıştı oysa. Yine de İdil kimseye seslenmeyip konuşmasına devam etti. "Babam on beş yıl önce vefat etti. Annem ise daima hassas bir bünyeye sahip olmuştur. Sürekli hastalanır, kendisini odasına kapatır, bazen günlerce dışarıya çıkmak istemez. Babamın kaybı onu fazla etkiledi. Birbirlerine çok aşıklardı."

"Üzüldüm." Eylem bir şey demek zorunda hissetmişti kendini.

İdil minnetle gözlerini kırptı. "Sevgi çok güzel bir şey ama annemin durumunda... onu yıpratan bir şey haline geldi. Bu yüzden kardeşlerin en büyüğü olarak evi çekip çevirmek de bana kaldı. Dediğim gibi ben en büyükleriyim. Benden iki yaş küçük bir erkek kardeşim var. Sizi karşılarken kucağında bebek olan kişi var ya, işte o. Atakan Tozlu. Beş yıl önce evlendi, iki küçük kızı var. Eşinin adı Sezgi ve Sezgi bir iç mimar. Projelerini genelde evden yürütüyor. Atakan ise çalışmıyor, bildiğiniz baba parası yiyor. Onun bir küçüğü ise İpek, Peri'ye çok benziyor. Sadece onun esmer hali, yirmi sekiz yaşında ve uzun süredir burada yaşamıyor. Üniversite için buradan ayrıldıktan sonra bir daha eve dönmeyi düşünmedi. O da babama çok düşkündü. Belki de onun kaybını kaldıramadı, bu evde hatıralarla yaşamak onu boğmuş olmalı."

Uzaklara dalar gibi oldu İdil ama sonra gözlerini kırpıştırarak kendisini hızla toparladı. "En küçüğümüzse Peri. Onu gördünüz, hala bir çocuk gibi. Neşeyle parlayan bir güneşe benzetiyorum onu. Onu çok seviyorum ve artık geceleri rahat uyumasını istiyorum."

"Çözmemizi istediğiniz olay da tam olarak bu, öyle değil mi?" Eylem böyle söylese de aile sırlarını daha çok merak ederken bulmuştu kendisini.

"Evet." diyerek noktayı koydu İdil. "Peri her gece korkunç kabuslar görüyor. Korkunç şeyler yaşadığını ve artık uyumak istemediğini dillendiriyor. Sabahları çok neşeli, cıvıl cıvıl ama güneş battıktan sonra... Asla yanımızdan ayrılmak istemiyor. Onun yanında birileri kalsa bile ter içinde, çığlıklar atarak uyanıyor. Uzun süre de hıçkırıkları dinmiyor, kendine gelemiyor. Günden güne eriyor kardeşim ve ben senden, bunu durdurmanı istiyorum."

İdil doğrudan Eylem'in gözlerinin içine bakmıştı ve sonra... Gülümseyerek yemek saatinin geldiğini bildirdi.

 Gülümseyerek yemek saatinin geldiğini bildirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tozlu İnsanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin