Chase Atlantic- I don't like darkness
Yorum yaparsanız çok mutlu olurum
iyii okumalarrr 💘!bölümde "•" işaretinden madde bağımlılığı ile alakalı şeyler var hassas olanların okumamasını öneririm.!
_
Uyanık kalabilmek son saatlerde bana çok zor geliyordu. Sürekli uyumak ve hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Asla bu kadar kendimi bıraktığım bir zaman dilimini hatırlamıyordum. Tüm herkes bana uzak geliyordu.
Tüm bu hissettiğim öfkeyi, siniri, acıyı, üzüntüyü içimde saklıyordum. Ağlamak istiyordum ancak o bile bana çok zor bir eylemmiş gibi geliyordu. Yoongi'yi evden kovduğumdan beri -bu yaklaşık bir günden biraz fazla bir süreye tekabül ediyordu- saatler geçmek bilmiyordu. Sanki zaman benim bu duyguları daha da hissedebilmem için yavaşlamıştı.
Artık gözlerimi de kapatamıyordum. Bıkmıştım tüm belirsiz karanlıklardan tıpkı Yoongi gibi olan her şeyden bıkmıştım. Yoongi'yi zihnimden atamıyordum atsam bile o kafamın en karanlık köşelerinde kendine bir yer edinmiş oluyordu. Ancak onun için sadece yattığı, fahişe olarak gördüğü biri olmak öylesine acı vericiydi ki bu acı gözlerimi dolduruyor içimi inanılmaz bir öfke kaplıyordu.
Duşa girip buz gibi suyu açmış ve içimdeki ateşi söndürebilmesi için uzun bir süre altında kalmıştım.
Eşofmanlarımı giyinip bir şeyler atıştırmak için mutfağa indiğimde Yoongi ile kavga ettiğimiz yerde sanki hala ruhu varmış gibiydi. İyice paranoyak oluyordum. Telefonumu alıp Jisoo'yu aramıştım yoksa burada daha fazla kalırsam delirecektim. Klasik bir kot tişört kombin yapıp gelmesini bekledim.
Kapıyı açıp dışarı çıkacağım anda acaba evde mi kalsaydım diye düşünmeden edemedim. Dışarı çıkmak istemiyordum ama evde de kalamıyordum. Arabaya bindiğimde Jisoo'nun halimi farketmemesi imkansızdı. Yanağımdan öptükten sonra bana dönmüştü.
"Yakışıklı alımlı arkadaşımı şimdiden özlediğimi hissettim." Diyip arabayı çalıştırmış ve anayola çıkmıştık. "Nereye gidiyoruz?"
"Kimse yoksa sizin eve gidelim." Ailesinin evde olmadığını Seokjin'in de Namjoon ile beraber şirkette olduğunu söylemişti.
~
Gece geç saatlere gelirken Jisoo ile odasında oturmuş hala bir şeyleri konuşmaya bir yol bulmaya çalışıyordum. "Eee yakışıklı daha ne kadar o piç için kendini mahvedeceksin?" Demişti kahvemi bana uzatırken.
"Bana söylediği lafı kendime yediremiyorum. Anlıyor musun? Kapıma gelip bana yalvaran kendisiydi."
"O halde sen de onun oynadığı gibi oyna." Ben zaten onun yanında olduğum kişiliğin dışına çıkıyordum ne yapabilirdim ki başka?
"Jisoo sen de biliyorsun-"
"Evet onun yanında cüretkar oluyorsun, onun yanındayken farklı birine dönüşüyorsun biliyorum. Ancak bahsettiğim şey o seni istedi en başta öyle değil mi?" Başımı sallamıştım. "O halde ona gerçek fahişe nasıl olunur göster onun en büyük korkusu ol. O sana gelip yalvarsın sen onun için kendini paralama." Sigara uzatmış, birer dal çekip içmeye başlamıştık. "Ne demek istediğimi anlıyor musun?"
"İşiniz bitti, o halde kendine yeni birilerini bul ve flörtleş. O zaten sana deli olacaktır bundan eminim."
Dedikleri mantıklıydı, o bir sevgili yaptıysa ben de kendime flört edebilecek birilerini bulurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillowtalk|yoonmin
Fanfiction"Yatak arkadaşı mı olmak istiyorsun?" Demiştim kulağına doğru eğilirken fısıldayıp omzuna ellerimi atmıştım. "Ne anladıysan o ister buna yatak arkadaşlığı de ister seks ister sevişme ne istersen de yeter ki ne istediğimi anlamış ol."