Chase Atlantic-i never existed
—
[Jimin]Delirmenin eşiğindeydim. Jisoo'nun bana verdiği o deli saçması tavsiyeyi yapmaya çalışıyordum ancak her birinin sonunda kendimi bardan hızlıca çıkmış, kendimi arabama atmıştım. Kafamı direksiyona yaslayıp ufak bir sinir krizinden sonra evime gidiyordum bu birkaç haftadır böyle gidiyordu. Yine bir randevudan çıkmış ancak bu sefer evime değil başka bir bara gidiyordum.
Yoongi ise onu her gün görüyordum, kafeteryadan çıkarken, amfiden çıkarken, soyunma odasına girerken, basketbol oynarken, otoparkta her yerdeydi Yoongi kafamı çevirdiğim her yerdeydi.
Yüzüme bakamıyordu, benim ona baktığımı gördüğü an yüzünü çeviriyordu. Onu birkaç hafta önce yüzünde ufak yaralar varken görmüştüm daha sonra yaraları iyileşmeye başlamıştı ancak yaraları geçmesine rağmen gözlerindeki acıyı görebiliyordum. Yüzünde acı vardı, her bir uzvunda acının hakimiyetini görebiliyordum ancak bu acı sadece yaralarının verdiği acıdan kaynaklanmıyordu.
Arabadan çıkmış anahtarı valeye verip içeri girmiştim. Yine oldukça yüksek sosyeteye -ailem gibi olan insanların- mensup kişilerin olduğu bir bardaydım. Deri koltuklara kendimi atmış ve bir garson çağırmıştım. Viski söylemiştim klasikleşmiş bir istekti.
Loş ışıklarda dans eden bedenler büyük bir kısmı birazdan bir şeyler yaşayacak olan çiftler hepsi mükemmel bir anın içindeydi. Bazıları sevgilisiyle hayatlarındaki en ateşli geceyi yaşarken bazıları bu geceyi zihninden silmek isteyecekti belki de kim bilir?
Bir çift, bir ikili vardı; kırmızı saçları yüz ifadeleri çok tanıdıktı. Dar bir deri pantolonun ev sahipliği yaptığı ince beli saran bembeyaz eller. Daha doğrusu Hoseok'un incecik belini saran Yoongi'nin kusuruz parmakları. Viskimi yavaşça yudumlarken gözlerimi bir an olsun kendilerinden çekemiyordum.Aklıma onunla tanıştığımız partide beni de aynı şekilde kavradığı zihinime düştükçe yudumlarım hızlanıyor. Ve garsondan yeni bir bardak istemem saniyelerimi alıyordu. En sonunda kendisinden bana şişeyi getirmesini istemiştim.
Yoongi ve sevgilisi ahenk içerisinde dans ederken yarılanmış olan viski şişesindeki acı tat gittikçe tatlı geliyordu. Yoongi'yi deli gibi kıskanmaya başladığımı anladığım an tam olarak buydu ve ona olan sinirimin ne kadar kuvvetli olduğunu da burada hissetmiştim.
Yanıma oturan bedenle irkilmiştim. Yarı açık bilincimle yanımdakinin kim olduğuna bakmıştım. Tanımıyordum ancak yakışıklı bir çocuktu. "Geldiğinden beri çok sert içiyordun, tanıdığım bir noktaya odaklanmıştın ve dikkatimi çekmen sadece birkaç dakikamı aldı." Gülmüştüm bu iltifatlar artık çok klasikti.
"Süper, hayatından sadece dakika çalmışım!" Viski şişesine elimi uzatmış ve bardağımı doldururken "İster misin?" Demiştim o ise beni reddetmişti.
"İçki içmiyorsan barda ne işin var?" Diyip gülmüştüm ve elimi omzuna atmış, kendisine dönmüştüm. Normalde asla böyle şeyler yapmayan kendime hayret ediyordum.
"İçkiyi sadece acı çekerken içerim tıpkı senin şu anda yaptığın gibi." Kahkaha atmıştım.
"Benim acı çektiğimi de kim söyledi? Sen şu barlarda genç yaşta milyoner olup insanaları tanıdığını söyleyen o kişilerden misin yoksa?" Gülmüştü, ışıkların bazen vurduğu yüzü bir Koreliye göre esmer olan teni, sert yüz hatları belirgin elmacık kemikleri kendisini oldukça çekici hale getiriyordu.
"Öyle biri değilim asla da öyle biri olmadım."
Oturduğum yerde ritimle beraber ufak ufak hareketlenmiş ve vücudumun birkaç defa kendisine çarpmasına neden olmuştum. Gözlerimi kapatmış ve şimdi elimi omzunun üstüne koyduğum bu esmeri tıpkı Yoongi gibi görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillowtalk|yoonmin
Fanfic"Yatak arkadaşı mı olmak istiyorsun?" Demiştim kulağına doğru eğilirken fısıldayıp omzuna ellerimi atmıştım. "Ne anladıysan o ister buna yatak arkadaşlığı de ister seks ister sevişme ne istersen de yeter ki ne istediğimi anlamış ol."