"Tatlı kediciğim 2 gündür çok durgunsun neyin var? Hasta mısın bir yerin mi ağrıyor? Benimle de konuşmaktan kaçınıyorsun yani şeyden beri.." Onun geldiğini öğrendiğimden beri hatta bizzat şahit olduğumdan beri desek daha doğru olur 2 gün geçmişti. Kendimi oldukça keyifsiz hissediyordum. Geçen sürede Green ya da herhangi birinden mesaj almamıştım. Tong ise her gün seks partnerliği için çağrılmıştı. Aynı kişiyle mi başkasıyla mı oluyordu bilmiyordum. Çünkü benimle konuşma çabalarını yanıtsız bırakmıştım. Bu sebeple ayrıntılardan da pek haberim yoktu.
"Starry Night üyeleri kahve almaya geldiğinden beri mi?" Beni onaylamak için dudaklarını büzerek başını aşağı yukarı salladı. Adi herif geri döndüğüne göre gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktı. Bu yüzden Tong'a kendim söyleme kararı aldım. Geçtiğimiz 10 yılda iyi kötü her anımda yanımda olmuştu. Aslında bunu bilmeyi en başından beri hak ediyordu ama söyleyecek cesareti kendimde bulamamıştım.
"O Mile Phakphum." Gözlerini anlamamış gibi kocaman açarak yüzüme bakmaya devam etti. Sanırım haklı olarak kafası karışmıştı.
"Mile Phakphum kim anlamadım tatlı kediciğim. Biraz daha açık olur musun lütfen." İsmini sesli bir şekilde dile getirmek bile kalbimin paramparça olmasına yetiyordu. Aslında To bütün hikâyeyi baştan sona biliyordu. Sadece kısa ve öz bir cümle ile o ismi söylemem gerekiyordu.
Derin bir nefesin ardından "İlk öpücüğümü çalıp beni terk eden ilk aşkım Mile Phakphum" dedim. Gözlerimi kapatıp vereceği tepkiyi bekledim. Aksine Tong oldukça sessiz kalmıştı. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde oldukça sinirlenmiş görünüyordu.
"Kızmanı anlıyorum tabi aslında en başından beri söylemek istemiştim. Ama bilirsin..." Ben tereddütle açıklamaya yapmaya çalışırken To sözümü kesti.
"Vay adi şerefsiz eğer bilseydim kahvesinin içine tükürürdüm. Ulan sen kimsin de benim tatlı kediciğimi terk edersin uzun boylu manyak seksi sikik şeytan." Bunları tek nefeste söylerken yumruğunu yavaşça öteki eline vurmuştu.
"Tutma beni tatlı kediciğim gidip o piçin mükemmel yüzüne bir tane yumruk atacağım" Tong en başında da hayatıma bu tatlı tavırlarıyla girmeyi başarmıştı. Sonunda ona söyleyebildiğim için üstümden koca bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Geçen 10 yıldan sonra rahatlamıştım.
"Onu benzetmekten başka bir şey demeyecek misin?" Kaşlarımı kaldırarak sinirli köpek yavrusuna baktım. Dilini yanağının içinde gezdirdikten sonra söze girdi.
"Aslında şaşırmadım desem yalan olur. Yani sen her zaman ondan nefret ettiğini söylerdin ama ben bunun tipik ünlüleri sevmeyen birinin tavrı olduğunu sanmıştım. Dünyaca ünlü Mile Phakphum'un ilk aşkın olabileceğini asla tahmin edemezdim. Neyse bebeğim sen o taş gibi vücudu olan adi şerefsizden çok daha iyilerine layıksın." Yanıma gelip yanağıma kocaman sulu bir öpücük kondurdu.
"Dikkat ettim de ilk gittiğimiz günden beri malum eve gelmedin? Green ile aranızda bir sorun mu var? Sahi bana o geceyi de hiç anlatmadın." İsmini duyunca bile gerginlikten ürpermiştim. Hissettirdiklerini düşününce çok fazla heyecanlanıyordum. Üstelik birbirimize sadece dokunmuştuk. Henüz hiçbir şey yaşamamış olmamıza rağmen beni fazlasıyla etkilemişti.
"Aslında inanmak güç biliyorum ama o gece hiçbir şey yaşanmadı." Dudaklarımı büzüp karşıdaki duvarın desenini izlemeye koyuldum. Küçük bir sır vermem gerekirse karşıdaki duvar beyazdı ve deseni falan da yoktu.
"Nasıl yani hiçbir şey olmadı?" Tong bugün hayatı boyunca hiç olmadığı kadar çok soru sormuştu. Eğer bir kota sınırı olsa kesinlikle bugün doldururdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hard To Say I'm Sorry - MileApo
Fanfiction-10 Yıl Önce - Küçüklüğümden beri bana kızlara aşık olmam gerektiği öğretilmişti. Masallarda prensler prenseslerle evlenirdi. Filmlerde yakışıklı adamlar güzel kadınlara aşık olurdu. Peki, ama neden insanlar aşkı cinsiyetleştirmeye bu kadar meraklı...