Y.N. - Bu sefer notu başa yazmak istedim. Geçen gün bir duyuru yayınlamıştım. Build karakterinin isminin değişmesi konusunda 6 kişi değiştirmememi 8 kişi ise değiştirmemi istedi. O yüzden hiçbir insiyatif kullanmadan tamamen bu sayılara göre bu bölüm Build karakterini Tong olarak değiştirdim. Tul karakterini de Bible olarak değiştirdim çünkü en başından beri aslında yapmak istediğim buydu. Eğer herkes bu bölümdeki değişiklikten memnun kalırsa önceki bölümlerde de ismi değiştireceğim böylece baştan okuyabilirsiniz. Duyuruda aslında hikayeyi okumayan insanların değiştir dediğini hissedersem eskiye eski haline döndürebilirim. Her şey bu bölümdeki oy ve yorumlarda belli olacak. İlginiz için çok teşekkür ederim. MileApo ile mutlu kalın 🌸
Tong'la o eve geldiğimizde hava henüz kararmamıştı. Bu yüzden sonunda bahçeyi gezebileceğim bir fırsat yakalamıştım. Evin arkasında palmiye ağaçlarının arasında kalan bir havuz vardı. Ortam o kadar egzotik görünüyordu ki hemen şu an da ayaklarımı suya sokmak istedim. Ne yazık ki yanımda biri olmadığı için havuza düşme korkusuyla buna cesaret edemedim. Eğer suya düşersem muhtemelen boğulmuş haldeki cansız bedenimi bulurlardı. Yüzme bilmiyordum ve filmlerde izlediğim su altı sahneleri dahi boğuluyormuş gibi hissetmeme neden oluyordu. Güzel havuza güle güle dedikten sonra küçük bir ormana benzeyen ağaç kümesinin içine doğru yürüdüm. Birkaç dakika sonrasında büyük bir kulübeye vardım. Dışarıdan oldukça lüks görünüyordu aslında. Buraya kulübe demek hakaret olabilirdi. İçeriye göz atma isteğimi bastıramıyordum. Camlara yaklaşıp ellerimi gözlerime siper ederek içeriyi görmeye çalıştım ama jaluzi perdeler içeriye göstermemek için ant içmişçesine sıkı sıkıya kapalıydı. Hiçbir şey görünmüyordu maalesef. Ya burası kırbaçların kelepçelerin bulunduğu oyun odası gibi bir yer ise ya da daha kötüsü birilerini öldürüp buraya saklıyorlarsa? Ne saçmalıyordum ben bu adamlar ileride ünlü olacak insanlardı. Meraklı ama gereksiz çabamdan vazgeçip diğer kısımları gezmek için oradan ayrıldım.
Kulübeden uzaklaşırken eve yaklaştığım bir noktada ortasında 8 kişilik masa ve sandalyeler bulunan çardak gözüme çarptı. Kenarda donanımlı barbekü seti vardı. İlerisinde ise renk renk zambakların ve güllerin olduğu ki güllerden ölesiye nefret ederdim bir bahçe vardı. Diğer tarafta pembe yıldız çiçekleri, mor menekşeler ve adını bilmediğim bir sürü başka çiçek bulunuyordu. Renk cümbüşü o kadar güzel görünüyordu ki bu evin sahipleri gerçekten çok şanslı kişilerdi.
Eve döndüğümde hava çoktan kararmıştı. Tong'la birlikte biraz mantarlı tavuk eti ve spagetti yedik. Evin geri kalanını da gezmek istemiştim ama salon, mutfak ve ikimizin odaları hariç her yer kilitliydi. Özellikle alt katta büyük bir yer vardı ne olduğunu bilmiyordum. Ama To ile grubun prova yapması için bir oda belki de stüdyo olabileceğini düşünmüştük.
Ilık ve ferahlatıcı bir duş almak için odama çıktım. Dün gecenin izlerini üzerimden silmek için vücudumu güzelce lifledikten sonra çünkü bunun için ancak fırsatım oluyordu giyinmek için pembe bornozumla odama geri döndüm. Sabah buradan direkt işe gittiğim için kıyafetlerimi değiştirememiştim. Onun tişörtünü tekrar üzerime geçirdim fakat kesinlikle aynı iç çamaşırı giyemezdim. Geçen sefer keşfettiğim çekmeceye gidip uygun bir şeyler bakmaya karar verdim.
En normali pembe dantelli fırfırları olan boxer gibi bir şeydi. Onun üstüne giymek için şort aradım. En alt çekmecelerin birinde bacaklarımı oldukça sergileyecek bir taneyi yine zar zor bulmuştum.
Rahatlamak için bir kadeh alkol alsam mı diye düşündüm. Geçen sefer açıldığından emin olduğum D'Almafi Limoncello'dan bir bardak içsem kimse anlamazdı bence. Pahalı elmaslar barındıran şişeyi pür dikkat tutarak kendime bir bardak likör doldurdum. Tadı enfesti ama Green'in dudaklarından aldığım tatla karşılaştırılamazdı bile. Sahi ona gönderdiğim mesaja cevap dahi vermemiş olması dikkatimi çekti. İnsan bir tamam derdi değil mi? Belki de kafasını kaşıyacak vakti bile olmamıştı. Sonuçta adam çıkış yapmaya hazırlanıyor muhtemelen çalışmaktan canı çıkıyordur. Diğer telefonumun bildirim sesini duyunca neredeyse ışınlanarak yatağın olduğu odaya gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hard To Say I'm Sorry - MileApo
Fanfiction-10 Yıl Önce - Küçüklüğümden beri bana kızlara aşık olmam gerektiği öğretilmişti. Masallarda prensler prenseslerle evlenirdi. Filmlerde yakışıklı adamlar güzel kadınlara aşık olurdu. Peki, ama neden insanlar aşkı cinsiyetleştirmeye bu kadar meraklı...