- Teklif -

279 20 35
                                    


Hayat seçimler ve sonuçlardan ibarettir. Bir seçim yaptığınızda sonucunun size getirdiği kısıtlamaları kabul etmek zorundasınız. Çünkü bu kaçınılmazdır. Tıpkı şu an çocukluk arkadaşım Tong'la içinde bulunduğumuz durum gibi. Tong 15 yaşındayken ailesini trafik kazasında kaybettiği için komşumuz olan büyük-annesinin ve büyük-babasının yanına taşınmak zorunda kalmıştı. Tam onun beni aniden terk edip gittiği zamanda gelen Tong bana tanrı tarafından bahşedilmiş bir hediye gibiydi. Soğuk davranmama rağmen her gün peşimde dolanır ve benimle konuşurdu. İstemeden de olsa onun içimde açtığı koca yaranın en iyi arkadaş tarafını iyileştirmeyi başarmıştı. Beni hayata döndürmüş ve yeniden doğmuş gibi hissetmemi sağlamıştı. O dönemlerde liseden mezun olduğumuzda yaşayacağımız üniversite hayatının hayalini kurardık. İkimizin de oldukça uçuk hayalleri vardı. Ta ki ailemin uzun süredir nedenini bilmediğim ve nedenini bana asla açıklamadıkları büyük bir borç ödediklerini öğrenene kadar. Aynı yıl Tong'un büyük-annesi vefat etmiş üstüne bir de büyük-babası hastalanmış bütün birikimlerini hastane masraflarına harcamışlardı. Ailelerimizi hem çalışıp hem de okuyabileceğimize inandırmak çok zor olsa da başarmıştık. Lakin işler 3. senemizde karışmaya başlamıştı. Kazandığımız para yetmemekle birlikte okul harcımızı ödeyemez hale gelmiştik. Üstüne bir de ev kiramız birikmişti. Bütün bunlar yetmezmiş gibi başvurduğumuz öğrenci kredisi ikimize de çıkmamıştı. Son çareyi Tong'un aklına uyarak tefeci olan bir mafyadan borç para almakta bulmuştuk. Sonuç olarak tefeciye olan borcumuzda çizelgede yer almaya başladı. Hem de her gün faizlenerek artması da ayrı bir sorundu. İkimizde gece gündüz çalışıyor ve borç batağından kurtulmaya çalışıyoruz. Ne kadar başarılı olduğumuz tartışılır orası ayrı.

Tong boynunda iki tarafı zincir ile tutturulmuş karma kolyesi ile gülerek yanıma yaklaştı.

"Bugün kendimi harika hissediyorum. Sanırım sonunda karma bizi bulacak" der demez telefonun melodisi ortamı doldurdu. Ona laf sokma fırsatını kıl payı kaçırmıştım ama eminim ki karma benim yerime ona bir kazık atardı. Birkaç adım uzaktaki Tong'un yüzündeki ifade hiç iyi görünmüyordu. Geliyor işte kötü haber.

"Sikeyim. Karma gelmiş geçmiş en büyük sürtük. İnanabiliyor musun Po? Sırf iyilik olsun diye o siktiğimin ayyaşlarına fazladan alkol koyuyorum. Kafede bahşiş vermeyen insanlara dahi iyi davranıyorum ama karma yine de bana orta parmak göstermeye devam ediyor. " dedikten sonra kolyesini tek eliyle kopartıp tezgahın arka tarafına fırlattı. Bunun ikimizi de ilgilendiren bir haber olduğuna adım gibi emindim ama sormaya öylesine korkuyordum ki onun anlatması için bekledim.

"Arayan ev sahibimizdi. 3 gün içinde kirayı ödemezsek eşyalarımızı sokağın ortasına toplayıp benzin dökerek yakacağını söyledi." İşte şimdi büyük sıçmıştık. Kaç aydır bahanelerle onu oyalamayı başardığımızı sanıyorduk ama anlaşılan sadece kendimizi kandırmışız. Maaşımı almama daha çok vardı ve aksi patronumuz asla bize avans vermezdi. Ben kendi kendime hesap yaparken barı hafif bir müzik sesi doldurdu. Başımı kaldırıp ekrana baktığımda son zamanlarda herkesin çıldırdığı Starry Night grubunun klibini gördüm. Kapıdan giren iyi giyimli bir adam tezgahın diğer tarafındaki uzun taburelerden birine otururken elimdeki bez ile bardakları kurulamaya devam ediyordum.

"To şunun sesini kıssana biraz henüz gece mesaisinde değiliz" dediğimde beni pek umursuyormuş gibi görünmedi. Şık görünen müşterinin siparişini almak için yaklaştım.

"Efendim henüz gece mesaisine başlamadık o yüzden ortam şu an kafe saatlerinde olabilir. Yine de alkol isterseniz siparişinizi alabilirim" Adam beni başıyla onayladıktan sonra mojito sipariş etti. Aslında kapıdan girdiği anda ben onu yıllanmış pahalı şarap içen bir tip olduğunu düşünmüştüm.

Hard To Say I'm Sorry - MileApoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin