"Aman Tanrım olamaz" Tong salonun ortasında peçete yığını içinde ağladığımı gördüğünde tam olarak bu şekilde bağırmıştı. Dün Bay Songsit'e devam etme kararımızı bildirip onu evden şutladığım andan beri bu haldeydim. Tong dün öğleden sonra Pong tarafından çağrılmıştı. Evet, To'nun birlikte olduğu aynı zamanda az kalsın benimle zorla seks yapacak kişi Starry Night üyelerinden Pong Pongsakorn idi. Bay Songsit kimliklerini öğrenmemiz konusunu grup ile konuşacağını söylemişti."Şimdi bana hemen cevap ver ne kadar süredir bu haldesin?" Etrafıma bakındım ardından gözlerimi saate çevirdim. Kafamda üstünkörü bir hesap yaptım.
"Aşağı yukarı 16 saat 29 dakika falan" Tong birazdan saçını başını yolmaya başlayacak gibi duruyordu. Yediğim 8 paket cips, içtiğim 5 litre kolayı ve sayısını bilmediğim tatlı paketlerinin çöplerini tekmeledi. Ağlarken kullandığım 12 kutu kağıt mendili de unutmamak lazım.
"Ama bebeğim daha ikinci filmdesin nasıl o kadar süredir bu halde olabilirsin?" Önümde devam eden filmi durdurup bütün dikkatimi kızgın köpek yavrusuna verdim.
"Son filmden başladım izlemeye yani bitirmeme az kaldı." Tong koltuktaki sümüklü peçetelerimi aşağı atıp oraya yavaşça yerleşti.
"Tatlı kediciğim Sırlar Odası Harry Potter filmlerinin neredeyse en eğlenceli olanı ama sen oturmuş sanki Titanic izlemiş gibi ağlıyorsun. Üstelik sen genç Tom Riddle'a bayılırsın." Ona cevap vermeden filmi devam ettirdim. Dönen sahneyi elimle işaret ederek konuşmaya başladım.
"Ama Profesör Lockhart'ın hafızasının silinmesi çok üzücü değil mi Tonton? Zavallı adamcağız" dedikten sonra burnumu çekip yeni bir peçete aldım elime.
Avucunun içiyle alnına hafifçe vurdu."Hayatım sen Profesör Lockhart'tan nefret edersin" Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp burun deliklerimi oksijen ile doldurdum. Temiz hava ciğerlerime ulaştığında birazcık rahatlamış hissetmiştim. Bu sırada film bir köşede akmaya devam ediyordu.
"Sadece izin ver To.. Lütfen izin ver de arınma ritüelimi bitireyim. Böylece yenilenmiş bir Apo olarak gidip Mile Phakphum'un küçük sürtüğü olabilirim." Bu benim çok uzun zamandır kendimce yenilenme ritüelimdi. Her boka battığımda bütün Harry Potter filmlerini ara vermeden baştan sona izler ardından yepyeni bir Apo olarak hayatıma devam ederdim. Ama ilk kez bu kadar çok ağlamıştım. Ve bu bir istisnaydı. P'Mile beni terk ettiğinde bile bu kadar ağlamamıştım. Çünkü en başında buna asla inanmamıştım. İlk sene boyunca her gün beni arayacağının umudu ile beklemiştim. Gerçeği fark ettiğimde ise sanki birisi içimde ona olan duyguların düğmesini kapatmış gibiydi. Gözümden yaş gelmiyordu ama içimde koca bir kara delik vardı. Hayatımda da büyük bir eksiklik. P'Mile ile ailelerimiz yakın arkadaştı üstelik komşuyduk da. Doğduğum andan itibaren ailemden çok onunla vakit geçirmiştim. Beni geçmişten çekip bulunduğum ana getiren Tong'un sesi oldu.
"Neyse ki araya Tarantino'nunkileri katmıyorsun yoksa bir hafta dışarıya çıkmazdın" Aslında fena fikir değildi ama her an o lanet piç tarafından çağrılabilirdim. Arınma ayinim asla kesilemez ya da yarım bırakılamazdı.
Son filmi de izleyip ortalığı dip bucak temizledikten sonra Tong'un yanına gittim. Kendine sert bir filtre kahve hazırlamıştı. Elindeki diğer kupayı da bana uzatarak "Al bakalım tatlı kediciğim saat 4.20 bağımlılığı olan çikolatalı sütü" dedi. O kelimeyi bu kadar rahat söylemesine hala tam olarak alışamamıştım. Ama bazı şeyler gibi bunu da bilmesine gerek yok. To hayatımda kaybetmeyi isteyeceğim son kişiydi.
"Dün gece Pong'la ilk kez gözlerim açık şekilde seviştim" İşte rutin kahve-çikolatalı süt dedikodusu geliyordu. Pong'un ismini duymak beni biraz ürpertmişti. Mile'ın bulunduğu grubu hiçbir zaman takip etmemiştim. Şarkılarını, kliplerini ya da hakkında herhangi bir şeyi bilmiyordum. Arada Tong bir şarkısını açardı fakat ben asla sözlere yada videoya dikkat etmezdim. Üyelerin ismini bile bilmiyordum kaç kişi olduklarını da. Grup hakkında sevdiğim tek şey ismi bildiğim her şey de Mile'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hard To Say I'm Sorry - MileApo
Фанфик-10 Yıl Önce - Küçüklüğümden beri bana kızlara aşık olmam gerektiği öğretilmişti. Masallarda prensler prenseslerle evlenirdi. Filmlerde yakışıklı adamlar güzel kadınlara aşık olurdu. Peki, ama neden insanlar aşkı cinsiyetleştirmeye bu kadar meraklı...