2.Bölüm

30 7 5
                                    

Arka koltukta oturan Müberra Hanım'a dikiz aynasından usulca baktım. "Yazın ne okuluna gidiyorsunuz?tatil değil mi?"dedim. Gözlerini devirmiş "Yaz okulu bu, Özel okullarda oluyor. Tabi siz hiç özel okula gitmediğiniz için bilmemeniz normal"dedi küçümseyerek. Bu nasıl bir kibirdi. "Ben özel okulda yüzde yüz burs kazanmıştım. Ama tercih etmedim."dedim. Biraz şaşırmış ve utanmıştı."İnsan özel okul kazanıp neden gitmez ki?"dedi. Onu meraklandırmıştım ve benden cevap bekliyordu onu sinir edecek bir vaziyette bekledim. "Çünkü tercihim imam-hatip'ti."dedim. Yüzündeki şaşkınlık her şekilde belli oluyordu. "Bu senin değil ailenin tercihidir."dedi. "Hayır benim tercihimdi. Ailem bana bırakmıştı. Ama ben İmam-hatip tercih ettim."dedim. "Ama neden?"dedi hayrete düşmüş bakışlarıyla. "Çünkü ben maneviyatımı kaybetmek istemiyordum. Dinimi en güzel yaşayabileceğim bir okulda okumak istedim."dedim. Kafasını aşağı yukarı eğdi ve "sana saygı duydum."dedi. Zaten okula da gelmiştik. "Vardık." dedim. Hiç bir şey demeden arabadan indi. Sonra da okula doğru yürümeye başladı. Yanına bir arkadaş grubu gelmiş Müberra da onlara karışmıştı. Bu okul kız kardeşim Ayşe'nin okuluydu. O da burayı yüzde yüz bursla kazanmıştı. Ama o benden farklı olarak burayı tercih etmişti. Acaba okulda mıydı? Arabadan indim okula doğru ilerledim. Nasılsa Müberra Hanım okuldan çıkana kadar boştum. Okulun girişinde güvenlik kulübesi vardı. Kulübenin önünde duran güvenliğe "Selamünaleyküm"dedim. Sevecen bir ses tonuyla "Aleykümselam"dedi. "İşler nasıl?"diye muhabbet açtım. Bir süre muhabbet ettik. Sonra zilin çalmasıyla öğrenciler dışarıya akın ettiler. Aralarında Ayşe de vardı. O beni görünce koşarak yanıma geldi. "Abi hoş geldin. Senin burada ne işin var bir şey mi oldu yoksa? Yoksa beni okuldan alıp gezdirmeye mi karar verdin?"dedi gülerek onunla beraber ben de gülmüştüm. "Yok abicim. Hani ben yeni işe başlamıştım ya" "evet şoförlük müydü neydi?" Gülerek "Evet şoförlük abicim. Benim şoförlüğünü yaptığım kız bu okulda okuyormuş ben de onu bekliyorum."dedim. Şaşırmış vaziyette"Adı ne?" diye sordu heyecanla. "Kimin adı ne?" diye cevap verdim. Gözlerini devirdi. "Kim olucak patronunun. Okuluna bıraktığın hanımefendinin." Bu kız çok meraklıydı. "Ha ha senin derdin belli oldu. Söyliyim madem"  Ayşe karşımda pür dikkat beni dinliyordu. "Müberra Şayesteoğlu" dedim. Yüzü ismi duyar duymaz düşmüştü. "Ya gerçekten mi? O zengin kibirli kızın mı şoförlüğünü yapıyorsun?"dedi. "Sen tanıyor musun onu?"dedim. Üzgün üzgün kafasını sallayıp "Maalesef abicim maalesef." dedi. "Sen nereden tanıyorsun bu kızı bakalım." Sırıttı ve "ya nereden tanıyacağım, kendisi benim sınıftan arkadaşım en az iki senelik arkadaşım bu da üçüncü sene olucak." dedi. Müberra ve Ayşe aynı sınıfta mıydı? "Peki tamam tanıyorsun anladım ama bu senin insanlar hakkında yorum yapabileceğin anlamına gelmez değil mi güzel kardeşim." Yüzünü öne eğip "doğru söylüyorsun abicim özür dilerim"dedi ve onun demesiyle birlikte zil çaldı. "Tamam bu seferlik affettim hadi sen dersine" dedim ve güldüm. Benimle birlikte o da güldü. Sonra da okuluna doğru ilerledi.

Saat bire geliyordu. Öğle ezanının okunmasına daha on beş dakika vardı. Müberra Hanım okuldan 1'i beş geçe çıkacaktı. O okuldan çıkar çıkmaz Tayfun amcanın emiri üzerine Müberra Hanım'ın amcası Yavuz Bey'e gidicektik. Yavuz Bey Sincan'da oturuyordu. Buradan Sincan'a yol en az 40 dakika sürerdi. Sincan'da da en az iki saat duracaklarına göre saat yaklaşık 16.00 gibi oradan çıkarsak e yolda da biraz oyalansak saat beş gibi eve bırakabilirdim oradan da benim evim bi on on beş dakika sürse imkanı yok namaz yetişmezdi. En iyisi ezan okunur okunmaz namazı kılmalıydım. Abdestim yoktu bu yüzden namazı kılmak için camiye gitmem şarttı. Güvenliğe bakıp "Abi buradaki en yakın camii nerede?" Adam biraz düşündü." Buradan arabayla on dakika uzaklıkta. " dedi ve adresini verdi. Teşekkür edip arabaya bindim.

Camiye geldiğimde önce arabayı güvenli bir yere park ettim. Sonra şadırvana geçip abdest aldım. Ezanın okunmasına daha beş dakika vardı. Müberra Hanım'ın okuldan çıkmasına ise yirmi dakika vardı.  Tamam tamam her türlü yetiştirdim. Yani umarım...

Ezan okunduğunda hızlıca camiye girdim. Cemaat toplanmıştı. Camaatle kılsam en az on beş dakika sürerdi. Ama benim yol dahil toplam on beş dakikam vardı. Ben cemaati beklemeden hemen namazı kıldım. On dakika sürmüştü. Evet şu an yetişmek için tam beş dakikam vardı. Yolda biraz hız yapsam sanki yetişirdim. Caminin kapısının önüne çıktım. Ayakkabılarımı aradım aradım ama yok hiç bir yerde yok. Ayakkabım çalınmıştı. Galiba şu an başıma gelebilecek en kötü olay olmuştu. Napıcaktım ben. E ne demişler acele işe şeytan karışır. Evet işe girdiğim ilk gün işten kovulmayı başaran ilk insan olarak tarihe geçebilirdim...

Kalbimdeki MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin