Günlerdir peşini drama ve kavgalar bırakamayan Jimin sonunda Taehyung'la da arasını düzelttikten sonra pazartesi günü düzgünce okuluna gidecekti. Taehyung'a ceza olarak ondan uzak durmayı Jimin de başaramadığı için yıl sonuna kadar kendi çamaşırlarını Taehyung'a kakaladığı için içi de rahattı. Okulunu zaten seviyordu ama bayadır bu kadar içi rahat bir şekilde gitmemişti. Keyfi bir tık yerinde olduğu için kombinine de özen gösterdi ve çok beğendiği ama onu daha omegamsı gösterdiği için pek giymediği kolsuz pembe süveterini içine beyaz gömlekle kombinledi ve altına da Taehyung'un hediye ettiği değerli tokalı gucci ayakkabılarını giydi. Kulaklarına da parlak küpelerini de taktıktan sonra aynadan kendisine bakan yansımasına gülümseyerek evden çıktı.
Öğleden önce atölyeleri vardı ama öğleden sonra gene işletme dersleri vardı ve 2 koca gün sonra Jungkook'u ilk defa orada görecekti Jimin. Soyunma odasında sadece ikisi varken alfayla iletişimi başka olabilirdi ama Jeon Jungkook gerçekten okulda çok ismi geçen ve popüler olan birisiydi ve Jimin başka insanların yanında ona nasıl davranacağını merak ediyordu açıkcası. İçinde hala kalbi biraz kırık tarafı da gene lisede yaşananların tekrarlanacağını ve Jungkook'un insan içindeyken Jimin'in yüzüne bakmayacağını düşünüyordu. Jimin bu sese pek kulak asmamaya çalışarak okulun yolunu tuttu.
Atölyeleri bu sefer 4'lerle birlikte değildi ve Kim Namjoon'u göremeyeceğini anlayınca yüzüne ister istemez minik bir somurtma oturdu. Bu arada atölyede Tae gittikten sonra her derste biraz biraz daha yakınlaştıkları için Hoseok'la da arkadaş gibi olmuşlardı. Aslında bakarsan hyung cidden çok neşe dolu ve tatlı bir insandı. Sürekli kırmızı saçları, kocaman gülümsemesi ve HOPE yazan renkli boncuklu kolye ve bileklikleri vardı. Jimin'in neden bu hayatı seven insana alıştığını anlamak çok da zor olamazdı. Jimin atölyeye girer girmez beta yanına gelmişti bile.
"Jiminie! Üstündeki süvetere ba-yıl-dım. Geçen sene Jiwoo ve benim ödevim için de buna çok benzer bir şey tasarlamıştık! Rengi seni çok açmış!"
Tabii ki bir Park Jimin utangaç olmazsa hiçbir şey değildi. Hoseok'un dediklerinden sonra Jiwoo da arkaya dönüp aynısından bir şeyler deyince kulaklarından parmak uçlarına kadar kızardı. İltifat duymaya Taehyung hariç pek alışık değildi. Onlara nazik bir sesle teşekkür ettikten sonra hep birlikte atölyedeki yerlerine geçtiler. Jimin'in dönem başından beri çalıştığı ceketinin kolu için uygun iplik bulması gerekiyordu ve şu an çalıştıkları bölümde kalmamıştı. Hocaya söylediğinde ise aldığı tek cevap dörtlerin katındaki eşya deposundan almasıydı. İşini yarım bırakıp gitmek istemese de ipliğe gerçekten ihtiyacı olduğu için hemen geleceğini söylerek merdivenlere yöneldi.
Küçük odayı bulması biraz zamanını aldı çünkü oraya en son birinci sınıfta gitmişti. Bulduğunda iplikleri bulması daha da uzun sürdü çünkü malzemeleri kim yerleştirdiyse 2 metre falan olmalıydı. Dolabın en üst rafına bile bir şeyler koymak Jimin ve 173'lük boyuna göre çok saçmaydı. Tam ne kadar sinir bozucu olduğuyla ilgili bir şeyler homurdanırken odaya dışarıdan giren ışığın neredeyse tamamen kesildiğini fark etti. Bir eli dolabın yukarılarına uzanmış ve ayak uçlarında zar zor dengesini sağlarken arkasına döndüğündeyse, eh şöyle diyelim, gördüğü manzaraya karşı Jimin ve sakarlığının çok bir şansı yoktu.
Kim Namjoon, Kimline Studios varisi, Jimin'in gözlerindeki en cool alfa falan, kollarını birbirine bağlamış kapıya yan yaslanmış bir şekilde yüzünde bir gülümsemeyle Jimin'i izliyordu.
Tabii ki bunu gören Jimin'in de ayağı kaydı ve asla sağlam olmayan dolaba tutunmasıyla dolabın ve Jimin'in Namjoon'un üstüne devrilmesi bir oldu.
Jimin o yere çakılacağı anla dolabın üstüne düşeceği an arasında ölmeyi, yok olmayı hatta hiç varolmamış olmayı bile diledi ama tabii ki hiçbiri gerçekleşmedi. Tam gözlerini kapamış yeri boylayacakken birden her şey çok hızlı gelişti.
Jimin belinde onu kendine çeken sert bir el hissetti ardından kendisini Namjoon'un arkasında buldu. Namjoon bir eliyle düşen dolabı tutuyor, diğer eliyle de Jimin'i odanın dışına ve kendi arkasına çekmişti. Eli hala Jimin'in belinde duruyordu. Dolabın içindekiler tamamen yere dökülmüştü. Jimin olayın şokundan çıkamamış bir şekilde hala bön bön orada dikilirken alfa kafasını Jimin'den tarafa çevirip konuştu.
"Dolabı tek elimle tutabilirim ama eski haline getirmek için biraz yardım istesem?"
Jimin sonunda durduğu yerden hareket edebildi bu sözlerin ardından.
"Ah! Tabii! Çok özür dilerim! Dolaba tutunmak istememiştim sunbaenim! Kusura bakmayın."
Jimin Namjoon'un yanından geçip dolabı birlikte düzeltirlerken Namjoon'la ilk konuşmalarının böyle geçmesine ağlıyordu aynı zamanda. Ama Namjoon buna pek de alınmış gibi değildi. Yüzünde sevecen bir gülümseme bile vardı hatta.
"Önemli değil! Tuvalete giderken buranın kapısını açık görüp içeriden gelen mutsuz sesleri duyunca birinin yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünmüştüm zaten."
Dolabı düzeltseler de oda mahvolmuş haldeydi. Jimin gene de sunbae'sinin önünde eğilip tekrardan özür diledi.
"Üzgünüm sunbaenim sadece iplik almak istemiştim ama çok yukarılara koyulduğu için bir türlü ulaşamadım. Yardımınız için çok teşekkür ederim. Buraları da düzenleyeceğim mutlaka!"
Jimin gerçekten kendini idolü önünde rezil ettiği için utançtan ölüyordu ve kafası eğik sadece yere bakarak konuşabiliyordu. Namjoon'dan gelen gülme sesini duyunca kafasını şaşkınlıkla kaldırdı. Kaldırınca gözünde şaşkın bir pırıltıyla ona gülümseyen Namjoon'la göz göze geldi.
"Önemli değil cidden. Jimin'di değil mi? Buradaki hocamız senden ve yaptığın çalışmalardan çok bahsediyor. Gelecekte Kore'nin en iyi tasarımcılarından olman bekleniyormuş diye duydum."
Jimin iki elini ve kafasını şiddetle iki yana sallayarak karşı çıktı.
"Ne münasebet. En iyi tasarımcı olacak biri varsa o da sizsinizdir sunbaenim. Kimline Studios'un işlerine çok hayranım. Siz benim idolümsünüz."
Evet çılgın bir fan gibi görünmeme görevi başarıyla tamamlandı Jimin aferin sana. Açıkcası Namjoon'un onun adını bilmesi ve işlerini övmesi Jimin'e bir ömür yetecek motivasyonlardı ama konuşmayı Namjoon'u övmeden bitiremezdi.
"Kimline Studios'u gerçekten takip ediyorsun galiba? Üstündeki süveter geçen seneki sonbahar koleksiyonumuzdan diye görüyorum."
Namjoon konuşurken sözleri sanki sıvıymış gibi akıyordu. Sert konuşmasa da sözleri aktarışı çok etkileyiciydi ve söylediği her kelimeyi duyduğunuzdan emin oluyordunuz. Jimin parlayan gözlerle Namjoon'a baktı ve kafasıyla onayladı.
"Elimden geldiğince takip ediyorum! Tabii henüz bütün parçaları alamıyorum ama umarım ileride beğendiğim her şeye sahip olabileceğim! Tasarımlarınız gerçekten harika."
Jimin o sıcacık gözleri kısıldığı gülümsemesiyle Namjoon'a doğru gülümsedi. Alfa bunun biraz ağır bir saldırı olduğunu düşündü beyninde. Ve tabii karşısındaki bu küçük pembe saçlı bireyin çok şirin olduğunu da.
Bu sırada yerdeki eşyalara eğilip dolaba yerleştirmeye başlamışlardı.
"Sunbaenim lütfen siz gidin! Ben hallederim burayı. Yeterince yardımınız dokundu bile."
"Yunhee hocanın moda tarihi dersine girmektense burada Kimline Studios hakkında benden bile bilgili olabilecek biriyle koleksiyon tartışmayı tercih ederim. Hatta belki bu kişi beni yeterince etkilemeyi başarırsa, sınırlı üretim kol düğmelerimizden hediye bile verebilirim bu şirin kombinini tamamlayabilsin diye."
Jimin belki de idolüyle böyle tanışmanın çok da kötü olmadığını düşünmeye başlamıştı. Gülümseyerek kış koleksiyonu hakkında da konuşmaya başladılar ve Jimin o gün işletme dersine giderken gömleklerinin kollarında sınırlı üretim KS düğmeleri varsa, bu sadece Jimin ve yeni edindiği arkadaşı Namjoon arasındaydı.
Ve tabii işletme dersinde Jimin'in üstünde Namjoon'un kokusunu alır almaz somurtmaya başlayan bir büyük alfa tavşanın...
-
Sonraki bölümde kıskanç bir tavşan çıkabilir ‼️❗️❗️‼️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lie | Jikook
FanfictionPark Jimin birçok erkeğin olmak istediği gibi güçlü bir alfa olabilirdi, ya da insanların birçoğu gibi sıradan bir beta. Ama tabii ki hayat onu sevmediğinden ötürü toplumun sadece %0,1'ini oluşturan omega bir erkek olarak yaratılmıştı. Omega olduğu...