Hyunjin ile beraber depo olduğunu düşündüğümüz alana doğru ilerlemeye başladık...
sonunda aşağı indiğimizde uzun saçlı elbisesi güzel olan bir kız ile karşılaştık.
kız bizi fark etmişe benziyordu hemen oflamaya puflamaya başladı
"Selaaaam" diyerek koştum kızın yanına.
"huh merhaba?" dedi güzel kız
raflarda bir şey artıyor gibi duruyordu
"bize kendini tanıtabilir misin?" diyerek sordum nazikçe
"bunu neden yapayim ki?" dedi sinirli bir tonla
"çünkü tanışmak istiyoruz?"
"ben istedigimi söyledim mi?"
Kızla atışırken Hwang sesli bir şekilde gülmeye başladı
"Ne gülüyorsun be aptal herif!?" kız sesini yükseltince devreye tekrar girdim
"hyunjin gel biz gideli-"
"çok ısrar ettiğin için kendimi tanitacagim."
"Ah peki"
ben ciddi şekilde bakarken hyunjin yarım sırıtarak bakıyordu.
"Ben Yuna!"
devam etmesini bekledim ama devam etmeyince sordum
"eee soy adın?"
"Onu öğrenince ne yapacaksın?"
peki deyip geçiştirdim şu anda cidden kavga havamda değilim.
"Herkesin dilinde olan mükkemmel güzelliğe sahip Nihai Mucit Yuna'yım ben!"
"herkesin dilinde olan? tanıyamadım kusura bakmayin."
"kes sesini kendini tanıt."
"ben Kang Taehyun nihai pianist bu da arkadasim hwang hyunjin o da nihai dedektif."
"arkadaşının dili yok mu kendi söyleyebilir?"
"evet ama biraz utangaç kendisi..."
"Hey sen! Arkadaki!"
"ah ben mi..?"
"evet sen! nereye bakıyorsun sen öyle!?"
"özür dilerim karşıya bakıyordum"
"göğüslerime baktığın kabak gibi ortada! zaten o şapkayı neden taktiğini en başından beri biliyordum sadece sapıklar şapka takar!"
diyip gülmeye başladı
"ama benim gibi bir kızı asla elde edemezsin!"
hyunjin sustu kafasini bana çevirmişti sanki gidelim diyor gibiydi, şapkasına laf edilmesini sevmiyor sanirim.
o beni beklemeden yürümeye başladı bende peşinden gittim. Daha tanismamiz gereken çok kisi vardı.
üst kata çıktığımızda az ilerde bir odadan gelen garip bağırma sesleri duyduk ne olduguna bakmak için odaya daldık...
siyah saçlı siyah tişörtlü bir çocuk siyah saçlı beyaz tişörtlü çocuğu kovaliyordu. arkada siyah bereli sarı kapşonlu çocuk ve yanında açık kahverengi gözlüklü çocuk onları izliyordu.
"hwang... onlari ayirmali miyiz..?"
dediğim gibi hyunjin siyah tişörtlü çocuğu hareket edemeyecek şekilde arkadan bileklerini tutu
"hey! bırak beni ucube! daha sorularım bitmedi" dedi siyah tişörtlü
beyaz tişörtlü konuşmaya basladi
"beni bu manyaktan kurtardiginiz için ne kadar teşekkür etsem az.. ben Yeonjun, Choi Yeonjun nihai mekanist"
"bende taehyun nihai pianist memnun oldum"
yanımızdan gelen bağırışla oraya döndük
"Bırak dedim!"
hyunjin sonunda siyah tişörtlü çocuğu bırakmıştı
çocuk derin nefes aldı bizden küçük gibiydi boyu kısaydı
"şimdi..." diye başladı cümlesine "Robotların çükü var mı?"
"NERDEN BİLEYİM BEN!?" yeonjun bağırmaya başladı tüm gün onu bu sorularla sıktığını anlamak kolaydı
arkadaki iki çocuk gülmeye başladı
"aman neyse. burdaki tek şov yapan sen olamazsın bende kendimi taşıtacağım!"
Hyunjin kafasını kaldirip ona bir süre baktıktan sonra yanima geldi
ve bücür konuşmaya başladı
"Adım Lee Felix! süper gizli yaklaşık 1000 kişi olan bir suç örgütünün lideriyim!"
"bu boyunla mı? sanmam." kahverengi saçlı gözlüklü oğlan söyledi.
"Lafımı Bölme!...Nihai yüce liderim bu yüzden önümde eğilmeniz gerekli!"
"o sadece hayalleri olan bir çocuk" dedim kıkırdayarak.
"Ah ama bu bir hayal değil ve bende bir çocuk degilim."
yüzü surekli dalga geçer gibi sırıtan çocuk bir anda duygusuz bir ifadeye bürünmüştü.
"ciddi misi-" hyunjin konuşacakken lafını böldü
"hayır sadece yalan korkma. ama 1000 kişilik kötü bir örgütün lideri olduğum yalan degildi!" tekrar sırıtmaya başladı
yeonjun konuşmaya başladı
"yalanlarından bıktım burada uyandığımda keşke seninle karşılaşmasaydım!"
"yalan değildi dedim! belkide yalandı kim bilir?"
"artık susar mısın? kafamı karıştırıyorsun..." dedi hyunjin normalde çok konuşmazdı ama en azından şimdi 1-2 cümle konuşabilmişti.
arkadaki çocuklara yaklaştığımda kendilerini tanıttılar
srari kapşonlunun adı Han jisung niahi ressam ve Gözlüklünun adı da Lee Minho nihai psikolog gibi birşeymiş.
biz kaynaşıp konuşurken yine felix'in bağırışlarını duymaya başlamıştık hyunjin'e söyleniyordu
"AMA BU ADİL DEGİL BEN KENDİMİ TANİTTİM SİRA SENDE!"
bir anda vurmayı kesip tekrar ciddi sekilde duygusuz bakmaya basladi hyunjin'in gözlerine gözünü kirpmadan bakıyordu ve konuşmaya başladı kısık ve derin bir ses tonuyla.
"kendini tanit. yoksa seni öldürürüm."
bu kadar saçma bir sebepten dolayı mı öldürecekti onu?
"b-ben hwang hyunjin... nihai d-dedektif..."
konuşurken sesi titriyor ve gözleri doluyordu
felix gülümseyip konuşmaya başladı
"Oh! daha önceki suçlarımda hiç bir dedektife yakalanmadım biliyor musun!? bu ilk seferim dedektif hwang! lütfen sorguya çekerken canımı çok yakmayın!!" diyip gulmeye başladı
hyunjin'in gözünden bir kaç yaş süzüldü korkmuş olabilirdi kafasını eğdi çekingen biriydi ve bir anda böyle bir kişilikle karşılaşmıştı
"h-hey ağlıyor musun..? sadece dalga geçiyordum bu kadar kırılacağını düşünmedim."
hyunjin ellerini yüzüne götürerek yüzünü kapattığında felix tekrar konusmaya başladı
"pff yalan söyledim umrumda değilsin cok sıkıcısın. sulugöz."
diyerek odadan çıkmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liar : Öldürme oyunu ♥︎ Hyunlix
Hayran Kurguorjinal fikirdir (c)almayiniz. ♡ Taehyun okula giderken bileginde bir el hisseder ve arkasini donecekken kendini hic gormedigi terk edilmis bir okulun sinifinda bulur aniden yanindaki dolap acilir ve icerisinden basit liseli bir cocuk duser. -kimsin...