Bölüm 6

729 84 1
                                    

*Müzik Enanın düşüncelerini yansıtmaktadır.

Ena titreyen bedeni biraz olsun durulduğunda yaklaşık bir saattir sıcak suyun içindeydi ve Bridget elindeki sabun ile saçlarını köpüklüyordu.

"Ena o adam sana bir şey yapmadı değil mi?"

Genç kız omuz silkti. Başından aşağı dökülen suyun onu yeterince köpüklerden arındırdığına kanaat getirdiğinde ayağı kalktı ve yumuşak kumaş ile iyice kurulandı.

"Dubghail ekosesini şu an sarınmak istemiyorum Bridget lütfen bana iç gömleğimi getirirmisin?"

"Elbette"

Ena gömleği giydikten sonra dekolte bağlarını sıkıca düğümleyip yatağa uzandı.  Aodh yetişmemiş olsaydı ona ne olacaktı? Dizlerini karnına doğru çekti. Canı yanıyordu. O iğrenç adam her yerini mosmor etmiş olmalıydı. Bridget banyoyu toparladıktan sonra yanına oturup komidinin üzerinde duran çorba kâsesini uzattı.

"Bunu yemeyecek misin Ena? Tüm gün aç kaldın..."

"Yemek istemiyorum."

"Lütfen biraz ye, gücünü toparlaman lazım."

"Genç kız tam mızmızlanmaya hazırlanıyordu ki kapı çaldı ve içeri Aodh girdi. Bridget derhal yataktan kalkıp tepsiyi komedine koydu ve Aodh'un ona kapıyı işaret etmesi üzerine dışarı çıktı.

"Ena konuşmak ya da ona bakmak istemiyordu. Oyalanmak için çorba kâsesini alıp yavaş yavaş yudumlamaya başladı

Aodh yemeği bitene kadar ayakta onu izledi. Bu dakikalarını dahi almış olsa rahatsız edici değildi. Ona karşı kendini suçlu hissediyordu. Sadece bir gün ortalarda yoktu fakat tüm klan birbirine karışmıştı. Tanrım ne kadındı ama... Çorbasını bitirdiğinde eğilip kâseyi ondan aldı. Ardından bacaklarını kenara ittirip yatağın ucuna oturdu. Şimdi ona söyleyecekleri muhtemelen çok sevindirici olacaktı.

"Kendine geldikten sonra seni Giola vadisine geri götüreceğim." Diye geveledi. Kadın yavaşça başını kaldırıp perişan gözlerini kendisininkilere dikti.

"Ben kendimdeyim, hemen gitmek istiyorum!"

Aodh ellerini dizine vurup ayağa kalktı. Ve yere öylece atılmış ekloseli kumaşı ona uzattı.

"Öyleyse hemen hazırlan eğer hızlı olursak yarın sabaha vadide oluruz."
Ena bir süre kendisine uzatılan ekoseye boş gözlerle baktı. Onu giymek istemiyordu lakin sunulan en hızlı seçenek o gibi görünüyordu. Çabucak yataktan kalktı ve ekoseyi öylece beline doladı. "Ben hazırım"
Aodh onun bu denli hevesli olmasına şaşırmadı. Yine de dudaklarının neşeyle kıvrılmamasından ve gözlerindeki alaycı bakışı görememekten hoşlanmamıştı. Kapının hemen yanındaki dolapta her daim hazır olan yolculuk çıkınını, kılıcını ve matarasını yanına aldıktan sonra kapıyı açtı. Kadın hiç ses çıkarmadan yamuk bağladığı ekosesinin eteklerini tutarak kapıdan süzüldü.

Ena erkeğin huysuz kızıl kısrağı eyerleyişini somurtarak izledi. Ona hala söylemesi gerekenler olduğunu bilse bile susuyordu. Aklının bir yanı teşekkür edip gülümseyerek eve dönmesini tavsiye ederken diğer yanı onun yüzünden bu halde olduğunu hatırlatıp duruyordu. Atı eğerlerken sıkıp gevşettiği dişlerine, çatık kaşlarına ve hızla hareket eden ellerine baktı. Aodh çekilmez bir adamdı. Evet, kesinlikle öyleydi. Alev alev yanan kızıl saçları dahi onu gözünde sevimli kılmıyordu. Ena başını iki yana salladı.

"Buraya gel Ena."

Ena gözlerini devirip birkaç adım öne doğru ilerledi ve elini kısrağın boynuna koyup onu okşadı. Aodh ise alışılmışın dışında bir hızla ata bindi. Genç kadın onun ne yaptığına bakarken o aşağı doğru eğilip kendisini belinden kavramış ve eyerin üzerine oturtmuştu.

UISCE BEATHA (YAŞAM SUYU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin