Part 17

890 76 25
                                    

* Ena

Bridget olduğu yerde doğruldu ve Ena'yı dürttü.

"Ena, sesleri sende duydun mu"

Elbet duymuştu. Ena uyuyamamıştı. Aodh'u düşünüyordu ve masada olan her şeyi... Adam ona hiçbir şey söylememiş olsa da genç kız onun aslında ne kadar duygusal olduğunu hissedebiliyordu. Yalnızca gösterme şekli farklıydı. Kötü kokulu çarşafın içinden çıkarken Bridget'in omzuna dokundu.

"Merak etme Bridget gidip kontrol edeceğim. Aodh muhtemelen kör kütük sarhoş olmuş etrafta dolanıyordur."

Bridget yüzünü buruşturup kafa salladı. İç çekerek uykusuna dönerken "Doğru ya Bey Aodh ve Uisce Beathası..." diye mırıldandı.

Genç kız surat astı. Çizmelerini ayağına geçirip üzerine şalını aldı ve yavaşça kapıya doğru yürürken kendi kendine söylendi. "Beni buraya Uisce Beathan olmam için getirdiğini sanıyordum..."

Ena koridordaki kapıyı açmadan önce hızlı hızlı gelen ayak seslerini işitti. Bir an sonra karanlık koridora baktığında Aodh'un koşar adımlarla merdivenlerden indiğini gördü. Genç kız tam onun peşinden seslenecekti ki diğer taraftan gelen kapı gıcırtısıyla başını çevirdi.

Görmemeyi diledi... Irene Aodh'un odasından çıkıyordu. Ena yutkundu. Dizlerinin bağı çözülüyor, gözleri kararıyordu. Titreyen eliyle duvardan destek alarak dik durmaya çabaladı. Irene gülümseyerek yanına yaklaştı. Ena onun üzerinde ipek bir gecelikten başka bir şey olmadığını gördüğünde gözleri doldu ve Irene tam önünde durdu. Ondan tarafa bakmamış yalnızca omuz silkmişti.

"Kendine çok güveniyorsun Ena Mcgiola lakin gördüğün üzere sivri dilin benim karşımda pek bir işe yaramıyor."

Ena kadının arkasından baktı. O merdivenlerden yukarı çıktığında ise olduğu yere oturdu. İki eliyle ağzını kapatarak hıçkırmaya başladı. Parçalanmıştı. Evet tam olarak böyle düşünüyordu. Bir enkazın altında kalmıştı, Aodh onu alevlerin arasına itmiş öyle gitmişti. Genç kız, artık hıçkırıklarını gizleyemediğinde içinin kavrulduğunu hissetti. Dizlerinin üzerinde doğrulup eliyle ahşap duvardan destek alarak doğruldu ve kör gözler ile Aodh'un odasına doğru ilerledi. Tükenmek üze olan mumun ışığı titreyerek odadan süzülüyordu. Ena yerdeki kırık testiye, bozulmuş yatağa ve düşen odunlara baktı. Masaya doğru ilerleyip dokunulmamış bardağı gördüğünde ise yeniden hıçkırıklara boğuldu. Sandalyeye oturup köşedeki pipoyu bırakmamak üzere eline aldı ve bardağı dudaklarına değdirdi. Gidecekti. Nereye ve nasıl olduğunu bilmiyordu lakin ortadan kaybolacaktı. Hiç durmadan yürüyecek nefes aldığını dahi kendine unutturacaktı. Parmağındaki yüzüğü titreyen eliyle masaya koyarken "Arkama bakmayacağım" diye mırıldandı. Çünkü eğer bakacak olursa adım atacak gücü kendinde bulamazdı. Derin bir nefes alıp boynundaki kolyeyi çıkarıp yüzüğün yanına yerleştirdikten sonra elinde sımsıkı tuttuğu pipo ile odadan çıktı...

---

Bridget Enanın yanına dönmemesi üzerine yerinde doğruldu ve açık kapıya doğru baktı. Kapının açık oluşu ve Ena'nın hala yanında olmayışı doğru değildi. Çabucak ekosesini omuzlarına alıp odadan çıktı. Beyinin kapısı da açıktı. Fakat Bridget ışık görememişti. "Siz ikiniz neler karıştırıyorsunuz?" dedi sırıtarak ve Bey Aodh'un odasına doğru yavaşça yürüdü. İkisinin yan yana olduğunu etraftan gören olursa söylentiler çıkabilirdi. Her ne kadar evlenecek dahi olsalar hoş karşılanmazdı. Genç kız sessizce kapıyı kapatmaya karar verdi.

UISCE BEATHA (YAŞAM SUYU) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin