Multimedya Demir
"Sayın yalancı sevgili. Beni ekmen hakkında konuşabiliriz bence."
Elinde koz olan birinin bu cümleyi söyleyince ürkütücü geldiğini fark ettim.
"Ne ekmesi? Ekmedim ben bir şey."
Gözlerimi kaçırmamı engelleyememem de çok fena sinir bir durum.
"Düzgün bir bahaneye sahip değilsin. Gözlerini kaçırmadan yalan bile söyleyemiyorsun. Sen beni aptal gibi falan mı görüyorsun?
Hem bunları yapman bile çok saçma. Sanki kötü biriymişim gibi?"
"İyi biri misin yani?" Dedim nasıl iyi biri olarak görebiliyordu kendini anlamak mümkünsüz.
"İyi biriyim tab-. Ah doğru seni tehdit etmiştim. Bunu iyi insanlar yapmazdı değil mi? Haklısın ama iyi insanlar ne yaparlar ki düşünelim... Imm ihtiyacı olan insanlara bağışta bulunabilirler desek ben zaten bağışta bulunan biri-. Doğru hiç o kadar zengin olamamıştım."
Bunları söylerken takındığı tavırla (yine) etkilenmem normal miydi peki? Buna rağmen ifadesiz bir şekilde bakmaya devam ettim.
"Tamam tamam artık o kadar zenginim. Bağışta bulunurum endişelenme sende buna karşılık bana olan tek taraflı aşkını bırakma."
"Amacın ne? Kafamı karıştırıyorsun söylediklerin çok saçma ve bağışta bulunsan bile benim gözümde kötüsün."
Saçmalıyordu cidden.
- Sen de haklısın ben bir tek sana iyi olamıyorum. Her neyse benim istediğim şey kontrol etmek.
+Etmiyor musun zaten? Yerimi aldın. Arabamı kullanıyorsun ve daha birçok şeyde de söz sahibisin.
-Yanlış anladın. Senin kontrolünü istiyorum. Bunu bana verene kadar seni bırakmam, peşindeyim.
Benim kontrolüm mü? Ne bu beni kölesi falan yapacağını mı düşünüyor?
"Bak Demir. Ne sen Cristian Grey sin ne de ben Anastasia Stelee im. Kendine gel."
"Niye Cristian olamıyor muşum? Neyse Olmama da gerek yok zaten. Konuyu değiştirdiğini de farkındayım."
Değiştirdiğimin farkında bile değildim.
"Ha evet çok zekisin yine." Köşeye sıkışan biri olarak gayet cool takılıyorum. Sonunda umuyorum ki bir batma olayı yaşamam.
"Şimdi bana yapıştın yapıştın yoksa herkesin bilmesi gereken bir gerçek var."
Ellerimi hâlâ yıkayamadığımı fark edip sol tarafından geçerek musluğun altına elimi götürdüm.
"Hayır diyorsun yani."
Of ben. Ben çok zorlanıyordum.
Tam dönerken kolundan tutmuştum.
"Zorlanı-" gözümden düşen yaş ile durdum.
Gururum yüzünden mi akıyordu? Sorunlu gibi devamlı önemsediğim otoritemi kaybettiğim için miydi yoksa? Beni rahatsız eden şeyin tam olarak ne olduğunu kestiremiyordum. Fakat bu her ne ise beni o kadar çabama rağmen güçsüz gösterebilmişti.
Evet, onun önünde bir kere daha ağlamıştım ama o ağlamanın, güçsüzlükle yakından uzaktan alakası yoktu.
"Bu kadar mı soğudun benden? Yapmanı istediğim şeyi yapmamak için ağlayacak kadar mı?"
Sorun bu değildi ama az önce 'yapmanı istediğim' mi demişti o? İstek.
Yüzümde ki eliyle irkildim. Gözyaşımı silmişti. Baş parmağıyla. Bu kadar boktan hissetmeseydim, suratımın alabileceği o ifadeyi merak ediyordum açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anormal (Boxyboy)
Teen FictionZengin insanlardan oluşan bir grubun üyeleri olan Miran ve arkadaşlarının birbirleriyle yarışını anlatan ve olağanüstü olaylarında olduğu bu dünyada farklılık, normal olmamak çok önemli bir unsur olup, eşcinselliğin ön planda olduğu, birçok şeyin an...