Sabah her yerimin ağrımasıyla uyanmış, ılık bir duş alıp kendime gelmiştim.
Yaşadıklarımın ruhumu geçtim bedenime bu kadar etki etmesi huzursuz etmişti, alışmam gerekiyordu.
Böyle devam edemezdim, kendimi düşünmek zorundaydım.
Geç kaldığım için Kaan'ı arayıp beni okula bırakmasını istemiştim.
Azıcık söylenip kendini naza çekmiş, istediği yemeği yapacağımı söyleyince hemen kabul etmişti.
Kaan ve iflah olmaz açlığı bir gün başımıza bir şey getirecekti, buna emindim.
Yağmur yeni dinmişti, camda kalan yağmur damlalarına baktım bir süre. Süzülüp bir yerde birleşmesini izledikçe içimdeki umutsuz kız çocuğu beni dürtüyordu.
"Şu yağmur damlaları kadar olamadık, biz hep yalnız başımıza yürüyoruz."
Kaan'ın küçük mırıldanmalarla şarkıya eşlik etmesiyle dikkatimi ona verdim.
Ritimle birlikte ellerini hareket ettirmesini, kafasını hafifçe sağa sola sallamasını büyük bir keyifle izledim ve şükrettim.
Belki anne ve babam yoktu ama onlar vardı. Küçük ailem her zaman benimleydi.
Yüzümdeki gülümsemeyle ona bakarken dikkati bir anda bana kaydı, yüzünde eşsiz bir gülümseme oluşurken daha yüksek sesle söylemeye başladı.
Keşke sesinde güzel olsaydı.
Ellerini uzatıp ellerimi tuttuğunda ne demek istediğini anlayarak ona eşlik ettim, birinin bu seviyeyi yükseltmesi lazımdı.
Hayatımdaki mucizeydi Kaan, her anımda yanımda olan ve ellerimden tutan bir mucizeydi.
Ona bunu söyleyip koca taraflarını kaldırmaya niyetim yoktu.
"Hakan aptalıyla ne olduğunu anlatmadın Eflin, dün her ne olduysa gözlerindeki kırgınlığı görüyorum. Sana gelmiyorum, senden bekliyorum."
Elimi sallayarak onu geçiştirdim. Ne diyecektim ki her zaman olan şeylerdi işte.
Şarkının sesini kısarak tamamen ona döndüm.
Kıvırcık saçları alnına düşmüş arkadaşımı inceledim, ardından mavi gözlerine baktım. Yakışıklıydı benim yavru.
Onu incelediğimi fark edince çapkın bir şekilde bana baktı.
"Ben en başından kardeş olmayalım demiştim yavrum, sen kaybettin."
Kahkaha atarak yanaklarını mıncırmaya başladım.
Canımdı benim, canımın en içi hatta. Azıcık şımarmanın kimseye bir zararı olmazdı.
"Sana mı bakacağım pardon, sen şu endamı görmüyor musun. Şu parıltıma bak, gözlerini kamaştırıyorum."
Oyunuma eşlik ederek beni baştan aşağı süzdü, ardından bir ıslık öttürüp konuşmaya başladı.
"Haklısın balım, bu güzellikle nasıl bizimle arkadaş oldun hala şaşkınım."
Saçımı geriye atarak ona baktım, bana göre çapkın ona göre Allah belamı verdi bakışı attım.
"Zor oluyor tabii bazen kendimi sorguluyorum. Sonra sizin de bir yerde parlamaya ihtiyacınız olduğu aklıma geliyor ve sevap işlemek için katlanıyorum."
Yüzümü tutarak kendine çekip yanağımı ısırmasıyla çığlık atmıştım. Hayvan seni.
"Aptal, beni kendinle karıştırma demiyor muyum. Yüzüme bak ya şimdi gün boyu yanağımda diş iziyle gezeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK HİKAYE
Teen FictionAilesiyle yaşadıklarını kabullenip kendi hayatını kuran Süveyda Eflin, gerçek ailesinin başka insanlar olduğunu öğrenir. 17 yılı bir hiç uğruna geçip gitmiştir. İki yakın arkadaştan başka kimsesi olmayan Süveyda Eflin'e kalabalık ailesi nasıl gelece...