- Tepki 09 -

920 26 24
                                    

Tepki levixackrmn

Karakterler- Eren Yeager S4- Mikasa Ackerman- Armin Arlert- Levi Ackerman- Hange Zoe- Annie Leonhart- Jean Kirstein- Porco Galliard

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karakterler
- Eren Yeager S4
- Mikasa Ackerman
- Armin Arlert
- Levi Ackerman
- Hange Zoe
- Annie Leonhart
- Jean Kirstein
- Porco Galliard

Eren Yeager s4
Artık savaşmaktan çok yorulmuştun, insanları sebebsizce öldürmekten, titana dönüştürülen masum insanların ensesini kesmekten. Sen bunları kaldıramıyordun. Elindeki tabancaya bakıyordun yaşlı gözlerinle. Kururmuş yaşların üzerine damla damla yağıyordu hâlâ, birkaç damla da gözlerini kapatmanla tabancanın üstünde yerini alıp yayılmıştı. Titreyen elinle tabancayı daha da sıkarak diğer elinden yardım almıştın ve alnının ortasını yerleştirmiştin ucunu. Kapıda elleri cebinde seni izleyen Eren'i henüz fark edememiştin. Sana karşı çıkmıyordu, biliyordu ki sen o tetiği çekemezdin. "Eren, ben yapamıyorum..." Dedin, sanki şimdi kapıda duran o adamı fark eder gibi. Gözlerini çevirdin ona, dudağının yan tarafına yumruk yemişe benziyordu fakat bu seni de, onu de endişelendirmiyordu. Bir elini tabancadan çekerek kolunu yüzünün önüne koydun ağlamakta olan yüzünü saklarmışcasına. "Sen özgürlüğe sahip olmayan bir kadınsın, bu da her şeyi ifşalıyor. Zayıfsın." Diyerek sitem etti sakince ve sinir bozucu bir tavırla. Haklı olduğunu düşündün, onun kadar güçlü olmadığını ve ne kadar zayıf olduğunu düşündün sadece. Elindekini yere fırlattın yorgunlukla, tabanca yuvarlana yuvarlana neredeyse Eren'in ayaklarına yetişmişti. Tabancanın üstüne bir adımını yerleştirerek sana yaklaştı. Ağlamayı bırakmış, başını eğmiştin. Sadece dizlerinden aşağısını görebiliyordun Eren'in. Onun için güçlü birisi değildin. "Burada kalmayı tercih mi ediyorsun? Benimle gel, her şeyin başladığı, Shinganshina bölgesine gidiyoruz." Senin bu yaptıkların ile bir ilgisi yoktu oraya gitmenizin. Umursamamıştı, sana de senden nefret ettiğini söylemişti geçen günlerden birinde fakat içten içe sana değer veriyor. Belli etmiyor.

Mikasa Ackerman
Kendini tehlikeye almanla seni bundan vazgeçtirmişti ve yatağın üzerine oturtmuştu. Sana kızıp sinirlense de hemen yumuşamıştı ardından fakat belli etmiyordu, sadece sakinleşmişti ve ciddiyetle seninle ilgileniyordu.

Armin Arlert
Senin ne kadar yorulduğuna kendisi de üzülüyordu. Başkasını korumak için kendini tehlikeye attığında elbette sana ilk ve son kez bağırmıştı. Sana sesini yükseltmesini normal buldun ve hatta gülümsemek bile istedin. Çünkü o her zaman duygularını içinde saklıyordu, bir an patlaması seni üzse mi bilemedin fakat farklı hissetirmişti sana. Ardından ne yaptığının farkına varıp senden özür dileyerek sarılmıştı. Seni fazla kırmış olduğunu düşündü ve daha fazla kalmadan odadan çıktı.

Levi Ackerman
Başkasına verilen tehlikeli görevi izin istemeden, hatta hiçbir şey söylemeden o kişinin yerine geçmiştin. Asker itiraz etse de sen daha fazla inatçı çıkmıştın. Görevde bir titana yem olacakken şanslısın ki bu asker Levi'a iletmiş hemen ve seni kurtarmıştı. Geri dönüldükten sonra da sana karşı sinirleneceğini biliyordun, bunun için de gayet hazırlıklıydın. Atlar ile karargaha vardığınızda ilk önce senin onunla konuşmanın daha iyi olacağını düşündün ve ona doğru koştun. "Levi, ben gerçekten üzgünüm... Yani... Ben ne diyeceğimi daha bilemiyorum bile! Küçük bir çocukmuşum gibi en basit görevlere göndermen sadece canımı sıkıyor! Ben de güçlü bir askerim!" Kaşlarını çattı ve adımlarını durdurdu. Yakandan tutup kendisine çekti seni. "Yetişmeseydim şu an o anormal devin midesinde parça parçaydın geri kafalı! Karşımda acınası bir şekilde kendini övme, daha da batıyorsun." Anormal devin avucunda nasıl sıkıştığını hatırlamasaydın onun bu tepkisini abarttığını düşünürdün fakat bunlar gerçeklerdi. Ve senin canını yakanlardı. "O zaman bana nasıl senin gibi olacağımı öğret! Ben de insanlığın bir parçası olmak istiyorum, bir kahraman gibi anılmak..." Kulağa ne kadar da hoş geliyordu değil mi? Kim istemezdi ki Levi'dan sonra insanlığın en güçlü kadını olmak. O acınası günden sonra da Levi seni daha iyi eğitmişti, günden güne daha çok güçleniyordun fakat biliyordun ki sen Levi kadar güçlü olamazdın. Yine de geceleri uyumuyor ve kendin antrenmanlar yapıyordun.

Hange Zoe
Kendini Hange'nin yerine tehlikeye atmıştın ve hayatını kaybetmiştin. Sen başkaları için ondan değerli değildin... Eğer yaşamış olsaydın, Hange'nin sana ne kadar sinirlenip kızacağını düşünerek gülümsedin son saniyelerini. Seni asla unutmayacaktı, senin yerin apayrıydı onun için. Her gece seni düşünerek ne kadar zor olduğunu söylüyor. Komutanlığı devraldığını, ne kadar yorucu geçtiğini...

Annie Leonhart
Annie'ye bir görevde ona hayatını tehlikeye atacağını söylüyordun babası için. O ise, çok zordu bu seçim. Senin ölümüne katlanıp babasıyla mı yaşamak? Yoksa babasının ölümüne katlanıp, savaşmaktan vazgeçip seninle mi yaşamak? Bir süre sessizce dikilde ayakta. Ona zaman tanıdın, onun babasının yanına gidip mutlu bir hayat sürmesini istedin. Kendi hayatını Marley'de bir hiçe sayıyordun. O gün geldiğinde ise kendini de tehlikeye atmanla birlikte babası da, sen de ölecektiniz. Annie ise kendi seçimini en sonunda yaparak seni kurtarmıştı. İkinizi kaybetmek yerine birinizi kaybetmeyi tercih ederdi. O günden sonra da Annie yanı başında ağlıyordu. Seninle kavga edemiyordu, bir daha savaşamayacağını söylüyordu sana. Onun yanına çöktün ve başını boynunun girintisine sakladın. "Annie, ben de ailen olurum..." Dedin titrek bir sesle, kollarını beline dolayıp sıkıca kavradı seni. Cevap vermedi, sessiz kalıp ağlamayı tercih etti. Senden de ayrılmak istemiyordu.

Jean Kirstein
Kendini başkasının yerine tehlikeye attığın günden beri sinirliydi sana karşı, yakın davranıyordu fakat sinirliydi. Seni o kurtarmıştı, ikinizin de hayatı tehlikeye girecekti neredeyse. Sadece sağ kaldığınıza şükretti. Savaştan sonra da bağırıp çağırıyordu sadece. Sen de onu bir şekilde sakinleştirip sarılmıştın, devam etmesini istemiyordun.

Porco Galliard
Sırtını duvara sertçe vurup itmişti ve bir elini arkandaki duvara vurmuştu. "Kardeşimden sonra seni kaybedemem aptal! Kendini tehlikeye atacak kadar ne yaşadın?! Yetemedim mi sana?!" Diyerek haykırdı dibinde. Gözlerinden akan yaşlar onun umurunda değildi, bir iki yaşa kanarak durmazdı. Fakat senin amacın bu değildi, gerçekten ağlıyordun. "Porco, üzgünüm." Dedin kısık ve incecik sesinle. Elini kaldırıp başını eğdin ve baş parmağınla göz yaşlarını sildin. Ona bakacak cesaretin yoktu. Bu hâline de sadece üzülmeye başlamıştı, seni hâlâ seviyordu. Fakat böyle bir şeye karşı sakin davranamazdı. İyice bağırdıktan sonra dersini vermiş olacağını düşünüp odadan çıktı. Ardından senin gelip kendini affettirmen için uğraşmanı beklerdi çünkü hemen barışmak isterdi.

Bu sefer eğlenceli ve kısa bir tepki bekliyorumm.

Oylamayı ve yorumlamayı da unutmayın.

Favoriniz?

Attack On Titan | Reactions, Oneshots & TextingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin