"Ben diyorum size bu çocuk benim kaderim yoksa niye bi anda kantinde karşıma çıksın dimi" elimde tuttuğum defter kapağıyla yüzüme yelpaze etkisi yapmaya çalışıyor aynı zamanda bize kaderinde ki çocuğu gördüğünü iddia eden melise bayık bayık bakıyordum.
Öğle arasının ilk 10 dakikası hariç tümünde kantinde gördüğü çocuğu pardon kaderini anlatıyordu ilk 10 dakika anlatmamasının sebebi ise kaderini o dakikalar içerisinde görmesi yoksa bizi düşündüğünden değil.
Bu kadar konuşmasına evren dur deyip konuştu "melis iyi hoş diyorsun da acıktığı için de kantine gitmiş olabilir tamamen tahmin yoksa tabi ki senin orda olduğunu hissedip kantine inmiştir." dikkatlice konuşuyordu çünkü melisin her şeye alınma gibi bir potansiyeli vardı.
Melis onu hiç umursamadan hayaller alemine tekrar dalıyordu ki Beşir ona engel oldu "dur kız ne kurdun kafanda birazdan hamileyim diceksin" cümlesini bitirmesiyle Esra gülmekten kupkırmızı olan yüzüne rağmen sağlam bi kahkaha attı eliyle karnını tutup "ay durun tutamıyorum kendimi" diye zar zor konuştu.
Evren "sıçacak mısın Esra yoksa?" diye dalga geçerken Beşir ensesine pat diye vurdu çıkan sesle hepimiz yüzümüzü buruşturduk ne çok vuruyordu çocuğa.
Evren acıyla elini ensesine atıp orayı ovdu kıpkırmızı olan ensesine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım, kaslı olan kollarından birini uzatıp beşirin kafasını tuttu evet tuttu kocaman eliyle kafasını elma gibi kavradı "ulan ensem kalın diye bir boru döşemediğin kaldı salak herif neyine güveniyorsun anlamıyorum ki" homurdana homurdana beşirin kafasını bırakıp ensesine attı elini.
kafası parçalanmaktan kurtulan Beşir ne zamandır tuttuğunu bilmediğim nefesini seslice bıraktı "ah cidden fazla spor yapıyorsun haberin olsun kızları etkileyeceğim diye korkutacaksın benden söylemesi" söylene söylene saçlarını düzeltiyordu tam bi şapşaldı.
"o kasları protein tozuyla yapmıyor mu ya o" sessizliğimi bozup konuştuğumda evren sende mi der gibi bakıyordu onu sinir etmek çok kolay ve eğlenceliydi, Esra ağzına attığı atıştırmalığı daha yutmadan tekrar gülmeye başladı.
"karakterime laf et kaslarıma etme ne protein tozu Allah aşkına elif, emek var bu kaslarda alın teri var kan var gözyaşı var" ciddi ciddi konuşuyordu alay ettiğimi biliyordu ama yine de bu konu hakkında adını temize çıkarmak farz olmuştu saf çocuk.
Beşir onu hiç takmadan alay etmeye devam etti "ya bi siktir git bastın amino asidi işte itiraf et oğlum söz kızmayacağım."
ahh cidden birazdan dayak yiyecekti sonra bir hafta ağlıyordu, Evren duyduklarıyla kaşlarını çattı elini az önce yaptığı gibi kafasını tutmak için ileri atarken Beşir reflekslerini kullanarak kafasını son anda kurtardı.
Evrenin hırsını almadan bırakacağını sanmıyordum çoğu zaman böyle olurdu birbirine sataşır sonra hiç bir şey olmamış devam ederlerdi bu sefer fitili ben ateşledim gibi olmuştu ama olsun.Melis saatine bakıp ayaklandığında onu izliyordum "çok konuştunuz başım şişti gidiyorum ben malum nöbetçiyim." telefonunu cebine atıp sınıftan çıktığı gibi evren kulağıma fısıldadı "ya sanki yarım saattir biz anlatıyoruz kaderimizi bide başım şişti diyor" söyleniyor aynı zamanda gözlerini belki gelir diye sınıf kapısından ayırmıyordu bu haline gülüp başımı geriye attım "yüzüne karşı da söylesene bunları evrencim"
cins cins bakıp gözlerini kıstı yemeyeceğini ikimizde biliyorduk.
Gözlerim yüzünde yer yer ve sık olan çillerine kaydı
benimkilere nazaran daha koyu ve büyüklerdi, ahh çok kıskanıyordum onun beyaz tenine yakışıyordu benim aksime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lahavlle
Teen Fiction"Ne diledin?" "kalbini" Çiçeklerden papatyayı, İnsanlardan seni sevdim.. Oğuz Atay