annem elinde ki sebzeleri yıkarken "Elif doğru düzgün karıştır şu çorbayı" dediğinde çorbaya fake atıyordum
Sağ tarafa doğru karıştırırken bir anda sol tarafa doğru karıştırıp aklını alıyordum çorbanın "işte böyle manyak ederler adamı ezogelin"
Annem söylene söylene salata yapmaya başlarken buhardan terleyen alnımı sildim
"Anne daha ne kadar karıştıracağım oldu işte" ne zamandır karıştırıyordum ama asla pişmiyordu
Naz mı yapıyorsun yoksa çorba kılıklı?
"olana kadar devam et" çok açıklayıcı oldu ana"kaynayana kadar dedin kaynıyor işte" annem elinde ki bıçağı bırakıp çorbayı kontrol etti "sen buna kaynamak mı diyorsun neresi kaynamış Allah aşkına" Oflayıp ağırlığımı sol ayağıma verdim.
Mutfağın girişinde terden sırılsıklam olan umutu gördüğümde istemsizce yüzüm buruşmuştu
Nefes nefese durup "Anne yemek hazır mı hayvan gibi acıktım" dedi ve tek tek yemeklere baktıÇorbaya doğru eğildiğinde omzundan ittirip "leş gibisin susak yaklaşma çorbama" yüzüm buruş buruş olmuştu onun yüzünden
"Şuna da bakın iki karıştırdı diye hemen sahipleniyor çorbayı, gören de 9 ay karnında taşıdı sanacak"
Elimde ki tahta kaşığı ona sallayıp "bana bak Dünkü döl, bu tahta kaşığı ağzından sokar münasip bir tarafından çıkarırım" annemin duymaması için fısıldıyordum.He he der gibi başını sallayıp "aynen aynen yaparsın
boyuma yetiş önce sen
kaldın yerinde ne oldu depolaman mı doldu küçük kız" boyu uzun diye sürekli dalga geçiyordu boyumla, hayır kısa da değildim ki 1,69 kızdım gayet de idealdim kısa da olsam idealdimEgosu beni deli ediyordu deli
dişlerimi sıkıp sıcak olan kaşığı sertçe omzuna bastırdım
Acıyla inleyip omzunu tuttu "ulan haşladın omzumu" diye acıyla konuştu
Vicdanım mı yoktu ne çok rahattım kolunda tahta kaşığın izi çıktığı içinAnnem "yine başladınız kedi köpek gibi birbirinize sataşmaya, umut git duş al oğlum ne bu hal
Elif sende o kaşığı iyice yıka pis pis iş yapıyorsunuz"
İkimizde süt dökmüş kedi olmuştuk resmenAnnem çok telaşlıydı çünkü vedat amca yemeğe gelecekti, ne için geleceğini az çok tahmin edebiliyorum.
O annemin zor zamanlarında yanındaydı, bizi de çocukları yerine koyuyordu.
O kadar çocuk ruhlu biriydi ki bu yaşına kadar nasıl masum kalmıştı hayret ediyorum.
Daha önce ne evliliği ne de çocuğu olmadığı için bizim üzerimize titrerdi.
Annemle ciddi oldukları biliyordum bu akşam da muhtemelen bize evlilik konuşması yapacaklardı.Onlar için mutluydum annem çok acı çekti mutlu olmayı hakkediyor.
Bu hikaye de bir baba figürü yok
Muhtemelen hiç vedat amcaya baba diyemeyecektim.Baba demek içimden gelmiyordu. Öz babama bile baba demek gelmiyordu ki içimden ona nasıl derdim.
Eğer annemle evlenirse Ona vedat amca dememi bir tek o anlayışla karşılayacak onun dışında ki herkes ayıp olduğunu söyleyip onaylamayacaktı muhtemelen .
Babam ise.. Cidden umurumda değildi
Şuan nerde ve ne yapıyor bilmiyorum belki de uğruna bizi terk ettiği kadınla çok mutlulardır hatta bir de çocukları olmuştur.
Kendine yeni bir hayat kurmak istediğini söylediğinde nerden bilebilirdim ki o hayatın içinde bizim olmadığımızı..Küçük kız iki eliyle kavradığı su bardağı ile yavaş yavaş bahçeye doğru ilerliyordu, babası çok susamış olmalıydı bardağı ağzına kadar doldurmuştu
dökülmesi an meselesiydi
bu yüzden adımlarını bir tık daha yavaşlattı
Küçük dili dışarı çıkmış kaşları çatıktı
Bardağın içinde ki suya kötü köyü bakıyordu çünkü su yerinde durmuyor sürekli hareket edip işini zorlaştırıyordu.
Sonunda çıplak ayakları çimleri bulduğunda yaklaştığını anlamıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lahavlle
Teen Fiction"Ne diledin?" "kalbini" Çiçeklerden papatyayı, İnsanlardan seni sevdim.. Oğuz Atay