Sabit bakışlarıyla beni baştan aşağı süzüp gözlerimin derinlerine indi.
"Beni kandırmaya çalışman beni hiç tanımadığını gösterir. Seni bulabileceğimi tahmin etmeliydin." Kapıyı hızla kapatacakken eliyle beni durdurdu.
"Amatörce davranıyorsun. Yapma." Gergince etrafa bakınıp Jimin'e döndüm.
"Şu an sırası değil. Başka zaman konuşuruz. Git." Umursamadığı her halükarda belli olan gözlerini gözlerimden ayırmayarak, içeriye adımladı.
"Anne!" Şaşkınlıkla bana doğru koşan Minry'e gitmesini işaret etsem de anlamıyordu. Jimin kaşlarını çatıp Minry'e döndü.
Minry'nin arkasından gelen Jennie'ye çaresizce kaş göz işaretleri yapmaya başlamıştım.
Minry küçücük kollarıyla bacaklarımı sardığında gergince gülümsedim.
"Bu kim?" Minry'nin konuşmak için açılan küçük ağzını kapattım.
"Jennie'nin oğlu!" Yüzü yeterince gergin ve şüpheli görünen Jimin'e aldırmayıp Jennie'ye döndüm ancak o da Jimin'e şaşkınlıkla bakmakla meşguldü.
"Kim Jennie?" Jennie kaşlarını çattı.
"Park Jimin?" Jennie'nin gözleri benimkiyle buluştuğunda şaşkınlıkla tekrarladı.
"Park Jimin?!" Kaşlarımı kaldırıp Minry'i idare etmesini ima etmeye çalıştım.
"Sizi gördüğüme şaşırdım" Jimin önce beni kısa bir süre inceledikten sonra Jennie'ye doğru döndü.
"Bende bir anne olduğunuza şaşırdım. Böyle bir bilgi verilmemişti..." Jennie mahçupca gülümsedi.
"İşim gereği herkesten saklıyorum sizde bu konuda müsamaha gösterebilirsiniz umarım" Jimin bir süre konuşmadı ve daha sonra Minry'nin yanına eğilip başını okşadı.
"Pekâlâ bu küçük adam için bir iyilik yapılabilir" gözlerimi oyalamak ister gibi başka yere sabitlediğimde Minry sarıldığı bacaklarımdan ayrılıp bir anda Jimin'in boynuna sarılmıştı. Minry tanımadığı birine asla sarılmazdı. Emindim.
Gözlerimin dolmasıyla Jennie'ye döndüm. Jennie anlayıp Minry'e yöneldi.
"Aşkım hadi biz içeri geçelim de karnını doyuralım" Jimin Minry'nin yüzünü son kez inceleyip okşadıktan sonra Jennie'nin kucağına bıraktı. Jennie Minry'i almasıyla içeri girmişti ancak ne hikmetse Minry'nin gözleri Jimin'den bir türlü ayrılmıyordu.
"Git artık yeterince olay yarattın" ellerini ceplerine sokup başını yana hafifçe eğdi.
"Başkalarının çocukları genelde sana anne diyor sanırım?" Dudağımı ısırıp gözlerine asla çıkmaya cesaret edemeyen gözlerimi gözlerine çıkarttım.
"O benim elimde büyüdü. Ayrıca sen bunları sorgulamak yerine çöplüğüne dön." Gözümün önünde duran perçemimi nazikçe alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Benden sakın bir şey saklamaya kalkma. Zararlı çıkan sen olursun Rosé. Hoşçakal..." saçımda olan elini indirip gözlerini bir süre gözlerimde tuttu daha sonra sonunda evin bahçesinden çıkabilmişti.
Eve girdiğimde Minry renkli legoları birleştirmekle uğraşırken Jennie sabit bir şekilde öylece duruyordu. Adımlarımı duymuş olmalı ki beni ardında bırakıp mutfağa ilerledi.
"Bebeğim sen legolarınla oyna bende sana güzel bir yemek yapayım olur mu?" Minry kafasını hızlı hızlı salladığında gülümseyip mutfağa yöneldim. Salondan çıktığım anda gülüşüm solmuştu.