Üstten gelen konum bildirimine tıkladım.
Gitmeli miydim?
Gecenin 2'sinde aramasına sebep olan şey neydi bilmiyordum fakat birkaç ihtimalin kafamda belirebilmesi zor değildi.
Altıma siyah bol paça pantolonumu giyip üstümde zaten olan beyaz tişörtümün üstüne krem rengi kabanımı geçirip merdivenlerden indim. Portmantodan arabanın anahtarını alıp evden sessizce çıktım.
Gergindim...
Ne diyebilirdi ki? Beni bir daha üzemeyeceği kesindi. En fazla ne olabilirdi?
Konumun beni getirdiği yer ıssız bir sahildi. Arabayı durdurduğum yerde yanıp sönen her an patlayacakmış gibi duran bir sokak lambası vardı. Kar yağıyordu...
Ortalıkta Jimin'e dair hiçbir şey yoktu. Denize doğru yaklaşıp avucumu açtım. Birkaç kar tanesi avucuma konup saniyeler içinde eriyip gitmişti.
"Benden daha ne kadar saklayacaktın?" Jimin'in bir anda gelen sesiyle irkilip arkamı döndüm. Sinirliydi.
"Neyi?" Aklıma o en kötü ihtimali getirmiştim fakat o olmamasını diliyordum.
"Benden oğlumu sakladın ve şimdi de salağa mı yatıyorsun?" Yutkundum.
"Ne saklaması Jimin anlamıyorum?" Sinirle güldü. Epey sinirliydi.
"Zavallının tekisin. Bir şeyleri kendine bile itiraf edememişsin." Kaşlarımı çattım.
"Evet! Maalesef ki o çocuk senden Jimin! Çok mu iyi babalık yaptın gelip bana hesap sormaya kalkıyorsun?!" Üzerime sinirle yürüdü.
"Lan babalık yapmama izin mi verdin?! Kendini anne mi sanıyorsun?! Salağın tekisin. Öğrenmeyeceğimi mi düşündün?! Aptal!" Tüm gücümle ittim.
"Defol git! Asıl sen bu halinle baba olacağını mı düşünüyorsun?! Sen daha benim arkamda duramadın çocuğunun arkasında nasıl duracaksın?!" Bileklerimden tuttu.
"Ben senin arkanda hep durdum! 'Seninle yapamam' dediğinde de durdum 'Senden nefret ediyorum' dediğinde de durdum!" Bileklerimi ellerinden kurtarmaya çalışıyordum ancak olmuyordu.
Gözlerimden akan yaşları umursamadım.
"Sen mi durdun?! Beni terk ettin sen! Hem de bir iddia uğruna! Ardına bile bakmadın! Üstelik karnımda çocuğumuz vardı! Başka kadınlarla eğlenirken aklına geldim mi he?!" Bileklerimi sıktı.
"Aldattın lan sen beni! Ne yapmamı bekliyordun?! Sen benim duygularımı hiçe sayıp başkasıyla öpüştün!" Duraksadım.
"Bırak bileklerimi..." Anlık kısılan sesimle afallayıp bileklerimi bıraktı.
"Ben seni aldatmadım Jimin." Alayla güldü.
"Şimdi de itiraz mı ediyorsun?! Gözlerimle görmüşken? Senin varlığından o kadar pişmanım ki! Sevgimi haketmiyordun ve ben sana herşeyimi vermiştim! Koca bir hiçlikten ve pişmanlıktan başka hiçbir şey değilsin!" Tiksinerek söylediği bu sözlerin karşılığında güldüm. Kafa salladım. Bunca söylediği sözden sonra kendimi kanıtlamaya çalışmamın bir anlamının olmayacaktı.
"Evet. Seni aldattım. Hatta sadece öpüşmedim de, birçok kişiyle yattım! Çünkü benim için para makinesinden başka hiçbir şey değildin!" Dişlerini sıktı.
"Oğlumu elinden alacağım ve onu asla göremeyeceksin! Asla!" Onun adımlarına karşılık bende üzerine yürüdüm.
"Onun annesi benim! Bu zamana kadar ben vardım hep de öyle olacak! Elinden geleni yap o benim oğlum!"