Tabloyu parkeye devirip bana kapıdan merakla bakan anneme döndüm.
"Tablo düşmüş onu asıyordum" annem tatmin olmuş gibi kafa salladı.
"Sen niye geldin?"
"Minry oyuncaklarım nerede kaldı diyip durdu bende gelip bakayım dedim" kafa sallayıp ayağa kalktım. Yatağın üzerindeki örümcek adam ve arabayı anneme verdim.
"Sen götür anne ona, ben şu tabloyu asayım"
"Birazdan da seni sorar çok oyalanma" kafa salladığımda annem aşağıya doğru adımladı. Gittiğine emin olduktan sonra kapıyı kapatıp tablonun yanına geri döndüm.
Tabloyu yerden kaldırıp duvara dayadım. Bu fotoğraf bende bile yoktu.
Daha önemlisi;
Bu tablonun Jimin'in odasında ne işi vardı?Bana karşı hiçbir şey hissetmiyorsa, artık bir değerim yoksa bu ne demek oluyordu?
Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Dedikleriyle yaptıkları tezattı. Gittikçe kafam daha da karışıyordu. Önüme gelen saçlarımı arkama doğru atıp kafamı yatağa yasladım. Senelerdir gizlediğim hisler yeniden mi şekilleniyordu?
Yerden yavaşça doğrulup tabloyu duvara tekrardan astım. Odadan çıkıp tekrardan kitledim ve aynı yerine koydum.
Aşağı indiğimde salona geçecekken telefonumun berbat sesi evde yankılandı. Sesini değiştirmem gerektiğini aklımın bir köşesine not edip açtım. Lisa arıyordu...
"Efendim Lisa?"
"Bizi özlemedin mi sen?"
"Bilmiyorum"
"Bilmiyorum mu?! Çok kötüsün, biz seni özlediğimiz için buluşup kahve içmeyi planlamıştık"
"Lisa... Kafam çok karışık biliyor musun? Dediklerini aklımda tartamıyorum..."
"İyi misin sen?" Nefesimi dışarı bıraktım.
"Bilmem"
"Hemen yanıma geliyorsun Chaeyoung. Hep birlikte olmalıyız" gözlerimi sıkıca kapayıp açtım.
"Peki, hoşçakal " telefonu kapatıp salona geçtim.
"Anne benim biraz işim var Minry'e baksan olur mu?" Önce onayladığını belli fakat daha sonra Minry'e duyurmak istemiyor gibi yanıma gelip bana doğru eğildi.
"Bakarım bakmasına da o adam gelirse tatsızlık çıkar kızım"
"Jimin akşam gelir ama yine de rahatsız olurum diyorsan sizi senin evine bırakayım?" Kafa salladı.
"Olur" Annem salondan çıktığında oyuncak oynayan oğluma seslendim.
"Bebeğim hadi sizi anneannene götüreyim" kaşlarını çattı.