Yolun başındayken her şeyden habersiz ve her şeye yabancıydık. Uzun bir yolculuk, yabancı bir şehir...
Aslında Tolstoy'un da dediği gibi; tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.
Biz h...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yukarı çıktıklarında ise karşılarındaki genç adam onlara bakıyor ve gülümsüyordu. "Birine mi bakmıştınız kızlar?"
Kızlar böyle bir şeye hazırlıklı olduklarından bellerindeki silahı hızlıca çıkarıp ona doğrulttular.
"Tanrım, ölmek için çok gencim. Lütfen bana acıyın."
Lia; "Ölmek istemiyorsanız arkadaşımızı ve tabloları bize verirsiniz, Jeongin."
Lia elbette blöf yapıyordu, defalarca bunu yapmışlardı. Tarihi eser kaçakçılarını yakalamak üzere geldikleri yerden katil olarak dönmek istemezlerdi elbette.
Jeongin sırıttı. Kızın adını bilmesine şaşırmamıştı. Fakat kızların ona öldürücü bakışlar atması onu biraz korkutuyordu.
Korkutmalıydı da.
Yuna telsisizinden gelen cızırtı ile silahı doğrultmayı bırakmayarak telsizi eline aldı.
"Yuna, Lia. Orada mısınız?"
"Evet, anlaşılan yanınıza bir rehine ile döneceğiz."
Yuna Jeongin'in üzerinden gözlerini çekmeden konuşurken kafasında Jeongin'i nereye götüreceğini düşünüyordu. Bir-iki dakika sonra telsizden gelen ses odayı doldurdu.
"Pekala, onu BR'a götürün. Biz de oraya geleceğiz."
BR, yani backrooms buradan biraz uzak terk edilmiş bir binanın altında kalan yerdi. Kısacası yer altı. Itzy'e ait sayılırdı, sadece birkaç kez kullanmışlardı. Niye bu ismi verdiklerini ise... hatırlamıyordu.
Lia ile göz göze geldiklerinde ikisinin de aklından aynı şeyin geçtiğine emindi: Neden kendini savunmak ya da kaçmak için bir hamle yapmıyor?
Anormal.
Jeongin; "Eee ne bekliyorsunuz? Hadi gidelim."
Lia temkinli bir adımla ona yaklaştığında aralarında pek mesafe yoktu. Jeongin ise kızın hamlesini kestirmeye çalışıyor gibiydi.
Çevik bir hamleyle Jeongin'in sol elinin bileğini kavrayarak döndürdü, silahının arkasını ensesine vurması da ilk hamlesiyle aynı anda olmuş gibiydi.
Jeongin yere yığıldığında Lia sırıtmasına tezat olan titreyen elleriyle onun az önceki sert hamlesine karşılık kanamayı bırak, kızarmayan ensesine uzandı.
Temasın ardından ellini birazcık aşağı indirdi.
"Tahmin etmiştim."
Bir ses duyuldu, sanki bir şeyin kopma sesi gibi.
Elini Jeongin'in ensesinden çekerken iki parmağının arasına aldığı mikroçipi Yuna'ya gösterdi.