Yolun başındayken her şeyden habersiz ve her şeye yabancıydık. Uzun bir yolculuk, yabancı bir şehir...
Aslında Tolstoy'un da dediği gibi; tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.
Biz h...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Chaeryeong ile kullanılmayan bir odaya gittiğimizde ise bana anlattıkları karşısında öylece kalakalmıştım. Twice'ın yapmaya çalıştığı o kadar korkunç bir şeydi ki..."
"Chaeryeong sana ne anlattı?" dedi Chan.
"Şöyle ki, yaptıkları klonlarımız Dünya'nın nufüsunu azaltmak için bir tür orduymuş. Bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu kavrayamadım bile. Bu saatten sonra klonları azaltmaya çalışmalı ve kaçmalıydık. Ama klon yapmak için yeni insanlar bulmak zor bir şey değildi. Yani eğer Chaeryeong'un dedikleri doğruysa bir felaket kapıdaydı.
O gün ayrıca bir plan yaptık. Kendi klonlarından birinin mutant olduğunu ve işimize yarayabileceğini söyledi. Itzy ve size ulaşmak için yaptığımız planı zaten biliyorsunuz. Ama sonu bu şekilde bitti. Bunun için gerçekten üzgünüm."
"Üzgün olması gereken sen değilsin." dedi Seungmin. "Onu boşver. Önemli olan şu; Jihyo klon meselesinin yalan olduğunu söyledi. Ve biz oraya geldiğimizde klonların hiçbiri yoktu."
"Çünkü klonları çoktan götürmüşlerdi. Hepsi hala yaşıyor. Jihyo yalan söyledi."
"Eğer öyleyse, Yeji ve benim gördüğümüz klonlar da neyin nesiydi?" dedi Hyunjin. En başından beri uyku tutmadığından merdivenlerin trabzanından onları dinliyordu.
"Onları sizi şaşırtmak için gönderdiler. Gözünüzü korkutmak için."
"Yangın nasıl çıktı peki?"dedi Chan.
"Twice'ın işi olmalı. Onun hakkında bir fikrim yok."
"Pekala. Felix senin şu telefona bakalım şimdi."
Ve böylece Felix telefonu açtıktan sonra çektiği fotoğrafları televizyona yansıttı. "Ryujin ve Lia'nın bir iş çevirdiğini anladığımda onları takip ettim sayılır. Binada gizli geçit gibi bir yer vardı. En üst kattan binanın en altına uzanan. Oraya gittiğimde Ryujin bu kağıtları okumuştu. Ağlıyordu. Kişisel bir mesele olması muhtemel ama Itzy'i de ilgilendirdiğini fakat Ryujin'in onlara söylemek istemediğini biliyorum. Sadece Lia ve Ryujin biliyordu."
Kağıtlarda yazanlar bir ölüm raporuydu. Amerika Birleşik Devletlerinin başkanının esrarengiz ölümü hakkında.
"Bunun burada ne işi vardı peki?"
"Bilmiyorum." diye mırıldandı Felix. Arabada buraya gelirken bütün kağıtları okuduğundan özet geçerek anlatmaya başladı; "Dışarıdan bakıldığında bu durumun Ryujin ile alakası yokmuş gibi görünse de aslında oldukça alakalı. Öldürülen adam, yani Will Stave, Ryujin'in üvey babasıydı."
"Oha!" dedi Jeongin.
"Ve Ryujin üvey babasının şüpheli ölüm haberini aldıktan sonra daha ne olduğunu anlayamadan göreve gönderildi. Ölüm raporuna göre otopsi yapılmasına rağmen ne bir direnme, ne de bir boğuşma söz konusuymuş. Ölüm tek hamlelikmiş, sadece bir kurşun ensesinden girip ağzından çıkmış."
