fire on fire

3.9K 114 61
                                    

Dikkat: Bölümde +18 içerik varrrr rahatsız olanlar için belirteyim.

———-
Ogeday

Hayalkırıklığı.

Bu duyguyu bu kadar derinden hissettiğim hiçbir zaman olmamıştı sanırım. Boğazıma koca bir yumru oturmuş ordan ayrılmamaya yemin etmiş gibiydi. Daha farklı şeyler hayal ederken böyle sonuçlanacağını asla tahmin etmezdim.

Bana ve bize bir şans vermeyişine üzülüyordum. Son bir kaç aydır hayatıma tam anlamıyla dahil olmasıyla beraber hayatımdan asla gitmesini istemediğim insanlardan biriydi.  Şimdiyse yoktu. Beni istemiyordu. Arkadaşı olarak bile hayatında olamayacaktım.

Gözlerimi açar açmaz ona günaydın mesajı atamayacak, ondan bir haber alamayacaktım. En önemlisi de gülünce kısılan japon hallerine bir daha şahit olamayacaktım.

"Ogeday seni bekliyorlar." Gelen sesle birlikte girdiğim düşüncelerden sıyrılarak kafamı salladım. İkinci şubenin eksiklerini tamamlamak için bir kaç gündür burdan çıkmıyordum. Sabah 6'da gelip geceye kadar burada bir şeylerle uğraşmak iyi geliyordu. Kafamı dağıtmaya, aklıma onu getirmemeye çalışıyordum.

"Şu an ders verebilecek durumda olduğunu zannetmiyorum, sen kal burada en iyisi ben hallederim."  Emre omzumu sıvazlayıp yanımdan ayrılırken sıkıntılı bir şekilde nefesimi dışarıya verdim. Bir an önce toparlanmalı, işime odaklanmalıydım.

"Ne olduğunu anlatacak mısın artık brom? Günlerdir anlatmanı bekliyorum çıt çıkarmıyorsun."

O olaydan sonra herkesin bende bir şeyler olduğunu fark etmesi zor olmamıştı. Bu tür durumlarda da üstüme gidilmesinden hoşlanmadığım için sormaktan çekinmişlerdi.  İhsan bu zamana kadar iyi bile dayandı diyebilirdim.

"Konu Nisa mı?" dediğinde belli belirsiz kafamı sağladım İhsan'a doğru.

"Korkuyormuş, hazır değilmiş.. " diye mırıldandım ağzımın içinden. O sırada yanımızda olduğunu yeni fark ettiğim Caner'le göz göze geldik. Dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı, bu durumdan zevk almış gibi bir hali vardı. Sinirlerimin gerildiğini hissediyordum.

İhsan, Emre, Caner ve ben üniversitede oldukça yakındık. Birlikte hep kürek okulu açmakla ilgili hayaller kurardık fakat şu an o Winka'nın ortaklarından biri değildi. 

Üniversiteden sonra görüşemediğimiz bir kaç aylık süreçte tamamen değiştiğini görmüştüm. Kumara başlamıştı ve bütün parasını kumara yatırıyordu. Kişilik olarakta çok değişmişti, eski tanıdığım Caner gibi değildi. Bize karşı da davranışları oldukça değişmiş ve uzaklaşmıştı.

O dönem Winka'yı açmayı düşündüğümüz zaman Caner'i aramıza katmak pek güvenilir gelmemişti ve onu ortaklardan biri yapmamıştık. Biz Winka'yı açtığımızda ise bir anda ortalıktan kaybolmuş ve seneler sonra geri gelmişti. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyor olması garip gelse de o öyle davrandığı için biz de aynı şekilde davranmıştık. Kısacası üniversitede olduğumuz samimiyeti bir daha yakalayamamıştık.

"Bildiğim kadarıyla önceki ilişkisi baya toksikmiş, kızın yeni bir ilişkiye karşı korkması normal değil mi?"

Nisa'yı bu konuda suçlayamıyordum. Bir şeyler yaşamaktan korkuyor olması normaldi. Beni üzen nokta beni Barış'la aynı kefeye koymasıydı. Hayatına dahil olduğum her gün tek isteğim onun daha iyi ve mutlu olmasını sağlamaktı. O küçük kızın yaralarını iyileştirmek istiyordum, Barış gibi yara açmak niyetinde değildim. Bana karşı hisleri olmasına rağmen bana güvenmemesi beni kıran taraftı.

japon // ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin