Rüzgarın uğultusu dalga sesiyle beraber kulaklarıma yankı yaparken derin bir nefes çektim. Tenimi okşayan rüzgar içimi ürpertirken bu durumdan rahatsız değildim. Denizin beni sakinleştirici bir gücü olduğuna hep inanıyordum ama bugün yaşadıklarımdan beni bu kadar soyutlayabileceğini asla tahmin etmezdim.
Ogeday beni kendi kürek kulübüne getirmiş ve denize açılmıştık. Etrafımızda kimsenin olmaması oldukça iyi haberdi zira ayrılık haberinden sonra manşetlerde, yeni aşka yelken açma haberlerine hazır değildim.
Saatlerce sohbet etmiştik ve aklıma Barış'ın yaptıkları asla gelmemişti. Akıcı bir sohbeti, eğlenceli bir kişiliği vardı. Artı olarak bana bu kadar benzemesi oldukça korkunç gelmeye başlamıştı.
Uzun bir sessizlik yaşanıyordu tam şu anda. İkimizde batan güneşin bıraktığı mükemmel manzaraya odaklanmıştık. Fırsattan istifade manzarayı seyrederken gözlerimi ona çevirdim. Gerçekten her anlamıyla mükemmeldi. Geniş omuzları, giydiği beyaz gömleğin içinden belli olan göğüs kasları ve hatta nasır tutmuş büyük elleri bile. Etkilenilmeyecek bir tip değildi.
"Melisa nasıl?" bir anda çocuğu süzüp süzüp sevgilisini sormam kaç puandı peki? Bakışları bana çevrildi ve omzunu silkti yüzünde hafif bir gülümsemeyle.
"Bilmem iyidir herhalde."
"Ayrıldınız mı?" dedim deniz mavilerine odaklanarak.
"Evet baya oldu ya haberin yok muydu?" Bende onun gibi omzumu silktim.
"Yoktu, senin ayrılıklar benimki kadar olaylı olmuyor sanırım." Yüzünde oluşan gülümseme sanki bulaşıcıymış gibi benimde suratıma yerleşirken rüzgardan yüzümü siper alan saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Neden ayrıldınız peki? Yani özel değilse anlatabilirsin konuşmak istersen yardımcı olabilirim." Neden ayrıldıklarını köpek gibi merak etmem normaldi fakat bi anda şak diye sormak iyi bir fikir olmayabilirdi. 5-6 aydır sadece set arkadaşı olarak tanıdığı birine neden özelini anlatsın ki? Kafama tüküreyim gerçekten çok iyi halt etmiştim.
"Kafalarımız uyuşmuyordu, onun hayattan beklediği şeyler farklıydı benimki çok daha farklı. Birbirimize uygun değildik." Yüzünü dikkatli bir şekilde incelemeye başladım. Üzüldüğüne dair yüzünde bir ifade bekliyordum ama o beklediğimin aksine çok daha rahat ve mutlu gözüküyordu. Bu durum beni neden mutlu etmişti bunu bilmemekle beraber sorgulamamak en iyisiydi.
Elimi çeneme dayayıp yüzlerimizi biraz yakınlaştırdım. "Senin hayattan beklediklerin neler peki?" Biraz fazla mı soru sormaya başlamıştım?
O da beni taklit ederek aramızdaki mesafeyi biraz daha kapattı ve gözlerini yüzümde gezdirdi. Hem de baya. Şuan elimle yüzümü kapatmamak için zor duruyordum. Utanmıştım.
"Fazla beklentim yok. Bir aile kurmak ve mutlu olmak istiyorum denilebilir."
"Vay be." diye mırıldandım. Ogeday bu tepkime şaşırmış gibi suratımı izlemeye devam ederken kendimi açıklamak zorunda hissettim. "Yani vay be derken dışardan aslında öyle bir tip gibi gözükmüyorsun."
"Dışardan tam bir yavşak gibi gözüktüğümü düşünenlerdensin sende değil mi?"
O kadar tatlı konuşmuştu ki gülmeden edemedim. Öyle düşünmemin sebebi sadece fazla yakışıklı olmasıydı ama bunu bilmesine gerek yoktu tabii.
"Yaniiii öyle düşünmüş olabilirim ama tanıdıkça senin benim erkek versiyonum olduğunu düşünmeye başladım."
"2020 de yarışmada seni izlerken bende öyle düşünmüştüm."
Aklıma panoramada benim hakkımda yorumları gelirken kahkaha attım ve omzuna dokundum. "Biliyorum 2020 de fanımmışsın. Voleybol gecesi beni twitter saflarında savunuyordun değil mi?"
"Tabi tag falan açtım o gün. Algının farkında nisanın yanındayız diye görmüşsündür." İkimizin de kahkahası sahilde yankılanırken gözlerimi tekrardan ona çevirdim. Bu kadar güzel gülmesi haksızlıktı. İnsanı kendine çeken bir aurası vardı.
Bugünü yaşadıklarımdan sonra bu kadar güzelleştirmesi benim için çok özeldi. Bugün o olmasaydı şuan evdeki kanepemde şarap şişesini kafama dikiyor olabilirdim ya da Barış beni zorla evine götürüp kendini affettirmeye çalışıyor olabilirdi. Kesinlikle çok şey borçluydum.
Elimi dizindeki elinin üzerine koydum ve bana bakmasını sağladım. Yüzümde minnet dolu bir gülümseme oluştu. "Teşekkür ederim Ogeday, bugün için."
Diğer elini elimin üstüne koyarken baş parmağımı okşadı.
Yapma böyle şeyler kardeşim tetikleniyoruz diyemedik tabii."Ne zaman istersen burdayım." eli usul usul tenimi okşamaya devam ederken yutkundum. Bu adamın üzerimde bıraktığı etki halis miydi?
" Bir alo de gelmezsem gençliğim solsun." Yaptığı espriyle beraber kafamı geriye atarak kahkaha atmaya başladım.
Beni saran huzur hissiyle beraber öne doğru atıldım ve kollarımı boynuna dolayarak ona sarıldım. Uzun kolları sıkı bir şekilde belime dolanırken burnuma gelen kokusunu içime doğru çektim.
——
Bu arada bu bölümde hemen aşık olunma evresine geçilmedi sadece ikisi beraberken aralarındaki çekimin hissedilmesi adına bu şekilde yazdım. Bu kurgu biraz flörtöz olacak sldpdğsğsüsüMini bir bölüm daha yayınlamak istediiim. Diğer bölümler daha uzun olacak. Eğer beğendiyseniz like atın yorum atın belli edin aşkolar kendi kendime yazmaya devam etmeyim sösşğsğsğdğd öpüldünüüüzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
japon // ognis
Romancethis is our place, we make the rules and there's a dazzling haze and mysterious way about you dear have I known you twenty seconds or twenty years?