"Valla dün ben zor tuttum, bir daha tutabilir miyim bilmiyorum." Sıkıntıyla yanaklarımı şişirirken Ahmet abiye onaylarcasına kafamı salladım. Ahmet abi yüzündeki mahcup ifadeyle asansöre giderken, kapıyı kapatıp tezgahın üzerindeki bardağı alarak suyu yudumladım.
Barış yine rahat durmamış dün gece evime çıkmaya çalışmıştı. Her ne kadar Ahmet abi sitenin içerisine almamış, onu tutabilmiş olsa da sonrakiler için güvencesinin olmadığını söylemişti. O da kendince haklıydı. En mantıklısı buradan taşınmaktı.
Taşınmak bir süredir aklımdaydı. Bu evde beni sayamayacağım kadar üzücü anlarım olmuştu. Bu ev bana geçmişimi hatırlatıyordu. Ben yeni bir başlangıç yapmak, Barış'a dair olan her şeyden kurtulmak istiyordum.
Canımı sıkan asıl şey Barış'tı. Nereye kadar böyle devam edecekti? Ne zamana kadar saplantılı hallerine maruz kalacaktım? Ben bu duruma el koymazsam bu süreç hiç benim için iyi ilerlemeyecekti.
Telefonu elime alıp Ufuk'u ararken aklıma gelen fikirle gülümsedim. Onun dilinden ancak bu şekilde anlaşılırdı.
——
Ufuk arabayı park edip durduğumuzda derin bir nefes aldım. Şuan oldukça gergin ve sinirli hissediyordum. Ufuk bunu anladığını belli edercesine omzumu sıkarken ona dönüp gülümsedim. Yanımda olması benim için çok anlamlıydı."Hadi kurtulalım şu pislikten." diye mırıldandığında sesli bir kahkaha atarak uzattığı eline çak yaptım ve arabadan indik.
Tolga'nın ofisinin içine girdiğimizde camlı odada ikisinin beraber oturduklarını görmüştüm. Hızla adımlarımız oraya yönelirken derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
Kapının önüne geldiğimizde Barış beni görünce hemen ayaklanmıştı. Elimle Tolga'yı göstererek oldukça ciddi ses çıkan tonumla "Sen dışarıya." dedikten sonra Tolga şaşkın bakışlarla odayı terk etmişti. Ufuk gelmeden önce konuştuklarımızı hatırlatmak adına göz kırptığında hafifçe kafamı sallayarak karşılık verdim. O pislik sana dokunmaya çalışırsa hemen sesleniyorsun.
Barış yüzündeki sırıtmayla bana doğru ellerini açmış yaklaşırken elimi öne doğru uzatarak onu durdurdum. "Sakın daha fazla yaklaşma, ciddiyim bana dokunursan seni pişman ederim."
"Beni özleyip buralara kadar gelmişsin bebeğim sarılmadan olmaz mı?" İğrenç bir surat ifadesiyle dudaklarını büzdüğünde yüzümü buruşturdum. Duru bir çirkinliği vardı.
"Buraya seni özlediğimden değil gerizekalı benden uzak durmanı söylemeye geldim." dediğimde yüksek sesli bir kahkaha attı.
"Senden uzak duramam biliyorsun." Kollarımı göğsümde birleştirip onunki gibi alaycı bir surat ifadesi takındım yüzüme.
"Öyle mi o halde başına geleceklere razısın." Kendimden emin bir şekilde telefonumun galerisini açıp ona göstermek istediğim videoyu açtım. Videoyu izlerken surat ifadesi anında değişmiş ve kaşları çatılmıştı. Bu tavrına karşılık alaycı bir kahkaha döküldü dudaklarımdan.
"Bir zamanlar seninle ne kadar yakın olduğumu unutuyorsun. Bu videonun yayılmasını istemezsin değil mi? Tüm kariyerini ve geleceğini tek bir hamleyle bitirebilirim."
Videoda eski sevgilisi ve Barış vardı. Biz çıktığımız zamanlarda Barış bu kız tarafından tehdit edilmişti ve benden saklamak için büyük uğraşlar vermişti. Bunu bildiğimden bile yeni haberi oluyordu. Video da eski sevgilisine sokak ortasında vuruyordu. Bu videoyu biz sevgiliyken ayrılacağım sırada ne olur olmaz kendime atmıştım. Evine kolayca girip çıkabildiğim için oldukça rahat olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
japon // ognis
Romancethis is our place, we make the rules and there's a dazzling haze and mysterious way about you dear have I known you twenty seconds or twenty years?