fairytale

4K 127 47
                                    

Huzur

Kollarımın arasında kıvrılan kadına baktığımda içimde bu his dolup taşıyordu. Minicik vücuduyla bana sığınmış gibiydi. Kafası göğsümde, küçük elleri de karnımın üzerinde birleşmişti. Üzerindeki ince pike sıyrılmış, omzunu ve güzel bacaklarını açıkta bırakmıştı. Şu an sonsuza kadar bu anda yaşamak için her şeyi yapabilirdim. Zaman şu anda durmalıydı.

Üşümesinden çekinerek çarşafı tekrar üzerine örttüğümde hafif mırıltılar çıkararak tekrar ittirdi. Üşümesinden ziyade sıcaklamış olduğu barizdi. Yüzümde oluşan gülümsemeyle onu izlemeye devam ettim.

Nisa'yla dün geçirdiğimiz gece tahmin edemeyeceğim kadar güzel geçmişti. Ondan bu haraketi beklememekle beraber gecenin benim adıma çok kötü sonlanacağını düşünüyordum. En son onu daha fazla üzmemek için evden gitmesi gerektiğini söylerken beni öpmesiyle olanlar olmuştu. Pişman mıydım, asla.

Şu an göğsüme sığınmış olan kadınla kendimi tamamlanmış hissediyordum.

Hafif mırıltılar çıkarmaya devam ederek gözlerini araladığında elim yanağını buldu ve okşamaya başladı. Kafası bana çevrildiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu ve gözleri en beğendiğim manzaram olan şekilde kısıldı.

"Günaydın güzelim." Dudaklarımı boynuna yerleştirip ufak öpücükler bırakırken kıkırdadı. Muazzam bebeksi bir kokusu vardı ve bu kokuyu koklamaktan kendimi alıkoyamıyordum.

"Günaydın, sen ne zaman uyandın?" Kafamı kaldırıp ona baktığımda utanarak eliyle yüzünü kapattı. Ne kadar güzel olduğundan haberi yoktu.

"Çok olmadı." Ellerini yüzünden çekip avucumun içinde hapsettiğimde pes edermişçesine bakmama izin verdi. Küçük gözleri şişmişti ve aşırı sevimli duruyordu. Bu kadar sevimli olması insana kafayı yedirtecek türdendi.

"Çok çirkinim şu an neden bakıyorsun?" diye sızlandığında kafamı onaylamayan bir şekilde salladım.

"O kadar güzelsin ki saatlerce izleyebilirim seni, sıfır şaka."

"Atma oğlum ya çarpılacaksın.." Sitemiyle beraber güldüm. Keşke ne kadar güzel olduğunun farkında olabilseydi.

"Bu arada dün bir şey fark ettim.."

"Ne farkettin?" Çenesini göğsüme yaslayıp meraklı bakışlarını bana çevirdiğinde elim saçlarına giderek okşamaya başladı.

"Kıskançlığını." dediğimde gözlerini annesine suç üstü yakalanan küçük bir çocuk edasıyla kaçırmıştı. Benimse yüzümde muzur bir gülümseme mevcuttu.

"Kıskançlık değil de, seni kaybetme korkusuydu." Kısılan sesiyle beraber çekindiğini anlamıştım. "Verdiğim aptal karardan sonra beni bir anda silebilme ihtimalinden korktum."

"Seni silebileceğim bir dünya yok maalesef Nisa.." Çenesinden kavrayıp bana bakmasını sağladığımda gözlerinin parladığını fark etmiştim. Hafifçe doğrularak dudaklarına uzandığımda şehvetle karşılık verdi. Dudakları cennetim olmuştu ve bağımlısı haline gelmiştim. Her öpüştüğümüzde beni yoğun duygular silsilesine sokuyordu. Uzun ve tutkulu öpüşmemiz sonlandığında tekrar göğsüme sığındı.

"Özür dilerim Ogeday.. Sana bu kadar bağlanmam korkutmuştu ama yörüngene çoktan girdiğimi fark etmemiştim." Parmaklarının ucuyla göğsümde daireler çizerken konuşmaya devam etti. "Sana verebileceğim zararları da düşündüğümde korkakça davrandım."

"Hiçbirimiz simsiyah ya da bembeyaz değiliz. Etrafımızda iyilikte var kötülükte var Nisa ve hep olacak. İnan kimin ne düşündüğü ve ne söylediği önemli değil."

japon // ognisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin