10. Bölüm

182 17 23
                                    

Cihangir'in anlatımından

"Asaf gelde yemek ye artık. Bak birazdan hazırlanmamız lazım." ben konuşuyorum ama dinleyen kim hala elindeki uçakla odanın içinde koşturuyordu. Bir an da Emin, Asaf'ın üstüne koşmaya başladı ve kaçmasına fırsat vermeden yakaladı. "Artık senin saltanatına son veriyorum. Bundan sonra bizim sözümüz geçiyor Asaf Bey. Önce yemek yenecek daha sonra da uslu uslu hazırlanılacak. Anlaşıldı mı?" Emin'in kucağında şaşkın şaşkın bakan yeğenim başıyla onayladı hızlıca yere indiği andaysa koşarak baklarımın arkasına saklandı. "Amca koyu meni kötü kıyaydan." dediklerine kahkaha attım demek söz dinlemesi için sert davranmak gerekiyordu Asaf Beye "Hiç boşuna çabalama kötü kralın sözü belli önce yemek sonra hazırlık" aşağı doğru eğilerek fısıldadım "Dediklerini yapmazsan kelleni alır bak." gözlerini kocaman açarak ciddi olup olmadığıma baktı, ciddi olduğumu gördüğündeyse kedi yavrusuna dönen sesiyle "Damam o zaman yemek yiyelim." o önden salona giderken biz arkada Emin'le beşlik çaktık ve anlamasın diye Asaf'ın yanına gittik. Asaf Sufi'nin yanına sinmiş sandiviçini yiyip meyve suyundan içiyordu. Normalde hep beraber kutlama yaparken yiyecektik ama Küçük canavar sabahtan beri sadece abur cubur yediği için ona sandiviç almıştık.

"Lodos nerde?" diye sordu Emin "Hayırdır göresin mi geldi?" diyince dehşete kapılmışça bana baktı Asaf ve Sufi'de onun bu haline kahkaha atıyordu. "Kardeşim bak çocuk var kötü konuşturma beni neresini görecem ben onun. Şeytan görsün onun sıfatını." sonuna doğru sesi alçalmıştı Asaf var diye Emin de Sufi de kelimelerini dikkatli seçiyordu. "Loyos abi Saye ablanın yayında Feyhunde nene de oyda. Yuj süyüyoylaydı mana da süyecekleydi men kaçtım onlaydan." o ikisi küçücük çocuğu oyuncak yapmışlardı iki saate kendilerine. Biz kendi aramızda akşam için konuşurken Asaf yemeğini bitirmişti.

Herkes hazırlanmak için odalarına dağıldığında biz de Asaf'la beraber duş aldık. Asaf havluya sarılarak içeri koşturdu bende üstümü giyinmeye başladım. Parti için kendi kıyafetlerimizi getirmiştik ama Umay hepimiz için kıyafetler hazırlatmıştı Sare ve Lodos'un uzun ısrarları sonucu herkes onları giyecekti. Siyah gömleğin kollarını düzeltirken banyodan çıktım.

Gördüğüm manzarayla kahkaha attım Asaf siyah gömleğinin düğmelerini iliklemeye çalışıyordu ama hepsini yanlış yapmıştı ve çok komik duruyordu. "Amca bu oymuyoy bozuk gayiba." gülerek başımı iki yana salladım yanına eğilip düğmeleri en başından tekrar ilikledim pantolonunu da giydirip gömleği içine koydum ve küçük yeleğini de giydirdim ceketlerimizi çıkarken giyecektik. İkimizin takım elbisesi de siyah ve birbirinin aynısıydı tek fark Asaf'ın takımının yeleği vardı. "Amca şenin ayakkabısın vay ama menim niye yok. Umay abla mana almamış mı?" diye sordu "Almamış olabilir kendi ayakkabılarını giyersin üzülme."dediklerim işe yaradı mı tabi ki de hayır "Ama menim ayakkabılayım yeşil oymaz ki. Umay ablayı ayayalım mı ona soyalım." bir ayakkabı için ağlayacaktım resmen başımla onaylayınca koşarak telefonumu aldı ve bana getirdi. "Handisi Umay abla." numarayı rehberden bulup arama tuşuna bastım telefonu da Asaf'a verdim.

+Efendim

-Ayo Umay abla menim Asaf

+Merhaba Asaf nasılsın?

-İyiyim şen naşılşın?

+Bende iyiyim Asaf'cım sorduğun için teşekkür ederim.

-Umay abla şana bişey soyucam.

+Sor bakalım.

-Mana ayakkabı aymadın mı?

+Aldım kıyafetlerle beraber getirmiş olmaları lazım.

- Ama yok. Sadece kıyafetleyim vay.

+Kol düğmesi yaka iğnesi falan olması lazım onlar var mı peki.

-Biy dakika amcama soyayım vay mı?

Asaf telefonu kulağından uzaklaştırıp bana baktı. "Amca yaka iyneşi koy düğmeşi vay mı?" kafamı olumsuz anlamda sallayınca telefona geri döndü.

-Hayıy onlayda yokmuş.

+Peki ben hemen ilgilenicem nerede olduklarıyla.

-Teşekküy edeyim Umay abla.

+Hiç önemli değil. Başka isteğin olursa onları da söyleyebilirsin hallederim ben.

-Oyuy söyleyim.

+Görüşürüz o zaman.

-Göyüşüyüz.

Telefonu kapatıp bana verdi. "Eee nerdeymiş ayakkabıların. Hem bu düğme iğne ne iş." "Umay abla bakacakmış neyde oyduklayına. Düğne ve iğneyi bilmiyoyum Umay abla vay mı diye soydu sadece." tamam anlamında başımı salladım. "Hadi çizci fiym ijleyelim amca" diyince televizyonu açıp Asaf Beyin çizgi filmini izlemeye başladık.

Yarım saattir televizyon izliyorduk kapı çalınca Asaf heyecanla zıplayarak "Ayakkapılayım mı deldi acaba." dedi. Kapıyı açtığımda elinde kutular ve büyük bir poşet olan siyahlar içindeki adam "Asaf Bey burada mı?" diye sordu. "Ben amcasıyım buyrun." desemde elindekileri bana vermedi "Asaf Bey'in bizzat kendisine teslim etmek üzere kesin emir aldım kusura bakmayın efendim." içeriye doğru seslendim. Asaf adını duyunca koşarak yanımıza geldi. "Efendiym amca." dedi yerinde duramayarak. Kapıdaki adam "Asaf Bey bunlar size gönderildi. Hatamız için kusura bakmayın." Asaf şaşkınca baktı. Sadece kocaman olan poşeti alarak içeri gitti geri kalan kutuları bana bırakmıştı anlaşılan. Yanına gittiğimde elinde hediye paketini açıyordu. Paketin içinden yeşil bir peluş dinazor bir de kağıt çıkmıştı. Kağıdı hevesle bana getirdi. "Amca ne yajıyoy okuşana." kağıdı elime aldım ve yüksek sesle okumaya başladım.

Yapılan ufak karışıklık için özür dilerim. Umarım oyuncağı kabul edersiniz Asaf Bey. 
                                    ~UMAY~

Az önce ayakkabı için neredeyse ağlayacak olan Asaf gitmiş yerine kıkır kıkır bir Asaf gelmişti. "Daha sonra Umay ablanı arayalım ve oyuncak için teşekkür et tamam mı?" başını hızlıca salladı. "Hadi diyey kutulayı da açayım." koltuğun üzerine bıraktığım kutuların yanına gidip içlerine bakmaya başladık. Her kutu da daha da mutlu oluyordu. Saatler, kol düğmeleri, yaka iğneleri, ceketin cebi için ipek mendiller, kemerler ve Asaf'ın küçük rugan ayakkabısı. Her şeyden biri bana biri Asaf'a olacak şekilde iki tane vardı. Son hazırlıklarımızı yapıp partiyi yapacağımız kapalı terasa çıktık. Eğlenceli bir müzik çalıyordu Asaf koşturarak Sufi'nin yanına gitti yeni kıyafetlerini gösteriyordu. Bende yanlarına gittim. Beş dakika sonra Süreyya teyze ve Yusuf amca hariç herkes masadaydı.

Yarım saat geçmişti ama ne gelen vardı ne de giden. "Lodos sen Yusuf amcayı arasana nerde kalmış. Süreyya teyzeyi kim getirecekti numarasını bilen var mı?" diye sordu Emin. Şoförü Umay ayarlamıştı ve kimsede numarası yoktu adamların. Lodos telefonu kapattı ve "Ulaşılamıyor dedi." Emin ayaklandı "Ben görevlilere birine sorayım biliyorlardı onlar belki" diyince onayladık. Sare'de Eminle beraber gitmişti. Asaf'a baktığımda cam duvarın ordan denize bakıyordu. Eminler yanımıza geldiğinde başlarını olumsuz anlamda salladılar "Onlar da ulaşamadılar." Masada herkes huzursuz ve endişeliydi. Uzun süre kimse konuşmamıştı sadece arada telefondan tekrar tekrar onlara ulaşmaya çalışıyorlardı. Sessizliği Asaf'ın sesi bozdu.

"YUH PEYİ TIJI."
  
....................

Merhaba bölümü nasıl buldunuz?

Sizce Neden ulaşamıyorlar?

Asaf'ın tatlılığı hakkındaki düşünceleriniz?

Diğer bölümlerde görmek istediğiniz bir sahne var mı?

Bir Yeni Gruba Eklendiniz [ Yarı Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin