18. Bölüm

127 10 2
                                    

"Mahir Arslanbey 10 saniye içinde o ağaçtan inmezsen değil bahçeye girmek Antalya sınırlarına adım atamazsın bir daha." Artık sinirlerim oldukça yükselmiş durumdaydı. "Nesin sen Mihrimah Sultan mı?" Lodos'u duymazdan gelerek ağacın tepesindeki Mahir'e baktım.

Mehmet gelipte çocukların ağaca çıktıklarını ve inmek istemediklerini söyleyince hep beraber bahçeye gelmiştik. İkisi de elma almak için ağaca çıkmıştı ve nedenini bilmediğimiz bir sebepten dolayı Mahir inmeyeceğim halam gelsin diye tutturmuş. O öyle söyleyince Asaf da ona ayak uydurmuş ve beni de amcam indirsin o zaman diye tutturmuş. Mehmet ikna edemeyince de gelip bize haber vermişti. Asaf'ın zar zor ikna edip indirmişti Cihangir ama Mahir inmemekte hala diretiyordu.

"Haya (hıck) yüfen (hıck) diyeyleyi ditsin" hıçkırarak ağlıyordu birde. İşimizi zorlaştıran yer de burasıydı neden ağladığını da söyleniyordu ki yardımcı olayım. Diğerlerine döndüm "Siz eve geçin bu siz burdayken inmeyecek." bana hak verdiler ve istemeyerek de olsa gittiler. Sadece ben ve Mahir kalmıştık.

"Halacım bak gitti herkes sadece ben varım." oturduğu daldan aşağıya baktı kimsenin olmadığını görünce biraz daha sakinleşmiş görünüyordu ama hala ağlamaya devam ediyordu. "Ağlama ve in aşağıya hadi bebeğim" kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. "Tamam inme ama neden ağlıyorsun bari onu söyle bebeğim." başını öne eğdi ve neredeyse duyulmayacak bir ses tonuyla "Aytıma kaçıydım" dedi. Şimdi anlaşılıyor derdi. Yine altına kaçırmıştı. Sürekli bir yerlere daldığında tuvaleti olduğu aklına bile gelmiyordu ve sık sık altına kaçırıyordu.

Kısa süre sonra ağaçtan indirmeyi başarmıştım. Kimseye görünmeden eve girmiştik. Mahir'in odasına gidip ona duş aldırmış, üzerini değiştirip yatırmıştım. Yorgundu ve öğlen uyumamıştı. Saçına küçük öpücükler ko durduktan sonra kapıyı hafif Aralık bıraktım ve aşağı indim. Herkes dışarıdaydı ve Asaf'da  amcasının dizine başını koyarak uyumuştu. Onlara odalarını göstermediğin aklıma geldi.

"Size odalarınızı göstereyim. Cihangir Asaf'ı da yatırır hem. Hemde hepiniz yol yorgunusunuzdur dinlenmek istersiniz belki." Bu söylediklerim hepsinin hoşuna gitmişti. Emin "Sabahtan beri araba kullanıyorum biraz uzanıp dinlesem hiç fena olmaz." Sare onu onayladı "Al benden de o kadar."

İkinci ve üçüncü kattaki odaların sahibi olmadığı için misafir odası gibi kullanılıyordu. Asaf hariç hepsinin odası üçüncü kata yan yana odalara hazırlanmıştı. Asaf'ın odasıysa dördüncü kata Mahir'in odasının yanına hazırlanmıştı. Benim odamsa beşinci kattaydı. Aslında bu kat diğerlerine oranla küçük bir kattı ve sadece bana aitti. Yatak odam, çalışma odam, ve bazı uğraşlarım için kullandığım iki oda daha vardı.

Çantalarını çalışanlar getirdiği için herkes akşam yemeğinde bir arada olacak olmamıza rağmen vedalaşıp odasına çekildi. Sadece ben ve kucağında Asaf olan Cihangir kalmıştık holde. Bir süre sessizce kaldık öyle sessizliği bozan taraf ben oldum. "Asaf'ın odası bir üst katta Mahir yan yana odalarda kalmak istediği için oraya hazırlattık." başıyla onayladı. "Ben odasına bırakayım o zaman." Beraber üst kata çıktık ve odayı gösterdim. Uyandığında korkmaması için Cihangir'de odada kaldı.

En alt kata indim ve mutfakta bulunanlara akşam için hazırlıklara başlamaları o söyledim.

Ben de odama çıktım ve daha önceden incelemeye başladığım bir kaç dosya üzerinde çalışmaya başladım. Tatil de olsam bile iş peşimi bırakmıyordu.

...................

Merhaba bölümü nasıl buldunuz?

Çok çok çok geç attığımı biliyorum ama okul açıldığından beri hiç birşey yazamadım. Hayatım daha tam düzene oturmadı ve derslere adapte olmaya çalışmak çok zor. Bu aralar fiziksel yorgunluktan ziyade mental olarak da çok yorgunum. Bölümleri bir süre daha atamam gibi duruyor ve bu sizin kadar benim de istemediğim bir durum.

Her neyse bölüm hakkında yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Bir Yeni Gruba Eklendiniz [ Yarı Texting] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin