2| Treasure

40 5 0
                                    


Dört arkadaş parkta oturup San'ın olmadığı zamanlardan konuşuyorlardı. Birden Mingi'nin telefonu çaldı.

"Efendim Jongho, evet yanımda tamam söylerim söylerim. Ay bir de San geldi bahsettiğimiz sarı afet" derken San'a göz kırptı. "Tamam okulda konuşuruz yarın kafeteryaya gel ..... evet evet San da senle aynı bölüm. hı hı tamamdır Yeosang da öpüyor seni hı hı." Yeosang telefonu kapattığı gibi Mingi'nin koluna vurmaya başlamıştı. "Yah ya Mingi! Yunho şu sevgiline söyle utandırıyor beni!" Dedi sitemle, San ise anlamayan meraklı bakışlarla bakıyordu.

"Jongho, Choi Jongho senin alt dönemindeydi geçen sene, bu sene senin okulu dondurmandan dolayı aynı dönemdesiniz." Diye açıkladı Yeosang, Yeosang'ın bu açıklamasından sonra Yungi çiftinden ooo nidaları yükselmişti. "Sen nereden tanıyorsun peki?" Diye sordu San Yeosang'a ithafen. "şey şimdi şöyleki ben senin okul işlerinle uğraşırken tanışmış olup azıcık flört ediyor olabiliriz." Dedi Yeosang -bir nefeste- San "e neden çocuğa vurdun ki" diye sordu, Yunho hemen atladı "Yeosang çocuktan kaçıyor çünkü utanıyormuş." "Yah utanıyorum çünkü ilk defa böyle hissediyorum." "Ya her seferinde böyle diyorsun Yeosang sen de" dedi Mingi. San hemen atladı "bizim fakültedeyse zekidir onay verdim gitti yarın seni istemeye gelebilir." Dedi, "Yah San sen de mi ya!"

"Tamam tamam demiyorum bir şey bu arada kaçırdığım bir şey kaldı mı?" Diye sordu San. Yeosang, Mingi ve Yunho birbirlerine bakmışlardı. "Şey" diyerek söze girdi Yeosang "Jung Wonyoung, liseden... şey... birden ortadan kaybolan, o bizim üniversiteye gelmiş." Dedi Yeosang elini ensesine atıp...

Flashback
8 sene öncesi

"Yeosang-ah, bu akşam Wonyoung'u yemeğe götüreceğim ne giymeliyim?" Dedi telefondan San. "San-ah gitmek istiyor musun cidden onun ile yemeğe?" "Tabii ki oğlum niye istemeyeyim. Kaç zamandır sevgilim ya hani?" Dedi heyecanla San.

"Tamam peki arkadaşımsın vallahi olmasan zeka problemin var deyip deli hastanesine şikayet ederdim de kankalığın ilk kuralı 'karşinin gönlü ota da konsa boka da konsa -ki seninkinin hangisi olduğunu söylemeye gerek yok- desteklenmeli' kuralına sadık kalacağım, bu yüzden deee bence günlük bir şeyler giysen yeter yani siyah bir pantolon ve tişört belki?" Diyerekten fikrini belirtti Yeosang.

"Off Yeosang ya Mingi'yi mi aramalıydım bu arkadaşla görüşmeye gidecek kombini olmadı mı sence de?" Diye sordu San. "Of tamam o zaman gri bir gömleğin vardı onun ile siyah pantolonunu giyip siyah kemer takabilirsin böylece ne çok süslenmiş gözükürsün ne de uğraşmamış." Sen bir tanesin diyerek yanıtladı San ve öpücükler ile kapattı telefonu.

Wonyong'u almaya gidiyordu motoru ile, yolda giderken bir çocuğun kaldırımda oturup otobüs beklediğini gördü ve yanına gitti. "Şey, merhaba" diyerek konuşmayı başlattı. "Merhaba?" Karşısındaki tanımadığı kişi şaşırmıştı. "Şey bu saatte buraya otobüs gelmiyor da akşam seferleri kapalı" dedi San karşısındakine. "Ah, o yüzden gelmiyor bir saattir, sağ olun." Diyerek eğildi karşısındaki genç. "İsterseniz şuradaki kafeye götürebilirim sizi onun önünden geçiyor otobüsler" dedi motorcu. "Ah sizin için de sorun olmayacak ise...?" Cümlesini adını bilmediği için bitirmemişti duraktaki çocuk.  "San, Choi San, ve ne sorunu olcak o tarafa gidiyorum zaten. Sizi de bırakabilirim.." "Ah doğru ya Yunho Jung Yunho adım. Buraya yeni taşındık da gelmeden önce otobüs sistemini öğrenmek istemiştim ayrıca gezmek de istemiştim. Saatin farkına varmamışım." Dedi uzun çocuk. "Ah Yunho-shi hoş geldiniz o zaman bizim küçük kasabamıza." Sohbet böylece son bulmuş ve Yunho motorsikletten inmişti. Kısaca motorcu çocuğun önünde eğildi ve beklemesini söyleyip açık olan siyahlarla döşenmiş kafeye girdi. Çıktığındaysa elinde iki tane çikolatalı minik pasta vardı, San yoldayken Wonyong'dan bahsetmişti Yunho'ya bu yüzden Yunho'da onlara kek almıştı San'a verdi. "San-ah beni getirdiğin için teşekkürler umarım Wonyong ile uzun sürer ilişkin" dedi ve kollarını 'fighting' dercesine kaldırdı. San bu harekete gülümseyip kekleri aldıktan sonra baş selamı verip motorunu çalıştırdı ve Wonyong'u almaya gitti. Kızı aldı ve herkesin bilmediği ama mükemmel bir göleti olan parka getirdi. İkisi de oturmuş gölü izliyorlardı, ancak tek bir kelime eden bile yoktu. "San-". "Won-" ikisi de aynı anda konuşmuşlardı, San kekleri aldı ve ortalarına koydu Wonyong ise sözüne devam etti.

The letter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin