Dörtlü olarak bir süre sohbet etmişlerdi. Ardından Yeosang ve Wooyoung kendi fakültelerine doğru yola koyulmuşlardı. Wooyoung içindeki sıkıntıyı söylemek istiyordu arkadaşına. Yardım edebileceğine inanıyordu Yeosang'ın. Yeo da kızılın huzursuzluğunu fark etmişti."Wooyoungie, iyi misin?" Diye sordu. "Ah ben aslında uzun süredir bir şeyi kendime sakladım, ama artık taşıyor içinden ve birine söylemem gerek." Dedi Woo nefes alarak. Yeosang da kafasını sallamıştı devam etmesi için. "Önce oturalım olur mu?" Diye sordu eliyle fakültelerinin bulunduğu bölümdeki çardakları göstererek. Böylece iki genç sessizce kısa olan yolu yürüdüler. Oturduklarında Wooyoung derin bir nefes aldı ve "Yeosang, nasıl söylenir bilmiyorum ama ben bir süredir San'dan hoşlanıyorum." dedi hızlıca. Yeosang bir süre ne dediğini algılamaya çalışmıştı. Ardından güzelce gülümseyip kızılın elini tuttu: "Wooyoungie bu, bu çok güzel." Dedi. Wooyoung arkadaşından kötü bir tepki beklemiyordu elbette ama böyle bir tepki de beklemiyordu tabii ki. "Ama şey bu bir süre bayağı bir süre olabilir." Dedi Wooyoung. Yeosang şaşırmıştı tabii ki: "Wooyoungie hani ağzından cımbızla almasam mı cümleleri." Demişti arkadaşının her şeyi yavaşça anlatmasına karşın. "Ah, şey ımm iki sene önce kafede çalışıyordum ben" diyerek anlatmaya başladı. İki sene önceki anılarını düşünürken...
İki sene öncesi
Hadi Wooyoung az kaldı diyordu içinden. İki sene sonra mezun oluyorsun dayan diyordu. Hem bugün kafe kalabalık da değildi sadece iki masa doluydu. Kafasındaki düşüncelerle devam ederken bir yandan da müşterilere servis etmekle uğraşıyordu.
"Pardon! Bakar mısınız?"
Sesin geldiği yöne doğru gitti ve güzel gülümsemesiyle "Buyrun efendim ne istersiniz?" Diye sordu. Masada dört kişi vardı ve içlerinden ona seslenen kişi çok güzeldi, böyle birini daha önce görmediğine emindi, sadece K-dramalardaki aktörlerin ya da idollerin böyle gözükebileceğini düşünüyordu.
"Daha karar veremedik ama yardımcı olabilir misiniz acaba?" Demişti gözlüklü ve küt saçlı olan kız.
"Tabii ki, hımm önerebileceğim iki menü var biri kimbap menü birisi ise karides menü. İkisi de çok güzeldir yalnız karides menü bu saat için ağır gelebilir" diyerek cevap verdi Wooyoung.
"Hımm karides menü alacağım, kimbap yemek istemiyorum şu an." Diye söyledi küt saçlı kız. Masadaki diğer bir kız ise ,mor saçları vardı, seçimini tatlılardan yana kullanmıştı. "
San -ah sen ne alacaksın." Demişti siyah saçlı anime karakterine benzeyen çocuk.
"Hyung ben sanırsam kimbap menü alacağım." Demişti , sesi de görünüşü gibi güzel olan çocuk.
"Tamam o zaman ben de kimbap menü alacağım." Dedi anime çocuk. Wooyoung not alırken bir yandan da sesli söylüyordu ki yanlış bir şey varsa karşı taraftan dönüyor almak için. "Son olarak içecek ne alırdınız?" Diye sordu Wooyoung masadaki üç kişi söylemişti geriye sadece sarı saçlı çocuk kalmıştı. "Ben de Sprite alayım" Dedi sarı saçlı olan ve adının 'San' olduğunu öğrendiği kişi. Wooyoung girdiği transtan çıkmaya çalışırken 'tabii ki' demişti ve eğilip siparişi kasaya söylemeye gitmişti.
Tam işi bitmiş dönecekken kasaya doğru gelen bir adam Wooyoung'u kolundan tutmuş ve masalarına sürüklemişti. Sesi duyan kafedeki çalışanlar ve dört kişilik diğer masa ayaklanmıştı. Adam ise bir yandan bağırıyor bir yandan da Wooyoong'u sürüklemeye devam ediyordu. "Bir daha saygısızlık yapacak mısın? Hani et yemeğiydi bu!" Diye bağırıyordu. Wooyoung ise korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Sakinleşmeye çalışarak "Efendim ne diyorsunuz anlayamıyorum lütfen sakin olup anlatır mısınız?" Demişti. "Terbiyesiz misin sen? Kesin başka işler yapıyorsundur şimdi, düzgün cevap versene!" Dedi adam sinirlice. Wooyoung adamın ne dediğini anlayamamıştı.
Bir yandan da bütün ilginin onların üzerinde olduğunu bilmek korkutuyordu, bu işten de atılırsa ne yapardı bilmiyordu ayrıca yine ve yine atılmasının nedeni kendisi olmazdı. Wooyoung bağıran adamın önünde saygıyla eğildi ve "Lğtfen benden istediğiniz şeyi söyleyin ben de elimden geldiğince yardımcı olayım." Diye devam etti. "Hah, ne kadar da saygılı ve edepli, şimdi mi aklına geldi böyle davranmak ha söylesene." Adam hala diretiyordu ve birden elini Wooyoung'un giydiği tişörte getirdi ve boğaz kısmından geriye doğru çekti. Gelen ani baskıyla Wooyoung nefes alamadığını hissetti.
Kafedeki sarı saçlı çocuk geldi ve adamın ellerini Wooyoung'un boynundan uzaklaştırdı. "Beyefendi lütfen ne istediğinizi sakince söyler misiniz böyle yapmaya hakkınız yok." Dedi masum birinin çaresizce oradan oraya sürüklenmesine dayanamayarak. Sen karışma demişti adam. Sarı saçlı olan ise kendini garsona siper ederek, adam ile Wooyoung arasına set olmuştu. Garson çocuğun kalbi karşısındakinin bu yaptığından sonra hızla atmaya başlamıştı. Bu tarz olaylarla geçmişte dört ya da beş ,kendisi de hatırlamakta zorlanıyordu, kez karşılaşmıştı ve bu şekilde karşı koyan daha önce hiç olmamıştı. Gerçekten böyle bir çocuk gerçek olamazdı, hem kibar hem de mükemmel görünüşe sahip biri anca kitaplarda olur sanıyordu. Bu sırada kafedeki çalışanlar da adamı almış ve dışarı götürmüşlerdi. Sarı saçlı olan garsona dönmüş ve iyi olup olmadığını sormuştu. "Ben, ben teşekkür ederim." Demişti Wooyoung bir yandan da saygı göstermek için eğilirken. Sarı saçlı olan tam karşılık verecekken kafenin sahibi olduğuna inandığı kişi gelmişti.
Wooyoung ile göz göze geldikten sonra Wooyoung hızlıca patronu karşısında eğilmişti. "Benimle gel!" Demişti patronu ona. Wooyoung tabii ki bu olaydan sonra kovulmuştu ancak San'ı unutmamıştı, ve unutamazdı. Bir gün fakülteye giderken erkenden San'ı da yolda görmüştü. Böylece Wooyoung'un San'ı takip süreçleri başlamıştı.
Şimdiki zaman
"O karşılaşmamızdan sonra boş zamanlarımda hep gizlice onun gittiği yerlerdeydim. Kaza yaptığı gün de öyle. Sonra şey, belki söylemişti belki de söylememiştir bilmiyorum ona gelen mektupları ama, ımm şeyy onları, onları ben veriyordum. " demişti Wooyoung.
_______________________
Eveeettt, bugün de iki bölümü böylece kontrol etmiş bulunuyoruzzz yeni bölüm yazmam ve katdetmem gerek ama eskileri okumak daha eğlenceli geliyor... eheNeyse bir sonraki bölümlerde görülmek üzere kendinize iyi bakınnnnnn
💗🌸💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The letter
Fanfiction"San-ah size çok teşekkür ederim. Siz olmasanız ne olurdu bilmiyorum." Demişti Wooyoung, San'ın boynundayken. San ise fazla bir şey dememiş sadece elini Wooyoung'un bacağına koyup 'ben buradayım' demek smacıyla sıkmıştı. "Düşünme artık bunları. Bak...