4. Bölüm

32 3 8
                                    

Ben onsuz yaşayamam diyenler, nasılda yanılırlar.  Eylül'e baktıkça daha net anlıyorum, daha kötüsü olamaz diyenlerin yanılgısını. Zannediyor ki, bundan daha büyük acı yok. Ona "yanılıyorsun" demek isterdim ama biliyorum ki hiçbir anlamı olmaz bunun. Zamanla kendi anlayacak, hiçbir kaybın son kayıp olmadığını.  Hayatın boyunca hep bir şeyler kaybedersin. Belki anne-babani, belkide bir dostu ya da kedini ama en çok kendini... Hiç kimse acı vermeden çıkmaz hayatından ve en zoru da, zamanla öğrenirsin hepsini...

Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlarken biz hala aynı parktaydık.  Eylül yaklaşık iki saattir aynı salıncakta oturmuş, dalgınca sallanıyordu. Nerde olduğumuzu farkında mı acaba? Üzerine ölü toprağı atılmış gibi.  Dün gece onu takip etmeseydim belkide şimdi gerçekten üzerine toprak atılıyor olacaktı.  Onun gözlerinde görüyorum çektiği acıyı ama onu anlayamıyorum. İnsan nasıl başkasının ardından ölebilir? Yada nasıl biri insanın ardından ölmek ister? Galiba bin yıl daha yaşasam bile anlamayacağım. Ne böyle severim birini, nede sevilirim. 

"Tamam, anladım hala çocuksun ama artık vedalaş şu salıncakla" dedim oturduğum banktan kalkıp Eylül'e doğru giderken.  Eğdiği başını kaldırıp bana baktı. Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Gerçekten mi, benim hala burda olduğumu farkında değil miydi?   "Bana korumalık yapmana gerek yok, burda babamın başkomiser olması işe yarıyor" dedi. İlyas'ın evinin önünde ona söylediğim sözlerden dolayı gönderme yaptı sanırım.   İstemsizce güldüm.  "Güzel, Ben gidiyorum o zaman. Umarım sende evinin yolunu biliyorsundur, zira seni evine bırakabilirim?"  Dedim.  Bana kızgın bir ifade ile baktı. Galiba ona çocuk dememe bozuluyor ama farkında değil o bozuluyor diye benim hoşuma gidiyor ona çocuk demek.   "İstemez giderim ben" dedi aksi bir sesle.

"Sen bilirsin" dedim arkamı dönerken. Tam bir adım atmıştım ki, "hey" diye seslendi zayıf ince bir sesle.  Önce ayaklarım durdu sonra yavaşça geriye döndüm. Bana çekingen bir ifade ile bakan masum gözlere baktım. "Şey..." Dedi zar zor çıkan bir sesle. Ardından derin bir iç çekmesi ile göğsü şişip tekrar indi. Söyleyeceği şey onu baya zorluyor gibiydi. "O heriften intikam almama yardım edeceksin değil mi?" Diye sordu. Boğazına bir şey takılmış gibi kocaman gözlerini sel bastı, har an taşacak bir nehir gibi baktı gözlerime. 

"Edeceğim. Ben sözümü unutmam" dedim.  Yavaşça çektim gözlerimi onun gözlerinden. İlk defa rahatsız oldum birinin gözlerinin içine bakarak yalan söylemekten.   Tam arkamı dönüp gidecekken tekrar konuşmasıyla durdum.  "Nasıl ulaşacağım sana? Yani gerekirse..."

"Avucuna bak" dememle anlamayan gözlerle bana baktı. ardında hafifçe kaldırdı ellerini ve avuçlarını açıp içine baktı.  Gördüğü şeye şaşırmış gibi çatıldı kaşları.  Galiba bunu da unutmuş, dün onun avucuna numaramı yazmıştım.   "Ben..." Diye başladığı sözünü başını kaldırıp bana bakması ile yarıda kesti. "O numara silininceye kadar vaktin var" dedim ve tek gözümü kapatıp tekrar açtım. Hiçbir şey demesine fırsat vermeden arkamı dönüp yol kenarındaki arabama doğru yürümeye başladım.

Arabaya bindiğimde ısrarla çalan telefonuma baktım.   Ender arıyor... Sabahın köründe ne bok yemeye arıyor acaba?  Bir elimle uykusuzluktan ağrıyan başımı ovalarken açtım telefonu ve kulağıma götürdüm. "Ne var yine?"  Dememle "yarım saate restorantta  ol" diye emir verdi.  İçimden geçen tek şey siktir çekmekti ama "geliyorum" dedim. nasıl olsa bu konuşma yapılacak ertelemenin anlamı yok.

Sabahın erken saatleri nedeniyle yollar boştu ve erkenden restoranta  vardım. Nasıl olsa çok kalmayacağım diye arabayı kapının önüne bırakıp içeri girdim. Gözlerimi kısaca etrafta gezdirdim.  Daha servis başlamadığı için içerde kimse yoktu. İlerdeki masada oturan Ender dışında.  Derin bir nefes alıp sesli bir şekilde verdim ve ona doğru yürüdüm. Ayak seslerimi duymuş olacak ki bana döndü.   Oturduğu sandalyeden yavaşça kalktı ve düz bir ifade ile bana baktı. "Hangi cehennemdesin sen dünden beri?" Diye sordu sert bir sesle. 

UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin