Bu hayatta gerçekleşmesi en imkansız şey gerçekleşmiş gibi bana bakıyordu Kağan. Bense ona olan nefretimi saklamaya çalışıyordum ama bunu nasıl yapabilirim bilmiyorum. Onların elinde Kaya'nın kanı varken nasıl katlanacağım yüzüne bakmaya, sesini duymaya?
"Eylül..."
Fatoş'un kolundaki elimin üzerine elini koyması ile kendime geldim ve onun kolunu sıktığımı fark edip elimi çektim.
"İyi değilsen gidelim burdan?" Dedi bakışları ben ve Kağan arasında gidip gelirken. Kafamı hafifçe iki yana salladım ve "gitmeyeceğim" dedim sıktığım dişlerimin arasından. Ne kadar burda olmamı sorgulasamda karşımdaki adamdan intikam alma isteğim daha ağır basıyor ve burda olmakla en doğru şeyi yaptığıma karar veriyorum.
Birinin Fatoş'un önünde durup "dans edelim mi güzelim?" Demesi ile bakışlarımı Kağan'dan çekip önümüzdeki çocuğa baktım. Sırıtarak Fatoş'a bakıyordu, hal ve tavrına bakılırsa zil zurna sarhoştu. "İstemez" dedi Fatoş elini kaldırıp 'uzaklaş' der gibi yaparak ama çocuk gitmek yerine Fatoş'un bileğinden tuttu ve kendine doğru çekerek "sadece bir dans be güzelim" diyerek daha da ısrarcı oldu.
Okan, aniden araya girdi ve çocuğu göğsünden geriye doğru iterek "bas git lan!" Diye bağırdı. Fatoş, çocuğun elinden bileğini çekti ve korkuyla bana doğru yaklaştı.
"Sana ne oluyor lan" diyerek çocukta Okan'ı itti. Ben endişeli bir şekilde onlara bakarken bir anda Kağan araya girdi ve Okan'ın yakasına yapışmış çocuğu geriye doğru iterek "çık git lan burdan!" Diyerek kovdu çocuğu. "Kusura bakma abi" dedi çocuk karşısında Kağan'ı görünce. Kağan, sert ifadesinden ödün vermeden "bir daha görmeyeyim seni burda!" Diyerek çenesiyle kapıyı gösterdi. Çocuk defalarca özür dileyerek ayrıldı yanımızdan.
Kağan'ın bakışları bana dönerken "ne yapıyorsun burda?" Diye sordu.
Hafifçe omuz silktim, çokta önemli değilmiş gibi boş gözlerle baktım ona. Aslında içimde fokur fokur kaynayan nefretim her saniye biraz daha artıyordu ve bunu gizlemek git gide güçleşiyordu. "Beni dinle diye tutturan sendin, dinlemeye geldim işte" dedim düz bir sesle. Gözlerini kısarak yüzüme baktı. Bu tavırların bana ait olduğuna inanmıyor gibiydi. Bu omursamaz kız ona yabancı gelmiş olmalı.
"Beni dinlememek konusunda çok kararlıydın" dedi ama bunu sorarken burda olmamdan rahatsız gibi değildi, tam aksine memnun ve buna inanamıyor gibiydi.
Zamanla her söylediğime inanacaksın Kağan, işte o zaman feleketin olacağım, Hem senin hem de abinin!
"Kaya ile ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum" dedim. Aslında onun ağzından Kaya'yı dinlemeye tahammül edermiyim bilmiyorum ama bana inanması için tek yol bu, Kaya'dan başka hiçbir şeyin beni onun ayağına getiremeyeceğini o da biliyor.
Karşıma dikildiğinden beri ilk defa bakışlarını yüzümden çekti. Kaya'nın adını duyunca huzursuz oldu belkide, bilmiyorum ama artık herşeye hazırlıklıyım. artık bana istediği her yalanı söyleyebilir, artık asla beni hayal kırıklığına uğratamaz.
Sanki benden kaçmak istercesine bakışlarını Fatoş'a çevirdi ve gülümseyerek "ne haber Fatoş?" Dedi kendince sevimli bir şekilde. Fatoş omuz silkerek "hıh" yaptı ve gözlerini devirdi. "Yalancılarla selamlaşmıyorum ben" dedi.
Kağan derin bir nefes aldı ve gözlerini etrafta gezdirdi. Tekrar bize döndüğünde "yukarı çıkalım mı? Orası daha sakin" dedi. Ona cevap vermek yerine yanından geçtim ve üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerledim. Buraya ilk geldiğimde bu kalabalığın arasından geçerken sıkıca Kağan'ın kolunu tutmuştum ama şimdi onu arkamda bırakarak insanların arasından geçiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
Teen FictionHer zaman büyük aşklar mıdır büyük acılar getiren? Bazen küçük aşklarda büyük acılar doğurur.