7. Bölüm

27 3 8
                                    

"İnanamıyorum! Vallahi bu olanlara inanamıyorum!" Diye söylenerek eve girdi babam.  Hemen onun ardından içeri giren bana kısa bir bakış attı ve beni görmesi ateşe benzin döker gibi harladı öfkesini.   "Sen beni öldürmek mi istiyorsun kızım? Babanın canına kastın mı var ha!"  

"Biraz sakin ol Allah aşkına!" Dedi annem.  Babamdan sonra bana döndü ve endişeli bir sesle "nerdesin kızım sen?" Diye sordu.

"Birde soruyor musun Melek? Kızın gecenin bir yarısı dışarda, birde eve züppenin tekiyle geliyor, sen hala uyu!" Babam iki arada annemi de azarlamaya başladı ama annem onu duymadı bile, önümde durup ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve endişeli bir şekilde "iyi misin kızım?" Dedi gözleri ile yüzümü tararken. "Ağladın mı sen? Gözlerin kızarmış, rengin solmuş!" 

Onu sakinleştirecek bir şeyler söylemek istedim ama ben bile yeterince sakin değilim ki. Bu gece öğrendiklerim, Kaya'nın beni aldatmış olması... Kağan'ın evinin önünde o kızı gördüğümde yine aynı acıyı hissettim. O kıza dikkatle baktım. Nedenini bulamadım... Daha birkaç gün önce kendimi bir inşaatın tepesinden boşluğa bırakacaktım, uğruna ölecektim... Uğruna öldüğüm adam beni aldatmış. 

Anneme asıl ağlama sebebimi söyleyemedim ve "anne,  babam arkadaşımı yumrukladı" dedim.  bu gece sinirimi bozan bir diğer şeyde buydu çünkü.

"Arkadaşım diyor hala! Senden dört yaş büyük herifle ne arkadaşlığı!"  Yine kendi bildiğini söyleyerek kızan babama annemde kızarak cevap verdi. "Unutma ki, sende benden altı yaş büyüksün Ömer!"  Demesi ile babamı kelimenin tam anlamıyla çıldırttı.   "Ne diyorsun sen Melek? Aynı şey mi? İlla delirteceksiniz beni!"  Öfkesiyle yeri göğü inletti resmen ama annemde pak altta aldı sayılmaz.  Bu kadın bu işi biliyor.  "Asıl sen beni delirtme! Sen kızını dinlemeden, sormadan etmeden nasıl onun arkadaşını döversin? Yarın mutlaka o çocuğu yemeğe davet edeceğiz ve sen ondan özür dileyeceksin"  

İşte bunu sadece babam değil, bende hayretler içinde karşıladım.  Tabi babam şokunu hemen atlatıp küplere bindi. "Ne diyorsun yav sen? Ben o herifi evimde ağırlayacağım, birde özür dileyeceğim! Gidin yatın benim canımı sıkmayın!" Diye bağırdı ve önce kendi odasına doğru ilerlemeye başladı. "Vallahi deli çıkacağım yav bu evde!" Diye söylene söylene odasına gitti.

Annem beni rahatlatmak için "merak etme sen, yarın siniri geçer." Diyerek yanağımı okşadı.

"Neyi değiştirir ki artık? Kağan'a yumruk attı resmen, çocuğun burnunu kırdı! Zaten benimle tanıştığından beri başına gelmeyen kalmadı" dedim özgün bir şekilde.  Beni Ender'den kurtardı diye arabasını kurşunlattılar. Beni inşaattan atlamaktan kurtardığı gece de, benim yüzümden bıçaklandı. Şimdide babam dövdü.  Çocuğun başına bela okudum resmen.

"Anlamadım, başka ne geldi başına?" Diye soran annemle başımı iki yana salladım ve "babam onu yumrukladı, daha ne olsun anne?" Diyerek sıyrıldım açıklama yapmaktan.

Koluma girerek benimle birlikte odama doğru yürümeye başladı. "Tamam. Merak etme ben babanla konuşurum, ikna ederim, arkadaşını yemeye çağırırız  kendimizi affettiririz"  dedi her zamanki naif ve yumuşak sesi ile.

"Gerek yok bence, zaten Kağan da gelmez artık. Kim boş yere dayak yediği birinin evine gelir ki?"

"Sana gerçekten değer veriyorsa gelecektir"

İşte bende bundan emin değilim, bana niye değer versin ki? Zaten daha on gün anca oldu tanışalı. Aslında ben onunla arkadaş olmak istiyorum galiba. Yani Kaya gittiğinden beri benimle birlikte o derin boşluğa dalmaya çalışan, her an etrafımda biten ve benim çektiğim acıya şahit olan tek kişi.  Açıkça, kendime itiraf etmem gerekirse, bu gece öğrendiklerim, Kağan'ın babasını Ender'in öldürmüş olması ve aynı zamanda Bahar denen kızın onu Kaya ile aldatması.. ne bileyim işte, belkide çok bencilce ama benim gibi biri o. Sadece biraz bağışıklık kazanmış ve yaşananlara  karşı daha sağlam duruyor.

UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin