Hayat, bazen sana içimi dökmek geliyor içimden. Ne garip şeysin. Bazen bir kuyudaymışım gibi hissettiriyorsun bana. Çıkamıyorum ama kalırsam da boğulacam biliyorum. Bir kuyuda yapayalnız ve çaresiz...
Rüyamıydı acaba... Ahyed odada yok ama benim odam değildi. Elifin odası. Kırgın olduğum Elif. Neden anlatmıştıki Ahyed e. Ben söz almıştım ondan. Düşüncelerime sıyrılmama kapının açılmasıyla çıkan sesler sebep oldu. Ruhum benliğimi kaybetmiş gibi. Huzur bulduğum o gözlere bakmaktan utanıyorum.
"Günaydın."
"......."
"Günaydın Fatma"
"........"
"Günaydın Fatmamm."
Ve sessizliğimi koruyarak gözümden süzülen yaşlarla Ahyed in yeşil gözlerine dalıyorum. Fatmam dedi bana.
"Fatmam, seni ilk gördüğüm günden beri yüreğimi kavuran bir sevda ile tutuştum. Kendime olan kızgınlığımı, Akif e ihanet etme hissi, her defasında utandırıyordu beni. İçimde büyüttüm sevgini. Kimseye zarar vermeden, en büyük hasreti yaşadım senle.
" Bana Akif deme, Allah belasını versin. Hayatımı mahfetti adi pislik."
"Fatma ama.."
"Hayatımı mahfeden Akif miş Ahyed. Benim acı çekişimi göre göre, gözümün içine baka baka hiçbirşey olmamış gibi davranan o adi pislik mahfetti hayatımı."
Sadece bir damla gözyaşı dökülmüştü Ahyed in gözünden. Bir damla göz yaşı yetmişti herşeyi anlatmaya. Ahyed in hiçbirşey diyememesi en az benim kadar yıkıldığını gösteriyordu.
Neler oluyor, hayatım nasıl bukadar alt üst oldu? Sağlıklı düşünemiyorum artık. Sadece sabırla beklemek geliyor elimden. Zamanla bile iyileşeceğine inanmadığım yaralarımla beklemek. Güneşin dünyayı aydınlattığı gibi yüreğimi aydınlatmasını okadar çok isterdim ki...Günün ilk ışıklarıyla uzaklara gitme arzusu. Zorlu geceyi hala atlatamamışken biraz uzaklaşıp, kimsenin ulaşamadığı, insanların kirletemediği ve belki de bir nebze acıma iyi gelicek bir yanlızlık istiyordum. Ayaklarım beni Ahyed in sakin insanların az olduğu bi okadar huzurun adresi olan mekana götürüyor beni. Uzaklara dalıp saatlerce boş boş bakıyordum. Hiçbirşey düşünmek dahi istemiyordum. Ama olmuyor işte. Hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçiyor. Engel olamıyorum. Çaresiz yaşadıklarımı iliklerime kadar hissediyordum. Tek dayanağım Rabbım.ona sığınmak rahatlatıyor beni. Etrafımdaki insanları zerre kadar düşünmeden hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Gözümden dökülen yaş değil yüreğimin zehriydi sanki. Ve omuzuna dokunan bir el. Pamuk gibi sevgiyi iliklerime kadar hissettiren bir dokunuş. Bir çift göz, yeşil gözlü adamdı bu. Ahyed karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve saatlerce sessiz sessiz içimdeki isyanı, fırtınayı, biçare çırpınışları mı izledi. Konuşmuyorduk ama ben gözlerimden dökülen yaşlarla içimdekileri anlatırken, Ahyed tertemiz yüreğiyle anlıyordu beni...
Derin bir nefes aldıktan sonra "Bize iki orta demli çay" diyerek belkide sohbetin başlaması için di bu adımı atması.
"Fatma"
"Ahyed, konuşmaya bile takatim kalmadı. Ne olur beni yalnız bırak. Ben içimdekilerle hesaplaşmadan yüreğimin yangını nı söndüremem."
"Tamam" diyebilmişti sadece koca cüssesiyle yeşil gözlerini üzerime dikerek.
1 Ay Sonra
Zaman asla sana fırsat vermiyor. Ya düştüğün yerden daha güçlü bir şekilde kalkacaksın yada senden daha fazlasını bir daha vermemek üzere götürecek. Hergünümü Elif in emanetleriyle geçiriyordum Elif e kızgın olsam da. Kızgınlıktan çok kırgınım aslında. Hayatta olmayan birine kırgın olmak. Ne tuhaf bir ikilimdeyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPLERDEKİ TOHUM
Literatura FemininaYüreği islamla güzelleşen genç ve güzel kızın ağır imtihanı ve hayatın büyük süprizleri.