yürümeye başladı kai. kaç saattir dışarıda olduğunu bilmiyordu. ne telefonu ne de saati yanındaydı. altına pijama altı, üzerinde ise bol siyah bir tişört ile sokak sokak dolaşmış, sahile inmiş, daha sonra yürümeye devam etmişti. aklında ne yapacağına dair bir şey yoktu.
soobin'i düşündü. şu an yanında olsa ellerini birbirine kenetler, belki kolunun arasına girip kafasını göğsüne yaslar, kokusunu içine çekerdi. fakat yanında koca bir boşluk vardı. o boşluk ise yanında büyük bir yükle gelmişti.
koca bir kalabalığın ortasında ailesini kaybetmiş, çaresiz ve korku dolu gözlerle etrafı izleyen bir çocuk gibi hissediyordu kendini. kimsesi yoktu, koca kalabalığın arasında yapayalnızdı. insanlar yanından hızla geçip gidiyor, kimi dokunmadan, kimi sarsarak kimi ise derin yaralar bırakarak geçiyordu.
farklı yüzler görüyordu. ama aradığı yüz yoktu burada. daha sonra gözünden yaşlar dökülmeye başlıyordu küçük çocuğun. çenesine yol alan ıslaklık, umutsuzluğu da beraberinde getiriyordu. bulabilecek miydi ailesini, bu boş kalabalığın içinde.
soobin'le olan her şeyi özlüyordu. o yokken evi bomboş, yatağı soğuk, dudakları kuru, ve odası sessizdi. ve bazen insan, alıştığı gürültüyü bile arıyordu.
soobin'i merak ediyordu. çok mu üzülüyordu, ağlıyor muydu onun için, onlar için? zihninde neler canlanıyordu? iyi şeyler düşündüğünü sanmıyordu. geri gelmeyecek, geri döndüremeyeceğin kişi zihninde tekrar tekrar terk ederdi seni. ve alıştığı o kişi döndüremediğinde önemsememeye başlıyorsun hayatı.
yürüdüğü kaldırımda adımlarını durdurdu. kafasını yana çevirdi ve ara sokaktan girerek emin adımlarla ilerledi. tereddüt yoktu adımlarında. sert ve kesindi. sadece bir kere, onu rahatsız etmeden izlemek, her detayına tekrar bakmak istiyordu.
ezberlediği adrese ilerlerken korkmuyordu bu sefer. saati, kararmış havayı, gökyüzüne yerleşmiş Ay'ı umursamadı. normalde korkardı karanlıktan. ama bu sefer soobin onun ışığı olmuştu, uzun zamandır olduğu gibi.
kaç saattir dışarıda olduğunu bilmiyordu. tekrar eve dönecekti, dönmek zorundaydı çünkü başka gidecek bir yeri yoktu. en çok da bu üzüyordu onu. evini kaybetmişti. yaşadığı dört duvarı kaybetmemek için onu kaybetmişti.
çok isterdi kapısını çalıp dudaklarına uzanmak, eski günlerdeki gibi. özür dilemek istiyordu. yaptığı her şey, verdiği her karar için. ama şimdi tek yapabildiği ara sokaktaki evin arasından soobin'in penceresini izlemekti.
varmıştı. evin penceresi açıktı ve perde, esintiyle birlikte hareketleniyordu. kimse yoktu, oysa soobin çok severdi burayı.
geçen on, belki de beş dakikanın ardından perde aralanmıştı. soobin elindeki sigara paketiyle pencerenin kenarına oturmuştu. üzerine bol, askılı bir tişört geçirmişti ve sokağa karşı, kucağındaki kedisiyle oturuyordu.
sigarasını paketten çıkarıp dudaklarını aralamasını izledi kai. o yokken sinirli değildi, hayal kırıklığıyla bakmıyordu. daha çok hissiz gibiydi, tek bir mimik bile oynamıyordu güzel yüzünde. kafasında çok fazla düşünce vardı, bunun farkındaydı.
sigarayı dudaklarının arasına alıp yaktı. iç çekişleri dumanlı nefesine karışmış, boş gözlerle kucağındaki kediye bakıyordu. hueningkai çok özlemişti bu görüntüyü. o zaman tereddütsüz anlamıştı ki soobin olmadan yapamayacaktı. bir kız yetmiyordu bu açık yarayı kapatmaya, kanıyordu.
soobin ona, bu sahte hayatın içinde başka bir dünya olduğunu göstermişti, sadece ikisinin olduğu. bu dünyayı kendileri kurmuş, anılar yerleştirmişlerdi her yere.
kafası karışıyordu kai'nin. kapısına gelip özür dilese, içinde olup biten her şeyi anlatsa affeder miydi ki onu? ya da yapabilir miydi hiç yaşanmamış gibi, yanındaki kızla mutluymuşcasına?
kai evine arkasını döndü ve koşarak uzaklaştı. odasına gidip, kapıyı kilitleyip sessizce ağlamak ve bir çözüm yolu bulmak istiyordu.
paspasın altındaki anahtarı alıp sessizce kapıyı açtı. ahşap parkelerin üzerinde olabildiğince sessiz yürümeye çalışarak odasının kapısını araladı.
kulaklığını takıp ay ışığının vurduğu dağınık yatağına uzandı. playlistinden şarkı açtığında gözlerini yumdu. uyumayacaktı, düşünecekti sadece. uzun zamandır yapması gereken tek şey buydu.
' bebeğim, senin gibi melekler benimle cehenneme uçamazlar.'
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.