Sayıklamak

58 8 1
                                    

M.m. Chris Edd

  Kate'e hikayesini anlattıktan sonra Kate uyumuştu. Benim de uykum kaybolmuştu. Hadi uyku gel... Kate'in kütüphanesine yavaşça gittim. Rastgele bir kitap seçtim. İçindeki güzel sözlerin altını çizecektim. Çalışma masasındaki kalemlikten mavi ve uçlu bir kalem aldım. Aklımdan bir sayı tuttum ve kitaptaki o sayfayı açtım. Çok güzel ve olağanüstü sözler vardı. Hemen altlarını çizdikten sonra birkaç sayfaya daha uyguladım bu işlemi. Bulduğum sözlerin bir kısmını Whatsapp'ta ki "BTR ve Hayran Kız" grubuna attım. Bu grupta sadece ben ve Big Time Rush vardı. Anında James'ten mesaj geldi;

-Kitap için ideal bence. Sen ne dersin Logan?

Diye. Onların ikisi kendi aralarında yazdığım sözü tartışırken, telefonumu pijamamın fazlasıyla bol olan cebime koydum ve mutfağa yavaş adımlarla indim. Buzdolabından meyveli yoğurt aldıktan hemen sonra telefonum Rihanna'nın American Oxygens şarkısıyla hafif bir şekilde titredi. Sesini az da olsa kısmıştım.

-Alo Kendall, nasılsın?

Dedim buzdolabından satın meyveli yoğurt alırken. Ben koltuğa doğru yürürken başka birisi konuştu;

-Charlie benim, Carlos!

Dedi büyük bir heyecanla. N'oluyor burada?

-Kendall'a bir şey mi oldu?

Dedim meyveli yoğurdu sehpaya bırakırken. Hissettim. Kendall'a bir şey olduğunu hissettim. Daha da önemlisi Carlos neden beni Ken'in telefonuyla aradı?

-Endişelenmeni gerektirecek hiçbir şey yok. Sadece Kendall uyanık bir şekilde adını sayıklıyor. Saat 2 oldu ama kan-ter içinde ve gelmeni istiyor.

Dedi hararetli bir şekilde. Kate'in sehpasının üzerine ufacık bir not bıraktıktan hemen sonra ceketimi alıp dışarı çıktım. Aklıma Kendall'ın evini bilmediğim dank etti. Direkt Carlos'u aradım. Verdiği adresi aklımda onlarca hatta yüzlerce kez tekrar ettikten sonra sonunda o evdeydim.

    Kapıyı çalınca karşıma Alexa çıktı. Bana Kendall'ın odasını tarif etti. İçeri girdiğimde Kendall'ın yürek parçalayan sözlerini işittim:

-Sadece o kaldı. He-hepiniz terk et-ettiniz. Birtanem benim yanımda kal-kaldı. Ö-önce onun varlığını hissettim. So-sonra istedim. En sonunda onunla arkadaş ol-dum. En başında hiç dü-düşünmedim ö-ölümü. Söz ko-konusu o kelime oldu-olduğunda susturmak isterdim ko-konuşanı. Ama ben onda ölümü tattım. Binlerce kez ö-öldüm. Zayıftı ama etrafı renkilikle kuşatılmıştı. Onu zorluklar bunaltmamış ak-aksine güçlendirmişti. Ruhu as-asla siyah değildi. Onun ruhu sesinin rengindeydi. Onun sesi ise benim ruhumun kendine özgü gıdasıydı.

Eşsiz sözlerdi bunlar. Şu zamana kadar hiç kimseden böyle sözler duymamıştım. Bir de kelimeleri hıçkırarak telaffuz edince daha çok dokunuyor insana. Küçüklüğümden kalma hayalî arkadaşım Gemma usulca kulağıma fısıldadı; Baban bile bu kadar güzle sözler söylememişti. Haklıydı Gemma. Yine haklıyım. Kendall'ın yanına gidip dudağına yapışasım geldi. Ama yapamazdım. Her zaman herkes küçüklüğümde bana tembihlerdi; sakın erkeklere kanma, bak bizim hâlimize, hoşlan ama sevme vb... Liste uzayıp giderdi.                  Alexa ve Carlos birbirlerine işaret edip dodadan çıktılar. Kendall'a baktığımda perişan bir hâlde olduğunu gördüm. Keşke gözlerim kör olsaydı da görmeseydim. Kendall bana doğru kollarını açtı. Koşarak yanına gittim. Diz çöker çökmez Aqua Cristal kokusunu tanıdım. Kolları kollarıma değince tüylerim diken diken oldu. Birileri âşık oluyor galiba... Saçlarımı yavaşça okşuyordu. Ben de sarhoş gibi konuşmaya başladım.

KONSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin