Kararsızlık Kuyusu

58 8 0
                                    

M.m. Charlie rahatlama gözlüğü.
M.m. Deki şarkıyla okursanız bölüm daha güzel olur.
                  İyi okumalar!!!!!!

  Ken'in bebek bakìmı yaptığını görmek komiğime gitmişti. Resmen çocuğun ayaklarına kapanıp yalvarmadığı kalmıştı.
-Sıra sende Char.
Dedi bebeğin poposunu gösterirken. Anlaşılan Bella'nın altìnı ben temizleyecektim. İlk önce annesinin vermiş olduğu bebek çantasından pudrayı ve bebek bezini aldım. Gerisini anlatmama gerek yok. Kendall'da beni telefonuyla videoya çekiyordu.
-Şunu yapmayı bırakıp, bana yardìm etmeyi dener misin?
Dedim bezle boğuşurken. Bebeğin sürekli bezini değiştirmek zorunda kalıyordum. Ken sürekli bu işi bana bırakıyordu. Neymiş, ben büyüyünce anne olacakmışım. Sormak istiyorum, ben daha ne kadar büyüyücem? Tamam belki biraz zayıf olabilirim. Kabul ediyorum kısayım! Ama insanìn üstüne bu kadar gelinmez ki!
-Hayır. Benim yapacak işlerim var. Mesela Bella'ya gitar çalmak gibi.
Dedi omzunu silkerek. Gitar çalmak? Bana özel olarak çalmamışken, bu bebeğe mi çalacaktı? Hayır, diye cevap verdi içimden bir ses. Sonra nasihatlarına devam etti; sen o küçük gitar dinletisinden pay çıkaracaksın. Haklısın, diye düşündüm kendi kendime.
-Peki, gitarı nereden bulacaksın?
Dedim gözlerimi kısarken. Onu denemek için yapıyordum. Balkonumda asılı olan siyah bir gitarìm var. Arada bir çalıyorum.
-Senin balkonunda var. Hem balkonda görmesem bile konserde Dustin'in elinde olan gitara, gitarı yiyecekmiş gibi baktìn.
Dedi. Hey! Durun biraz. Kendall konserde benim bakışlarìmı mì takip etmiş? Yok canım, daha neler! Ama emin olmak adına sordum;
-Ken, konserde sen benim bakışlarıma mı dikkat ettin?
Dedim. Ve söylediğime pişman oldum. Çünkü Kendall Francis Schmidt tırnaklarìnı yemeye başladì!
-Bir-iki kere Dustin, ben ona baktığımda seni işaret etti. Başka bir şey yok.
Dedi kendinden emin bir şekilde. Ben de konuyu burada sonlandırmaya karar verdim. Uzatmanın ne mânâsı var Tanrı a§kìna?
-İntikam soğuk içilen bir içecektir Ken bebeği!
Dedim elimdeki pudrayla Kendall'ın üstüne yürürken. Ve evet, sözü değiştirmiştim. Charlie olmak bunu gerektirir.
-Düşündüğüm şeyi yapmıycaksìn değil mi?
Dedi Kendall tek kaş kaldırırken. Onunla oynamayı seviyorum. Ama Kendall'ı o anlamda sevmiyorum. Sizin düşündüğünüz anlamda. Yani şey anlamında değil!
-Belki evet, belki hayır!
Dedim hâlâ Kendall'ın üstüne yürürken.
    Bir müddet sonra kafasìnı duvara çarptı. O kafasìnı ovuştururken, ben de fırsattan istifade elime pudra alìp Kendall'ın burnuna bulaştırdım. Bella her şeyden habersiz, yatağın üstüne oturmuş bizi izliyordu. Bir an için Bella'ya baktım. Kendall hemen elimdeki pudrayı alıp benim boyumun yetişemeyeceği bir yere koydu. Kahretsin! Boyum pudraya ulaşamayacak kadar çok kısaydì.
-Peki, bu seferlik öyle olsun. Ama er ya da geç o pudra aşağıya inip elime gelecek.
Dedim tıslarcasìna. Şakasìna Kendall'a kızıyormuş gibi yapıyordum. O yüzden endişelenmeye gerek yok. Sakin olun.
-Kızma Char. Sen öyle diyorsan öyledir.
Dedi o da bıyık altından gülerken. Sonra da konuşmasına devam etti;
-Gitarı alıp gelmiycek misin?
Diye sordu. Benim mi almamı bekliyordu? Daha neler! Almıycam. Asla!
-Ben neden alıyormuşum? Sen istedin sen al. Hem balkona çıkmışken, bir zahmet pencereyi kapat. Bella hasta olur.
Dedim yerime otururken. Umursamazca konuştuğum için Ken, acayip sinir olmuştu. Ayaklarını yere sürte sürte pencereyi kapattı sonra balkondan gitarı aldı. Bir yandan da söyleniyordu. Bella'nın yanına gidip elimi kaldırdım ve "çak bir beşlik" dedim. Bella'da tombul ve şirin ellerini yavaşça elime değdirdi. Sonra onu kucağıma aldım ve òptüm. Ardından Bayan Kristen'ın vermiş olduğu çantadan üstünde Frozen baskısı olan Bella'ya özel bir yastìk ve üstünde karın olduğu kısa bir örtü çıkardım. Benim de küçükken Barbie ve Ken'in olduğu yatak örtüm vardı. Duygulandım aniden.
    Yastığı yatağımın üzerine koydarken, göz ucuyla Kendall'a baktım. Gitarın akoru ile uğraşıyordu. Ben de fazla umursamayıp Bella'yı yatağıma yatırdım. Üstüne karlarla kaplı örtüsünü örttüğüm sırada, küçük elleri ile suratımı tuttu. Ona biraz daha yaklaştığımda beni yavaşça öptü. Sarıldım ben de. Kalktığımda Kendall'ın yüzünde §irin bir gülümseme vardı.
-İkiniz çok şirindiniz, dayabamayıp bu anı ölümsüzleştireyim dedim.
Dedi telefonuna bakarken. Cevabını bilmediğim bir sürü soru vardı. Ben de içlerinden en saçma olanını seçip Kendall'ın önüne altın tabakla sundum;
-Hangi şarkı?
Dedim şarkı düşünürken. Aklımda benim de bir kaç şarkı vardı.
-Only One nasıl?
Dedi gülümserken. Bir çok kez Kanye West'in büyülü ses seline kapılìp bu şarkıyı dinlemiştim.
-Bunun üstüne yorum yapmak benim üstüme düşmez.
Dedim ellerimi havaya kaldırırken. Dediğim şeyi anlamış olacak ki, telefonundan notaları araştırmaya başladı. Ben de şarkı sözlerinin bulunduğu ajandamdan Only One'ı aramaya koyuldum...
-Buldum!
Diye haykırdım. Kendall bana korkarak baktı. Sonradan elimdeki ajandayı göstererek;
-Hanımefendi, sizinle bu şarkıyı söyleme şerefine ne zaman erişebilirim?
Dedi. Utandım bir an için. Neden böylesine utandım ki? Saçma düşünceleri işten kovduktan sonra Kendall'a donuk donuk cevap verebildim;
-Hemen,ş-şimdi...
Dedim. Bildiğiniz kekeledim. Ke-ke-le-dim. Şarkının başını çalmaya başladı. Kendall başlarını muhteşem sesiyle söyledi. Sesi ,bütün şarkıları söyleyebilecek kapasitede.

KONSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin