...
"Uçuşumuz sona ermiştir." sesini duyunca hemen ayaklandık. Pamir ikimizi yan yana, Akay ve Emir'i yan yana getirecek şekilde almıştı biletleri. Bu biraz sinirimi bozmuştu çünkü Emir yanımda olsaydı başımı göğsüne yaslanmak gibi bir seçeneğim olacaktı. Yolculuklarda başım ağrıyordu ve birine sığınma ihtiyacı duyuyordum sürekli.
Birden ayağa kalkınca başım dönmüştü. Elimi başıma götürüp dengemi sağlamaya çalışırken Pamir farketmiş olacak ki bir anda yanımda belirdi. Kolumdan destek vererek yürütmeye çalıştı.
"İyi misin?"
"İyiyim, yolculuklar da oluyor böyle."
Anlayışla başını sallayıp uçaktan inene kadar yardımcı olmuştu. Yerle tam olarak temas ettiğimizde 100 metre ileride siyah büyük arabalarla insan topluluğu dikkatimi çekti. Kaşlarımı çatıp orda ne olduğunu anlamaya çalıştım bir süre. Sanki bir cenaze varmış gibi duruyordu. Herkes simsiyahtı arabaları gibi.
Ne taraftan gideceğimizi bilmediğim için Pamir'leri takip ederek yürüyordum. SaolsunPamir bavulumu taşımama izin vermemişti. O yüzden Pamir'de ve Akay'da ikişer bavul bulunuyordu.
Emir ayrı bir olaydı zaten şu an. Yaklaşık 2.5 saattir bir kelime bile konuşmamıştı. Benim babam ölmüştü ama yine de üzüldüğüm kısmı dışarıya yansıtmak istemiyordum. Emir'in cidden bir şeyi vardı ama ne?
Pamir'in adımlarının az önce dikkatimi çeken siyah arabaların önünde bitince açıkçası şaşırdım. Neredeyse 15 kişilik bir kalabalık vardı arabaların yanında.
"Hoşgeldin oğlum." diye orta yaşlarda bir kadın direkt olarak Pamir'e sarıldı. Pamir'e baktığımda halinden hiç memnun değildi, kesinlikle sarılmaya herhangi bir karşılık vermemiş hatta hafiften kadını kendinden uzaklaştırmıştı. Bunlar kimdi böyle?
Önümde duran kalabalıkta bariz bir mutluluk söz konusuydu. Bir süre sonra Pamir'in akrabaları olduğunu anladım. Çünkü her gelen sıkı sıkı sarılıyordu. Ve Pamir daha bir tanesine bile karşılık vermemişti. Ah cidden bu adam hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve bu benim canımı sıkıyordu.
"Hoşgeldin ağam." Pamir'in yaşlarında birinin sesiyle kafamı kaldırıp onları izledim. Ağam derken neyden bahsediyorlardı tam olarak? Pamir sadece o adama sarılıp hâlini hatrını sormuştu, garip gelmişti. Akraba bağları beni ilgilendirmediği için sesimi çıkartmadan öylece olduğum yerden onları izledim.
Pamir'e geldiğimiz gibi sarılan kadın ters ters bana bakıyordu. Bakışları fazla rahatsız edici olmaya başlayınca bende ona ters ters bakmaya başladım. İkimizde birbirimize kitlenmiştik adeta. Sırf şu an kadına sinir olduğum için gözlerimi hiç ayırmadan çatık kaşlarla bakıyordum bir de.
"Sena?" Pamir'in sesini duyunca gözlerimi o kadından ayırıp ona baktım. Sanırım dik dik kime baktığımı anlamıştı ve ortamı bozmak için çareyi bana seslenmekte bulmuştu.
"Efendim?"
"Gel hadi şu arabaya binelim." Eliyle işarete ettiği yere baktığımda fazlasıyla büyük bir araba olduğunu gördüm. Bir şey söylemek yerine başımı aşağı yukarı salladım.
Yine her zamanki gibi arkamda yürüyerek gelince artık bu huyuna alıştığımı farkettim. Cidden hep böyle yapıyordu. İtiraf etmek gerekirse bu haraketi saçma bir şekilde hoşuma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üst Komşu | Texting
فكاهة+0535**: Merhaba, kusura bakmayın rahatsız ediyorum. +0535**: Numaranızı annemden aldım. +0535**: Üst komşunuzum bir şey rica edebilir miyim? Sena: Tabii, buyrun. +0535**: Çamaşır sererken baksır elimden kaydı ve sizin balkona düştü...