38. bölüm

10.6K 571 265
                                    

Hi

...

Sena'dan-

Hastaneye adım attığımızdan beri Pamir kendini sandalyeye atmış kalbini tutuyordu. Yankı'nın durumu hakkında bir bilgimiz yoktu. Abisi olduğu için fazla endişeliydi. Hava da kararmıştı. Ve elimizden hiçbir şey gelmiyordu.

Akay ve Emir ilk başta yanımızda dursalarda sonra anlam veremediğim bir muhabbet geçti aralarında. Ne olduğuna dair bir fikrim yoktu çünkü o an Pamir'le ilgileniyordum. Bir süre tartıştılar, zaten bu aralar bir gariptiler. Sonra da saçma sapan el kol hareketleriyle kantine indiler.

Onda da sözde atıştırmalık bir şeyler alıp geleceklerdi ama neredeyse 1 saat olmuştu halâ ortalıkta yoklardı. Böyle de salak arkadaşlarımız vardı işte.

Kollarını birbirine dolamış, boynunu omzuna doğru yatırmış ve üzgünce düşünen Pamir'e kaydı gözlerim. Yan yana oturuyorduk ama asla sesi çıkmıyordu. Saatlerdir aynı noktaya bakıyordu düşünceli bir şekilde. Bu da ayrı bir garipti işte.

Gerçi 2 hafta önce bana Yankı acile düşecek sende saatlerce kapısının önünde sağlıklı bir şekilde çıkmasını bekleyeceksin deseler muhtemelen götümle gülerdim. Ama hayat bana götüyle gülmüştü işte. Netice olarak onu affetmiş ve üstüne üstlük abisine aşık olmuştum.

Evet. Ne kadar bu bir hafta içerisinde kendimi yiyip bitirsem de kendi içimde fazla gereksiz bir tartışmaya girdiğimi farkettim. Basbayağı etkileniyordum işte. Zaten neyi inkar ediyorsam. Taş gibi çocuktu.

"Sena." dedi Pamir saatlerdir konuşmadığı için catallaşmış sesiyle.

"Efendim?"

"Emir'i arayıp bir tane de su almalarını ister misin kantinden?"

"Tabi, tabi isterim."

Evden çıkmadan son anda akıl ettiğim telefonumu cebimden çıkartıp Emir'in telefon numarasını tuşladım. Tam son saniyelere gelmişti ki kapanmadan açtı.

"Efendim?"

"Emir nerdesiniz siz?"

"Kantindeyiz, nerede olacağız başka?"

"Oğlum iki atıştırmalık bir şey alacaktınız alt tarafı."

"Gelmişken oturalım dedik."

"Tamam, su da alın yukarı çıkın."

"Emiriniz olur majesteleri."

Bir şey söylemeyip telefonu kapattım. Hâlâ boynu bükük duran bir bebek vardı yanımda çünkü. Acaba onu nasıl neşelendirebilirdim. Allah'ım bu neredeyse imkansızdı şu an. Yankı çıkmadan gülmeyecekti bile.

"Pamir."

"Hm?"

"Bugün ayrı bir yakışıklı olmuşsun he."

"Eyvallah."

Normal bir zaman diliminde olsak ve ben bunu söylesem nikah günü alacak adam şimdi sadece teşekkür ediyordu. Tamam bugün cidden o gülmeyecekti.

"Bu kadar mı yani?"

"Ne bu kadar mı?"  Dinlemiyordu bile.

"Yok bir şey Pamir, yok bir şey."

Az sonra acil kapısından çıkan doktorla beraber Akay ve Emir'de gelmişti. Pamir doktoru görür görmez ayağa fırlarken hepimiz yanına gidip etrafına toplaştık.

Üst Komşu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin