Yeni Gerçeklere Uyanış

42 11 0
                                    

Bilincim yerine gelmeye başladığında en başta olduğu gibi etrafta sesler yankılanıyordu. İçlerinde daha önce doktor ve hemşireye ait olmayan bir ses daha vardı. Bu sefer gözlerimi hemen açmamış biraz aralayarak o sesin kime ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Boşa bir çaba, " boşa uğraşıyorsun Selin." Kendi iç sesimle olan tartışmayı bir kenara bırakmam ve en mantıklı olan şeyi yapıp artık her şeyi öğrenmeliydim. Daha benden ne kadar saklayabilirlerdi gerçekleri ? "Selin... Selin ya o..." Hayır, o burda olamaz. Kendini düşün Selin, saçmalama. Hayır!
Kendimle verdiğim son savaştan sonra yavaş yavaş gözlerimi araladım. Bu sefer gözlerimi ışığa kurban etmicektim. Gözlerimi yavaş açmamdan dolayı ilkinde olduğundan daha hızlı etrafımı net bir şekilde görebildim. Doktor bey uyandığını farketmiş olicak ki hemen nasıl olduğum hakkında sorularını yömetti, yanlız bu sefer yanında hemşire değil bir gurup insan vardı. Eğer verilen ilacın etkisiyle çift görmüyorsam dört kişilerdi.

- Selin hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Bir yeriniz ağrıyor ya da acıyor mu? Eğer gözleriniz acıyorsa perdeleri kapatabiliriz.

- Ben gayet iyiyim doktor bey ama öğrenmek istediğim şeyler var. Artık sorularımı cevaplamanızı rica ediyorum. Bana ne oldu, nasıl oldu ve ... Ve bir daha yürüyebilecek miyim?

Son cümleyi kurarken boğazıma takılan büyük bir yumru konuşmama engel olmuştu. Son kez yutkundum ve o acı cümleyi kurdum. Bilirsiniz ki bunlar basit şeyler değildi her zaman, benim için de söylemek basit olmadı. İstemsiz sesim titrek, ürkek ve ağlamaklı çıkmıştı. Halbuki ağlamak hiçbir zaman huyum değildi. Bir nebze olsun karşımda benden daha kötü hastalar görmüş olan doktor bile üzülmüştü. Bunu kafasını yere eğerek bir süre susmasından anlamıştım. Kafasında bunları bana nasıl açıklayacağını kurmuş olicak ki kafasını kaldırıp söze girdi:

- Selin hanım, ilk uyanmanızda buraya ne sebeple geldiğinizi zaten açıkladım. Kaza sonucu ağır bir beyin sarsıntısı geçirdiniz, bu yüzden kaza anını ya da öncesini hatırlamak için lütfen kendinizi yormayın. Zamanla her şey yerine oturacak, bundan emin olabilirsiniz. Tekrar yürümeniz konusuna gelirsek, tabiki yürüyebiliceksiniz. Fizik tedavinizi aksatmadığınız sürece her şey yolunda gidicek.

- Peki noldu? Yani kazadan bahsediyorum. Kaza nasıl oldu?

- Kaza öğrendiğimiz kadarıyla...

Odada o tanımadığım insanlardan birisi doktorun sözünü kesti;

- Teşekkür ederiz doktor bey, bundan sonrasını ona biz anlatabiliriz.

Doktor başını onaylar gibi sallayıp odayı terk ederken ben karşımda duran bu dört kişiyi inceliyordum. Acaba bana hangisi çarpmıştı ve olay nasıl gerçekleşmişti? Sorularımın cevabının çok uzakta olmadığı da karşımda duran insanlardan belliydi ama hiçbirimiz konuşmuyorduk. Hatta bana bakmıyorlardı bile. Artık birilerinin konuşmayı başlatması gerekiyordu ve sanırım bu kişi bendim.

- Bana çarpan kimdi?

- Bendim ama bence sen bana çarptın.

- Bu da ne demek oluyor, hem bana çarpıp hem de suçu bana mı atıyorsunuz?

- Teknik olarak birileri motorla son hız arabamın sağ arka kapısına çarpınca ben çarpmış olmuyorum. Yandan size nasıl çarpa bilirim öyle diğilmi ama?

"Gerçekten öyle mi olmuştu? Of hayır!'

- Neden sustunuz?

- Ben... Ben özür dilerim. Hastaneden çıkar çıkmaz emin olun aracınızın masraflarını karşılayacağım.

- Hayır hayır, masrafları karşılamanızı falan istemiyorum. Çünkü araba falan yok artık. Ben bir kere bindiğim arabaya ikinci kere binmem. O yüzden merak etmeyin, buraya sadece iyi olup olmadığınızı ve bir yakınınız varmı diye öğrenmeye geldik. Telefonunuz çalışamicak durumda ve kimliğinizden hiçbir yakınınız görünmüyor. Eğer bize kalıcanız yeri söylerseniz sizi son bir iyilik olarak oraya bırakabiliriz.

Benim kimim vardı ki, artık kimsem yoktu. Bir annenin kucağına doğmuş ve doğar doğmaz yetimhaneye bırakılmıştım, orda birini sevmiş ve onu, onu bir hastalık elimden almıştı. Kimsem yoktu. Bir artı bir tuttuğum ve kirasını iki kişi gündelik işlerde çalışarak zar zor ödediğimiz ev, belki artık oda yoktu. Bu düşüncelerimin arasına bir ok gibi tanımadığım o kişinin sesi saplandı:

- Selin...

- Efendim.

- Selin dedim ama problem olmaz diğilmi?

- Hayır, hayır sorun yok.

- Selin bir cevap vermedin. Seni nere bırakalım istersin?

- Evime.

Belki de artık atıldığım, atılmasam bile yakında atılacağım benim biricik kuş yuvası evime.

Bir Mucizenin Hikayesi ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin