Ege benim heycanımdan dolayı biraz ürkmüş ve şaşırmıştı. Yine de istediğimi yaptı, ona yabancı olan bu sokak, bana bir yuvaydı aslında. Biraz daha gittikten sonra ona büyük ve beyaz olan bir binanın önünde durmasını söyledim. O ne olduğunu anlamaya çalışırken, benim kalbim adeta yeni uçmayı öğrenen bir kuş gibiydi. Düşüyordu, ama kanat çırpıyordu. Belki de düzelicekti her şey, belki de yeniden uçabilecektim.
- Ege, beni indirirmisin?
Ege soran gözlerle beni araçtan indirdi ve oraya, annemin istemediği beni kucaklayıp büyüten bu yere şimdi tekerlekli sandalyeyle bana tekrar kucak açarmısınız demeye gelmiştim. Şimdi her şey sanırım şansıma ve bir zamanlar bana bakan insanların vicdanına kalmıştı. Ege'ye beni nere götürmesi gerektiğini tarif ettim, eğer değişmediyse müdürün odası üst katta olmalıydı ve müdür de tombul, sakalsız, kır saçlıydı. Burda herkes ona baba derdi, çünkü bize babamızın göstermediği ilgiyi hep o göstermişti. Umarım o gitmemiştir, çünkü beni kabul edicek tek insan bu yetimhanede oydu.
Merdivenlere geldiğimizde Ege beni kucağına aldı, merdivenlerden çıkıp kapıdan girdiğimiz sırada burda kalırken hiç görmediğim yaşlı bir adam yanımıza geldi;- Hoşgeldiniz, size nasıl yardımcı olabiliriz.
- Biz buranın müdürüyle görüşmek istiyoruz.
- Evlat edinmek için mi?
- Hayır, özel bir şey.
- Peki, size yolu göstereyim.
Ege görevliyi takip ederken bir yandan da burda ne yapacağımızı anlamaya çalışıyordu;
- Selin, ne yapıyoruz. Ben kendimi bir çocuğa bakmak için hazır hissetmiyorum daha.
- Saçmalama Ege, eğer burası beni kabul ederse bana bakmaktan da kurtulicaksın.
- Ne? Selin sen kafayı mı yedin? Buraya bu yüzden mi geldik, kabul etmezler seni. Burası senin büyüdüğün yetimhane galiba ama, ama kabul etmezler saçmalamayalım.
- Şansımı denemek zorundayım Ege.
Biz kendi aramızda fısıldaşırken müdürün odasına gelmiştik bile. Görevli kapıyı çalıp önden içeri girdi, sonra da bizi içeri davet etti. Daha girer girmez büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım, tombul ve beyaz saçlı babamın yerine genç ve uzun bir müdür gelmişti.
Yine de şansımı denemek zorundaydım;- Merhaba, oturun lütfen. Ben buranın müdürü İhsan. Mesele ne çok merak ettim doğrusu, görevli özel olduğunu söyledi.
- Ege beni buraya oturtup sen çıkarmısın?
- Kalsam da olurdu aslında ama sen bilirsin.
Ege beni oturup odadan çıkar çıkmaz müdürle konuşmamıza döndüm;
- Müdür bey, ben bu yurdun eski çocuklarından biriyim. Selin Deniz ben, dosyalarda kayıtlarım vardır. İki sene önce burdan çıkışım yapıldı, yetim hanenin kuralı işte on sekiz yaşına gelince çıkış yapılır. Siz benden daha iyi biliyorsunuzdur.
- Evet, evet biliyorum ama meselenin bu olmadığı aşikar. Sadede gelirseniz lütfen, üzgünüm ama birazdan iki aile gelicek evlatlık almak için ve onlarla ilgilenmem gerek.
- Haklısınız müdür bey, sadede gelirsem... Beni burda misafir edebilirmisiniz, bir kaza nedeniyle artık yürüyemiyorum ve gidebilecek hiçbir yerim yok. Fizik tedavi sürem boyunca lütfen burda kalmama izin verin. Fizik tedavim biter bitmez burdan giderim, hem kaldığım süre boyunca çocuklarla da ilgilenirim. Lütfen bana yardımcı olun.
Halime üzüldüğü çok açıktı ama yüzünde aynı zamanda bir çaresizlik vardı;
- Selin hanım, size yardımcı olmak çok isterdim ama yetimhanemizde sizi yerleştirebileceğimiz bir açık yok, aynı zamanda kendimize çok zor yetiyoruz. Anlicanız, sizi burda tutmamız hem yasa dışı hemde büyük bir zorluk. Yanlız, eğer isterseniz sizi başka bir yetimhaneye yönlendirebilirim.
Bu iyi bir çözüm olabilirdi ama beni kendi yetim hanem kabul etmemişti, orası niye etsin ki. Müdüre teklifi için teşekkür ettim ve son bir rica olarak hala beni kapıda bekleyen Ege'nin içeriye çağrılmasını istedim. Ege içeri geldi ve beni kucaklayıp sandalyeme geri götürdü. Artık tüm çareler tükenmişti,
- Selin, sahile gidiyoruz.
- Tamam.
Sahile geldiğimizde Ege'de birini bekliyormuş gibi bir hal vardı. Beni araçtan indirmiyor kendisi de inmiyordu;
- Ege, birini mi bekliyoruz?
- Evet, Yiğit gelicek.
- Neden ki?
- Senin barınma sorunun için bir çözüm bulmamız gerek, o yüzden bende Yiğit' i aradım.
- Gerek...
- Vardı Selin, seni böyle ortada bırakamayız. Ayrıca çok soru soruyorsun, hayatta senin kadar meraklı bir insan görmedim ben.
- Tamam, sormuyorum artık.
- Ya hayır canım sor tabiki, ama biraz da az sorsan fena olmaz. Dün biraz dağıtmışım kendimi, haliyle başım ağrıyor. Yoksa zevkle senin sorularını cevaplardım.
Ege'nin kibar siteminden hemen sonra arabanın kapısı açıldı, gelen Yiğit' ti. Belli ki acelesi vardı çünkü soluk soluğa gelmiş ve hiç beklemeden lafa girmişti.
- Selin, eğer kabul edersen Demir seni evinde misafir edicek. Hem senin içinde iyi olmaz mı? Fizik tedavi doktorunla sürekli iletişim halinde olicaksın.
Bu insanlar benimle neden bu kadar ilgileniyorlardı? Onlara çarpan ben olmama rağmen neden bu kadar üstüme duruyorlardı bilmiyorum ama artık onlara daha fazla yük olamazdım;
- Hayır, benim için çok şey yaptını. Ege indir beni, artık kendi yoluma gidicem. Size daha fazla yük olamam.
- Selin, olmaz nereye gidiceksin? Tamam bak Demiri kabul etmiyorsan bende kal. Ben günün çoğunu dışarıda geçiriyorum, benim evimde rahat olabilirsin. Yanına bir hizmetli veririm, zorlanmazsın. Ne dersin?
- Olmaz Yiğit, size daha fazla yük olmak istemiyorum. Hem size çarpan benim, niye benim bu kadar üstüme düşüyorsunuz?
Sesim istemsiz titriyordu ama ben ağlamamak için elimden geleni hala yapiyordum;
- Selin bak, kimin kime çarptığı önemli değil. Ben bu halede bir kadını sokakta bırakicak kadar düşmedim, ayrıca sana yardımcı olmaya çalışıyoruz. Niye işimizi zorlaştırıyorsun? Tamam seni bırakalım, bıraktıktan sonra ne olicak? Çalışamicaksın, kalıcak bir yer bulamicaksın, başına neler gelir onu bilemeyiz bile. İnat etme, tekrar yürüyene kadar izin ver. Sana yardım edelim, sonra istediğini yap.
Yiğit' in bu son sözleriyle artık dayanamadım ve ağlamaya başladım, konuşabilicek gibi değildim, bu yüzden kagamla onayladım;
- Şimdi, kimde kalmak istiyorsun?
- Bizde de kalabilirsin Selin, Efe bundan rahatsız olmaz emin olabilirsin.
Kimin yanında kalmalıydım bilmiyorum ama Ege'nin kurduğu son cümle benim içimi rahatlatmıştı ve birde rahatlık açısından düşünürsek, neden bilmiyorum ama Ege' yi kendime daha yakın hissediyordum;
- Ben, Ege' nin evine gitmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucizenin Hikayesi ☆
Teen FictionHer şeyini kaybederek umudu kırılan Selin' in yeniden hayata ve hayallerine kanat çırpışının hikayesi.