8. Yanılgı

66 2 0
                                        



Gördüğüm Manzarayı aklım algılayamıyordu. Dayım yerde kanlar içinde yatarken o odanın duvarına yaslı bir şekilde oturmuş dizlerinide kendine doğru çekmiş ağlıyordu.

" Neden yaptın bunu?" .

Dayımın yattığı yere çömeldim ve nabzını ölçtüm. "Çok şükür Yaşıyor" dedim ağlayan kıza bakarak. Yüzündeki Korku kendini o kadar beli ediyordu ki zihnimdeki soruların üstüne daha fazlaları ekleniyordu.
Ambulansı aradıktan sonra Komutanı arayıp durumu izah ettim. Kız hâlâ konuşmuyor hiç bir açıklama yapmıyor du.

"Bak bana ne olduğunu anlat. Yoksa başım belaya girer. Yaptığın ağır bir suç"

"Yiğit oğlum gitme kızın üstüne zaten korkmuş görmüyor musun?" dedi Ali .

"Ali Dayımı bıçakladı lan. Kimseye zararı olmayan kendi halinde olan dayımı! Nasıl sakin olayım?"

"Siz de onlardansınız" diyen sesle karşımızda oturan kıza baka kaldık.

"Kimlerden?" diye sordu Emre.

"O Adam. Fikret. Ona yerimi siz söylediniz." dedi sakin bir sesle. "BANA YİNE DOKUNACAKTI.  AMA BU KEZ KENDİMİ KORUYA BİLDİM. O BANA DOKUNAMAZ ARTIK!".

Bu çıkışından sonra uğradığımız şaşkınlıkla bir şey diyemedik.

"Ne diyorsun sen? Nasıl ne demek kendimi korudum? O sana bişey yapmaya mı kalktı?" İlk konuşan Aliydi.
"Saçmalama oğlum karıştırmış beli ki. Hem Fikret dedi Kemal demedi" dedi Emre hepimizi Avutmaya çalışır gibi. 

Benimse aklım birdem durma noktasına gelmişti. Söyledikleri bir tilki gibi dolanıyordu zihnimde 'Fikret' ,' o bana dokunamaz artık'. Bunlar  ne demek oluyordu?
Alinim kolumdan dürtmesiyle kendime geldim. "Bir şey desene Lan."

" İkinci adı Fikret" diye bildim sadece.

"OHA", "NE?" dediler aynı anda.

"Pek kimse bilmez sadece ailesi bilir. İkinci adı Fikret."

Karşımda oturan Kıza baktım. Gözlerindeki tükenmişlik canımı yakıyordu. Bu anın bir Kabus olmasını istedim. İçten içe yalan olmasını diledim ama değildi. Gözlerine bakan herkes doğruları konuştuğunu anlardı. Yerimden kalktım ve onun oturduğu tekli koltuğun önünde geçip diz çöktüm. Kafasını eğdi ve yere baktı. " Ne olur eğme başını ve bize neler olduğunu anlat. Anlat ki derdine derman olalım."

Önce bana baktı sonra Emreyle Aliye. İkiside bize güvenebilirsin der gibi bakıp tebessüm ettiler. Derin bir nefes aldı ve Konuşmaya başladı.

" Uyurken odada birinin varlığını hissetim. Ama ilk başta anlayamadım. Yine kabus görüyorum sandım. İlaçlardan dedim kendi kendime ve devam uyudum. Bir süre sonra içimdeki huzursuzluk ağır basmaya başladı ve içimdeki ses uyanmamı söyledi. Gözlerimi açtığımda onu gördüm. Bağırmaya başladım. Sana seslendim ama duyan olmadı. Ben bağırınca eliyle ağzımı kapattı ve evde kimsenin olmadığını söyledi. Sonra beni çok özlediğini ve hasret gidermek istediğini söyledi."

Bunları anlatırken gözlerinden yaşlar akıyordu. Bizim ondan bir farkımız yoktu. Üç koca adam oturduk çaresizce duyduklarımzla ağlıyorduk.

"Ben direndikçe o üstüme geldi öpmeye çalıştı. İsteğine ulaşamayınca bana vurmaya başladı ve Pantolonun fermuarını çözdü. Ben... Ben çok korktum ve arkasını döndüğü anda gece lambasına uzandım ve kasafına vurdum"

Alinin "ŞEREFSİZ" diye bağırıp ayağa kalmasıyla birlikte hepimiz afalladık.

"LAN TEVÜZCÜ PİSLİK SENİN HAYSİYETSİZ DÖL İSRAFI. DAYI DEDİK BAĞRIMIZA BASTIK PİÇİN TEKİ CIKTI."

"Benim aklım durdu yemin ederim. Beyin diye bir şey kalmadı lan. Sikip atınız lan" bunu diyen Emreydi.

"Ben" diye bildim sadece. Bir kaç saniye sonra " Beni affet nolur. Ben böyle olacağını bilemezdim. Ben onun.. Bilmiyordum yeminle. Özür dilerim. Sana bunları yaşattığım için çok özür dilerim"
....
Bir süre süren sessizlikten sonra  "Sara" dedi karşısında diz çöktüğüm kız.

Ne olduğunu anlamadım ve. " Ne" diye sordum.

" Adım" dedi " Sara".

Bugün geçirdiğimiz şoklar yetmezmiş gibi üstüne yenileri eklenmeye devam ediyordu. Her şey o kadar karmaşık bir hal alıyor du ki bu yaşanmışlık Silsileleri bizi hayrete düşürmeyi devam ediyor du.

BitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin