Gece uyku tutmadığı için sabah namazına kalkmakta hiç zorlanmamıştım. Normalde hemen uyanıp namaz kılan taraf Osman oluyordu. Ama bu sefer tam tersi oldu. O hâlâ uyurken ben seccadeyi katlayıp yerine koydum. Dün gece ağlayıp durgunlaşmıştım. Acımı da o kadar çok hissetmiyordum. Belki de kendimi kandırıyorum. Bu konuda şüphelerim var. Kendimi kandırma konusunda fazla iyiymişim. Aylarca beni sevmeyen adamın bir gün seveceğini düşünüp o ihtimale tutunmuştum. Kafamda kurduğum yalanlara bir de utanmadan inanmıştım. İnsanın kendini kandırması bazen hiç zor olmuyor. Hayata tutunmak için bazen yalanları kullandığımın farkındaydım. Lakin yalanlara inanmayacak yaşı çoktan geçmiştim. Bunu ise dün gece yaşananlardan dolayı gayet iyi fark ettim.
Ayağa kalktığımda hareket etmeden uyuyan Osman'ı izledim bir süre. Ağzı hafif aralanmış yavaşça nefes alıyordu. Nefes alırken inip kalkan göğsüne özgürce dokunup onu uyandırmak için her şeyimi feda edebilirdim. Benden öcüymüşüm gibi kaçan adama dokunmayacak kadar gururum kalmıştı en azından. Seslice yutkunup elimi eteğin kumaşına sildim. Ona seslenmek bu kadar zor olmamalıydı. Aylardır hiç utanmadan dikkatini çekmeye çalışıp cırcır böceği gibi konuşuyordum. Şimdi ise sesim soluğum kesilmişti. Sanırım çabalayacak gücüm kalmamıştı artık. Bende gurur denen şeyden yoktu. Sevdiğim insanlar için her şeyi gocunmadan yapar, gurur meselesi haline getirmezdim. Senelerdir varlığından benim bile haberimin olmadığı gururum çat kapı ortaya çıkmıştı. Kırılan kalbim bir şeylerden uzaklaşmama sebep olmuştu. Mesela Osman'dan.
"Osman." Kısık bir şekilde konuştuğumda etki etmedi. Yerinde kıpırdanıp uyumaya devam etti. Bu sefer sesimi yükseltip tekrar seslendim. "Osman kalk hadi. Güneş doğacak şimdi." Gözlerini açar gibi oldu. Sağ gözünü yarım yamalak açıp iki saniye kadar baktı.
"Beş dakika daha uyuyayım." Diyip gözleri kapandığında sabır dilenircesine gözlerimi tavana diktim. Allahım neden ben ya? Ben sabırsız, üşengeç bir kulunum. Neden sabır gerektiren işler bana kalıyor? Aklıma her sabah Osman'ın beni kaldırmaya çalışması geldiğinde pes etmeyip tekrar ismini seslendim. Her sabah üşenmeden beni namaz için kaldırıyordu. Bazen uyansam bile gözlerimi açmayıp bana seslenmesini dinliyordum hatta. Bir ara belki saçlarımı okşayarak uyandırır diye beklediğimi bile hatırlıyorum. O ise bir kez bile beklediğim şeyi yapmadı. Eğer namaz için kalkmamakta direnirsem saçlarımdan çek, zorla kaldır demiştim. Lakin onu bile yapmamıştı. Yüzüme su çarpıp uyandırdığı talihsiz zamanlarım olmuştu ama. Aklıma gelen son şeyle banyoya ilerledim. Boş saç spreyi şişesini gördüğümde sırıtıp içini suyla doldurdum. Su dolu şişeyi alıp tekrardan odamıza girdim. Beyefendi istifini bozmadan uyumaya devam ediyordu. Elime biraz su alıp yüzüne attığımda bir anda gözleri açıldı.
"Bunu sen istedin." Dediğimde ses etmedi. Ben kızar diye düşünmüştüm. O ise kızmak yerine yavaşça yataktan kalktı. Gözlerini ovuşturup bir süre kendine gelmeye çalıştı.
"Hakkını helal et seni de uğraştırdım." Hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaştığımda ne yapacağımı bilemedim. 'Helal olsun' dedim. Sprey şişesini makyaj masamın üstüne bırakıp hızla odadan çıktım. Buna kaçtım da denebilir. Bir anda bu kadar iyi niyetli olup, kibarca konuşması devrelerimi yakmıştı. Soğuk hallerine alıştığımdan bu halleri tuhafıma gidiyordu.
Aslında şaşırmamam gerekiyordu. O hep böyle iyi bir insandı. Herkese karşı fazla hassas davranıp, insanları kırmaktan kaçınırdı. İçimden bir ses beni bilerek kırmadığını fısıldıyordu. Elinde olsa beni severdi belki de. Kalbine söz geçiremeyen taraf sadece ben değildim. Belli ki o da söz geçiremiyordu. Yine kafamdan bir ton şey kurmuştum.
Başımı sağa sola sallayıp içi dolu olan sobayı yakmak için kollarımı sıvadım. Başta zorlansam da sobaya alışmıştım. Üstünde kestane pişirmek güzel oluyordu. Kestaneyi Osman'la birlikte yesek daha güzel olurdu tabi. Lakin onu evde tutabilene aşk olsun. Küçük bir kağıt parçasını kibritle tutuşturup sobanın içine attım. Odun yanınca sobanın kapağını örttüm. İçeri ısınmaya başladığında sırıtıp mutfağa ilerledim. Osman'la aramız limoni olabilirdi ama bu ona kahvaltı hazırlamama engel değildi. Normal bir aile hayatımız olmasa da neticede resmiyette eşimdi. İşe aç gitmesine gönlüm razı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİNİN GÜZELLE İMTİHANI
Ficción GeneralMeryem ailesinin göz bebeği, herkes tarafından sevilen, herkesin isteyeceği biridir. Herkes onu isterken, o sadece gördüğü ilk andan beri unutamadığı Osman'ı ister. Tam hayaline kavuşup evlenmişken ise büyük hayal kırıklığı yaşayacaktır. Osman için...