9

1.8K 146 26
                                    

Ender'den

Bebeğimizin kız olduğunu öğrenmiştik ve ikimiz de çok mutluyduk. Daha önceden birkaç parça bir şey almıştık ama tekrar gitmek istemiştim. Yusuf'la alışveriş yapmak çok eğlenceli oluyordu. O yüzden karnım her ne kadar belli olsa da bir kez daha beraber alışveriş yapmak istemiştim.

Yusuf'un elini çekiştirerek ilgimi çeken bir mağazaya girdiğimde gördüğüm peluşların yanına ilerledim. Yusuf'u dürterek köpekli olanı gösterdim.

"Alalım mı bunu, hm?"

"Alalım."

Kararsızca bir ona bir de peluşlara baktım.

"Bir tane daha alayım mı?"

Gülerek derin bir nefes aldı.

"Al hadi al. Hayır diyemiyorum ki."

"Hehe." derken iki tane peluşu almış ona uzatmıştım. Onların parasını ödeyerek o mağazadan çıkıp başka bir mağazaya giriş yapmıştık.

Minicik elbiselere bakarken kızımızı onların içinde düşündükçe gözlerim doluyordu. Yusuf'a baktığımda o da benim gibi dalmış takım olan pijamalara bakıyordu.

"Çok tatlı bu kıyafetler."

"Evet, öyleler. Alalım hadi."

"Takım pijamalardan da alalım. Üçümüz giyeriz."

"Alalım."

O mağazadan da çıktığımızda hem yorulmuş hem acıkmıştım. Kalanları internetten halledebilirdik. Gerçi bunları da internetten alabilirdik ama böyle bakmak daha mantıklı gelmişti.

"Yoruldun mu?"

Yusuf'un sorusunu başımla onaylarken oflamıştım.

"Hem de çoook! Her yerim ağrımaya başladı."

"Yemek yiyip eve gidelim, olur mu?"

"Olur."

Bir masa bulup eşyalarımızı bir sandalyeye koymuştuk. Ben otururken Yusuf da yiyecek bir şeyler almaya gitmişti.

Geldiğinde elindeki lolipopu bana uzatırken teşekkür edip elinden aldım. Yusuf genellikle yemekten önce tatlıyı verir sonra da yemek yerdik ve bu huyunu çok severdim çünkü benim gibi sabırsız -ve tatlı aşığı- biri doğal olarak ilk tatlıya gömülmek isterdi.

Lolipopu yalarken Yusuf'la bakışlarımız kesişince gözlerimi gözlerinden ayırmayıp lolipopu emdim. Bunu yapmamla Yusuf yutkunarak bakışlarını kaçırırken güldüm ve ısırarak hızlıca bitirdim lolipopu. Ben yemeğe başlarken Yusuf hızlı hızlı içeceğini yudumluyordu.

"Yesene yemeğini." derken ağzım dolu olduğu için sesim boğuk çıkmıştı. Yusuf bir süre algılayamıyormuş gibi bana bakmıştı. Ardından anlamış olacak ki yemeğini yemeye başladı.

Ben yemeğimi bitirmiştim ve Yusuf'un da bitirmesini bekliyordum. Sonunda bitirdiğinde oradan çıkış yapmıştık.

Sokaklarda yürürken kenardaki takı dükkânı dikkatimi çekince dönüp Yusuf'a baktım.

"Girelim mi? Girelim mi? Lütfen, bu son."

"Hadi girelim."

İçeri girince bir süredir aklımda olan şeyi yapmak için yüzüklerin olduğu tarafa ilerledim. Çift bilekliklerimiz vardı, hem de ta küçüklüğümüzden beri. Bir süre sonra kirlendikleri ve küçük geldikleri için onlar yerine yenisini yapmıştım. Tabii ki de eskilerini de çekmecemde saklıyordum.

İki tane aynı olan sade yüzükleri aldıktan sonra ip almak için başka bir mağazaya gitmemiz gerektiğini söylemiştim Yusuf'a.

Oradan çıktıktan sonra ip almak için başka bir dükkâna girdik. Hem kırmızı hem de açık mavi renkli ipler alıp çıkmıştık oradan da.

Sonunda eve geldiğimizde Yusuf ne yapacağımı bildiği için müzik açmış ve beni izlemeye başlamıştı. Her seferinde böyle yapardı, bileklikleri örene kadar izlerdi.

"Niye iki farklı renkle örüyorsun?"

"Kızımız için."

Elimi kaldırıp bileğimdeki bilekliği gösterdim.

"Bizde zaten var ama ayrıca kolye de yapacağım. Hatta bir ara gidip içine isimlerimizi ya da ilk tanıştığımız tarihi yazdırabiliriz."

Yusuf'a yaklaşmasını söyleyerek boynunun ölçüsünü alıp ipi ona göre kestim ve yüzüğü geçirdim. Bağlayıp ona uzattıktan sonra kendiminkini yapmaya başladım.

"İlk tanıştığımız tarihi hatırlıyorsun, değil mi Yusufçuğum?"

"T-tabii ki."

"Yaa demek öyle. Hangi gün? Ben unuttum da."

"Imm şey ya."

"Aşk olsun bilmiyor musun?"

"Olsun tabii aşk."

"Konuyu saptırma, cidden bilmiyor musun?"

"Şaka yaptım, biliyorum. 16 Kasım."

"Aa cidden biliyormuşsun."

"Nasıl unutayım ki? Hayatımı baştan aşağı değiştirdin..."

Gülümserken bir elim çoktan kolyeme gitmişti ve diğer elimle de kırmızı bilekliğimin uçta kalan ipiyle oynuyordum.

"Sen de. Hayatıma bir sürü renk kattın."

Bileklik [Mpreg (bxb)]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin