"Başım ağrıyor, gözlerimi açsam mı? Off, resmen kafamın içinde sirk gösterisi varmış gibi..."
Mehmet kendisine sert bir tokat atılmasıyla hızlıca gözlerini açtı. Tavanda bir lamba sallanıyordu. Karşısında 3 tane adam duruyordu ama ışık tam yüzlerine vurmadığı için çok net seçemiyordu kim olduklarını. Bir sandalyeye bağlanmıştı ve önünde masa vardı. Kafasını kaldırıp lambaya baktı. Hâlâ sallanıyordu.
"Vay be, adamlar çok iyi taklit etmiş. Tam da filmlerdeki gibi. Laan!"
Ortada olan adamın eğilmesiyle Mehmet adamın yüzünü daha net gördü.
"Pedro!"
Pedro alaycı bir şekilde güldü. Mehmet'in karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu.
"N'abersin Mehmet Bey. O kadar derin bir uykuya daldınız ki ancak uyandırabildik sizi. Daha uyumak ister misiniz?"
"Uyumak mı? Ne kadar?"
"Ne kadar olacak tamı tamına 6 saat. İnsan hiç mi atılan tokatlardan etkilenmeden mışıl mışıl uyur? Bu uyku hapı, hmmm, hangisinden kullanıyorsan yani bana da söyler misin? Ben de şöyle bir uyusam bütün dertlerim geçer gibi."
"6 saat! Ben şimdi 6 saat uyudum mu?! Oha!"
"Hmm hmm, tam 6 saat 12 dakika. Nihayet atılan bir tokada karşı uyandın be. Bende sen öldün diye üzülmüştüm tam da."
"Lan genelde filmlerde masaya oturtulup sallanan lamba altında sorgulanan kişi konuşmaz! Ve o kişi hep bişeyler biliyor olur. Oha! Ama ben bişey bilmiyorum... N'apıcam şimdi ben?!"
Pedro boğazını temizledikten sonra konuşmaya kaldığı yerden devam etti.
"Yani şimdi bilirsin, bu sorgu sual işlerinin uzaması iki taraf içinde pek iyi neticelenmez. O yüzden hiiç öyle oyun moyun yapmaya kalkma. Kahramanlık sırası değil."
"Fakat sen nasıl kaçtın?"
"Salak çaylak, polislerden birisinin senin adını söylediğini hatırlayamadım mı?"
"Doğru ya, adam geldiğinde 'bundan sonrası bizde Mehmet Bey' demişti. Adımı bilmesi... Pedro'nun adamıydı. Peki ya arabasına bindiğim o polis? Sanırım o şans eseri diğerleriyle beraber gelmişti. Adamlar açık açık 'Pedro'ya çalışanlar gelsin.' diyemezdi ya."
Mehmet derin bir iç çekti. Konuşmaya yeltendiğinde Pedro konuştu.
"Şimdi, sorduğum sorulara cevap verebilirsin gibime geliyor. İlk sorum: P.A. nerede?"
Mehmet duraksadı.
"Anlamadım, kim?"
"Hadi ama çaylak, şimdiden mi?"
"Ne şimdisi? Ben tanımıyorum."
"Pekâlâ, kolay sorudan başlayalım neticede 6 saat 12 dakika boyunca uyudun, yani yer değiştirme olayı olmuş olmalı. O yüzden de şöyle yapalım; P.A. hakkında bildiğin her şeyi öğrenelim, ne dersin?"
Mehmet etrafına baktı. İki adam hâlâ ayakta Pedro'nun sağında ve solunda bekliyorlardı. Işık yüzlerine tam vurmuyordu ve yüzlerini göremiyordu. Pedro derin bir nefes alarak ayağa kalktı, sallanması duran lambayı hafifçe iterek tekrar sallanmasını sağladı. Ellerini masaya dayayarak Mehmet'in gözlerinin içine baktı.
"Evet Mehmet Bey, cevapları alalım."
"Ben ciddiyim, tanımıyorum öyle birisini. Daha önce hiç öyle bir isim duymadım yemin ederim."
"Böyle yaparak sadece işini zorlaştırırsın. O yüzden adam gibi cevap ver. Yada işkenceye maruz kal. Bu kadar basit. Anlaştık mı?"
"Tanımadığım bir adam uğruna işkence görmek mi yoksa adam adına yalan uydurmak mı? Bence ikinci seçenek daha mantıklı. Hem bilmiyorlarsa yalan söyleyip söylemediğimi anlamazlar. Hadi gazam mübarek olsun."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.A.
Adventure*Nezarethane* "Oh no diyor içimdeki Hollywood'da yaşayan Amerikalı. Sahi ben şimdi komiserden yardım da isteyemem. Sabahki olay malûm." "Hani sen polistin?" Mehmet, gardiyanın soruyla beraber daldığı düşüncelerden sıyrıldı. "Evet, polisim. Neden ne...