Gözlerini büyük bir güçlükle açtı. Sanki birisi kafasına çivi çakıyormuş gibi başı ağrıyordu. Bakışlarını beyaz tavanda gezdirdikten sonra etrafına bakındı. Hastanede değildi, daha küçük bir yerdi. Bir anda sağ kolunda hafif bir sızı hissetti. Kolunu göz hizasına yavaşça kaldırıp baktı. Görüşü bulanık olduğundan tam net göremedi kolunda ne olduğunu. Kapı açılınca bakışlarını o tarafa yöneltti. İçeri beyaz önlüklü birisi girdi. Gülümseyerek Mehmet'in yanına geldi.
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
"İyiyim."
Mehmet yattığı yerden doğruldu. Gariihtiyari sol eli başına gitti. Sadece sargı olduğunu hissetti.
"Ucuz kurtulmuşsunuz. Daha kötü de olabilirdi. Başınızda ufak bir yara almışsınız yere düşmenizden ötürü. Sağ kolunuzda da biraz ezilme olmuş ama kısa sürede iyileşir."
Mehmet gülümsedi.
"Anladım. Ucuz kurtulduğuma sevindim. Daha ilk iş günümde kendimi eve postalamak istemezdim."
Görüşü yavaş yavaş netleşmişti. Sağ koluna baktı tekrar, biraz morluk vardı ama canı yanmıyordu.
"Sanırım buraya geliyordunuz?"
Mehmet, adamın sorusuyla bakışlarını tekrar ona çevirdi.
"Burası neresi ki?"
"Karakol, karakolun revirindesiniz."
"O zaman evet. Cinayet Büro Amirliği'nde stajyer olarak çalışmaya başlıyorum da."
"Adınıza sevindim."
"Teşekkür ederim. Bu halim sizce çalışmama engel olur mu peki?"
"Eğer çok fazla ağrınız varsa evinizde dinlenmeniz daha iyi olur. Öte yandan hayati bir riske sahip değilsiniz, yani çalışabilirsiniz. Sağ kolunuza da dikkat etmenizi öneririm. Zaten ilk günlerinde stajyerlere pek bir şey yaptırmazlar."
"Hayır, ağrım çok yok. Peki ya çocuk?"
"Çocuk iyi. Annesinin bir anda elini bırakıp atlamış yola. Siz de olmasaydınız araba çocuğa çarpardı, sizin gibi ucuz kurtulabileceğini pek sanmıyorum."
"Çocuğun iyi olmasına sevindim. Ben gideyim artık."
"İlk iş gününüz hayırlı olsun, eğer zorlandığınızı hissederseniz dinlenmenizi tavsiye ederim."
"Tamamdır sağolun."
Mehmet revirden çıkarken doktor ona ne olur ne olmaz diye ağrı kesici de verdi. Zemin kattaydı. Karşısına çıkan bir polis memurdan stajyerlerin 4. katta olduklarını öğrendi. 4. kata çıktığında karşısına başka bir polis memuru çıktı.
"Bakabilir misiniz?"
"Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Ben staj için gelmiştim."
"İsminiz?"
"Mehmet Akıncı."
Memur elindeki listeye baktı.
"Mehmet Akıncı, siz 2. kata inin. Soldan 2. odada komiseriniz."
Mehmet teşekkür edip hemen merdivenlere yöneldi. İkinci kata indi, odanın karşısına geldiğinde kapının aralık olduğunu gördü. Tıklatıp içeri girdi. Etrafa bakındı. Oda genişçeydi ve dikdörtgen şeklindeydi. Sol tarafta bir pencere ve pencerenin önünde ahşap bir çalışma masası duruyordu; kapının karşısındaki pencerenin önündeyse siyah çift kişilik bir deri koltuk vardı, sağ taraftaki duvar baştan başa kitaplıkla kaplıydı ve kitaplığın cam olan bazı yerlerinde pembe dosyalar oldukça düzenli bir şekilde sıralanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.A.
Приключения*Nezarethane* "Oh no diyor içimdeki Hollywood'da yaşayan Amerikalı. Sahi ben şimdi komiserden yardım da isteyemem. Sabahki olay malûm." "Hani sen polistin?" Mehmet, gardiyanın soruyla beraber daldığı düşüncelerden sıyrıldı. "Evet, polisim. Neden ne...