Bir Rüya Gördüm... (15. Bölüm)

1 0 0
                                    


Dostlarım ve Arkadaşlarım dün gece bir rüya gördüm.

Acep rüyamı hayra mı yoksak şerre mi yorsam bilemedim.

Epeyce bir zaman gördüğüm rüyamı kimseye söyleyemedim.

Rüyamı bir türlü yüreğime sindiremedim.

Bu garip ruh halimle gördüğüm rüyama bir anlam veremedim.

Sizler ile rüyamı yazım diliyle paylaşmak istedim.

***** ***** ***** *****

Refakatçim olan kedine Gaius Julius Caesar 'ım diyen kişi

Tuttu sol elimden sıkıca daldırdı beni rüyalar âlemindeki bu er kişi

Geçmişe ile geleceğe açılan gizemli kapılardan geçtik.

Yaşanmışlığı ve yaşanacağın içinden akıp geçtik.

Rüyamı yazım diline dökerken benliğimden geçtim.

Gördüklerimi anlatabilmek için bu en doğru sözc ükleri seçtim.

***** ***** ***** *****

Rüya âleminde refakatçim olan kişi adını Gaius Julius Caesar olduğunu söyleyen kişi tuttu sıkıca sol elimi "Haydi, şimdi yaşanmışlığa doğru yolculuğa çıkıyoruz." dedi.

Sağ elimi sıkıca tuttu. Turuncu renkli bir kapıdan geçtik. Kendimizi kelli felli ensesi kalın adamların ve hanımefendi kadınların yan yana makam koltuğunun rahatlığında oturduğu bir açılış törenin yapıldığı büyük salonun bir köşesinde buluverdik.

Orada sırayla kürsüye çıkanlar o günün anlamına ve değerine göre açılış konuşması yapıyorlardı. Dinleyenler de her konuşmacı ardından alkışlıyordu. Oradaki en ön saftakiler özel ve değerli kişilerdi. Onların arasında uzun boylu adamın partili dostları ve komutanlar vardı.

Kürsüye hayli yakışıklı bir o kadar da bilgili genç bir adam çıktı. Başlangıçta her şey güzeldi ama dilin kemiği olmadığı gibi yüreği dolmuş olan bu adamın sözleriyle ortam bir anda gerililerdi.

Uzun boylu adamla ağız dalaşı yapmaya başladı. Uzun boylu adam çok kızdı ve çok öfkelendi. Kürsüdeki genç adam sözlerini hiç esirgemiyordu. O an ortam hayli gergin bir hal alıverdi.

Uzun boylu adam ayağa kalktığında onu dava arkadaşı kolundan tuttu. Ve uzun boylu adam o an ki öfkesiyle ona karşılık veriyordu. Uzun boylu adamın dava arkadaşı onun kolundan tutarak sakinleştirmek istese de başarılı olamadı. Uzun boylu adam ve en ön saftakiler salonu terk ettiler.

Bu salondaki tören yarım kaldı. Başarılı olanlara plaket töreni yapılamadı. Herkesin tadı iyice kaçmıştı. Ve salon adeta ikiye bölünmüş bir haldeydi. Oradakilerin bir kısmı uzun boylu adamı haklı görürken diğer kısmı yakışıklı, genç ve akıllı adamı haklı görüyordu.

Uzun boylu adam o gün yaşadığı durumdan dolayı genç, yakışıklı bilgili adama kin ve nefret duymaya başladı. İkisi arasında ulusal medya üzerinde sözel atışmalar yaşandı.

Yakışıklı, genç ve bilgili adamın uzun boylu adama karşı korkusu ve kaygısı olmadığı için sözlerini hiç esirgemeyip pat pat diye söylüyordu. O dimdik ayakta durabiliyordu.

Uzun boylu adam yaşanılan zaman içinde ondan iyice nefret etmeye başlamıştı. Onun yakın gelecekte kendisine rakip olmasından da korkuyordu. Mutlaka ondan kurtulmanın bir yolu olmalıydı diye düşünüyordu.

Refakatçim sol elinin işaret parmağıyla bizden biraz ilerideki saman sarısı kapıyı gösterdi. Oraya doğru yürümeye başladık. Biz kapının yanına geldiğimizde kapı içeriye doğru açıldı. Kapıdan geçerken yüreğimi tuhaf bir ürperti kapladı.

O an gecenin bir vakiydi. Hava çok soğuktu. Gökyüzünde ardı ardına şimşekler çakıyordu. Sağanak halinde bir yağmur durmaksızın yağmaktaydı.

Refakatçim sol elimi sıkıca tuttu. Babacan ses tonuyla "Dur. Buradan uzaklaşma" dedikten hemen sonra yüreğimi bir huzursuzluk hali sardı. Oradan bir an önce ayrılmak istiyordum.

Şehrin içindeki dört yol ağzı olan yolun çevresinde halen açık halde dükkânlarla sarılmıştı. Dört yolun ağzı sakindi. Tek tük arabalar geçiyordu.

Orta yaşın üzerindeki bir adam yaya geçidinde yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Sağ elinde tuttuğu açık haldeki koyu mavi şemsiyesini sapından tutuyordu. Sonunda beklediği yeşil ışık yandığında yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya güvenle geçti.

Yaya geçidinin karşısına pek yakın olan büyükçe bir market vardı. Şemsiyesini kapatıp market kasasının hemen yanına bıraktı. Adam oradan alışverişini yaptı. Adamın sağ elinde marketin içi dopdolu olan poşetini aldı. Yine bıraktığı yerden şemsiyesini aldı. Koyu mavi şemsiyesini açtı. Marketten çıkıp yaya geçidine doğru yürümeye başladı.

O an içimdeki ses adama sanki kötü bir şey olacak gibi huzursuzluk çekiyordum. Refakatçim elimi bırakıp kolumdan beni sıkıca tuttu.

Refakatçim : -"Kader yazgısını değiştiremezsin." dedi.

Yeşil ışık yandı. Adam yaya geçidinden geçerken dört yol ağzına süratle giren lüks araç adama çarptı ve altına aldığını görünce o adama çok üzüldüm.

Lüks aracı kullananın zengin bir kadın olduğu her halinden belliydi. Aracından panikle indi. Arabanın altındaki adamı çıkartmak için aracına yeniden bindi. Geri geri çektiğinde adam halen hayattaydı. Acılar içinde can çekişiyordu.

Kadın adamın o anki halini görünce panikledi. Lüks aracına yeniden bindi. Can çekişen adamı orada bırakıp yoluna devam etti. Adam oracıkta canını verdi.

O anı görmek bile beni çok kötü etkiledi. Refakatçim yüzünü bana dönerek sadece "Kader" dedi. Rüya âlemindeki şeffaf görünen bedenim titrek bir ampul ışığı gibi titremeye başladı. Rüyamdaki şeffaf bedenim çok mutsuz olduğumda yada çok üzüldüğümde hep böyle olurdum.

Refakatçim sağ elimi tuttu. Sol elinin işaret parmağıyla bizden epeyce ilerdeki gri renkli kapıyı gösterdi. İkimiz soğuk ve sağanak halinde yağan yağmurun altında gri kapıya doğru yürümeye başladık.

Not: Bu okuduğunuz hikâye tamamen hayal ürünüdür. Buradaki kişilerin ve olayların gerçeklikle alakası hiçbir zaman yoktur.

Devam edecek....

Bir Rüya Gördüm...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin