Dostlarım ve Arkadaşlarım ben bir rüya gördüm.
Acep rüyamı hayra mı yoksa şerre mi yorsak bilemedim.
Epeyce bir zaman gördüğüm rüyamı kimseye söyleyemedim.
Rüyamı da bir türlü içime sindiremedim.
Bu garip ruh halime ben bir anlam veremedim.
Sizler ile gördüğüm bu rüyamı paylaşmak istedim.
***** ***** ***** *****
Girdi rüyama adının Gaius Julius Caesar' ım diyen kişi
Sıkıca tuttu elimden bana rüyam da refakat eden o er kişi
İkimiz beraber gittik geçmişe ve geleceğe gördük birçok işi
Kimin eli kimin cebinde anlayamadım vallahi ben bu işi
Birilerinin de bilmesi için anlatmak istedim ben bu işleri
***** ***** ***** *****
Elimden sıkıca tutan Gaius Julius Caesar' ın gösterdiği kapıdan beraberce geçtik.
Yine kendimizi o ışıltılı ve gösterişli sarayın içinde buluverdik. Bizim varlığımızı hiç kimse fark edemiyordu. Yine orada şeffaf bir varlıktık.
İkimiz sessizce o ihtişamlı sarayın merdivenlerinden çıktık. O büyük sarayın içi öyle bir aydınlıktı ki karanlıkta kalabilecek bir köşe bile yoktu.
Benim elimden tutan Gaius Julius Caesar yine gideceğimiz yeri çok iyi biliyor gibiydi. Onunla beraber adım adım sarayın ikinci katına çıktık. Uzun bir koridoru yürümeye başladık.
Gaius Julius Caesar bir kapının önünde durdu. Bu kapı bir makam odasının kapısıydı ve biz daha önce bu kapıdan çıkmıştık. Evet, evet burası uzunca boylu adamın makam odasıydı. Kapının içinden yine ikimiz beraber geçtik ve odanın içine girdik.
İçeride büyükçe bir masanın başında toplanmış birileri hayli hararetli konuşuyordu. Bu masanın üzerine de büyük bir harita açılmıştı. Harita üzerindeki yeşil görünen yerler ise büyükçe parsellere bölünmüş haldeydi.
Odanın içinde orta yaşlı bir çevirmenin olduğunu fark ettim. Arapça ve Türkçe güzel ve akıcı bir halde konuşuyordu. Nedense konuşmanın içinde milyon Dolar ve milyon Eurolar ile sanki bir pazarlık ediliyordu.
Sonunda yapılan müzakere sonucunda milyon Euro üzerinden bir rakamda anlaşıldı. Odanın içinde o uzun adam ve paranın diliyle konuşan adam el sıkıştılar ve iki medeni insan gibi anlaştılar.
Gaius Julius Caesar bana bir manalı bakış ile baktı. Sonra "Şimdi buradan gidiyoruz." Dedi. Odanın içindekiler dışarı çıkmadan biz kapıya doğru yöneldik.
Kapıdan dışarı çıktığımız an kendimizi çok soğuk bir havada zümrüt yeşili bir ormanın içinde bulduk. Tam üzerimizden bir yangın söndürme uçağı hayli alçaktan geçti.
Neredeyse yangın söndürme uçağı heybetli ağaçlara değecek gibiydi. Orman içinde ne bir yangın kokusu veya dumanı bile yoktu. Sanki bu yangın söndürme uçağı bir tur atıyordu. Yine bizim üzerimizden geçerken hayli şiddetli sağanak yağmur gibi bir sıvı boşaltmaya başladı.
İşte o an her havada ve yerde benzin veya gazyağı gibi kokmaya başladı. Gaius Julius Caesar bana sol eliyle bir yeri gösterdi. Gösterdiği yerde beyaz ve siyah sakallı takkeli birilerinin elinde yanan meşaleler vardı. Ellerindeki meşaleleri ağaçlara değdikçe çıra gibi yanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüya Gördüm...
Fiction générale"Bi Rüya Gördüm." Geçmiş e gelecek zaman akışı içindeki yaşanmışlığın kurgusal bir dil kullanılarak hikaye diliyle anlatılmış halidir. Duru görü tekniği kullanılmıştır... İnşallah keyif alarak okursunuz...